Ural, "Savaş planları her hafta kâh Enver Paşa, kâh Hafız Hakkı Bey (Paşa) elinde başka bir şekil alıyordu. Cephede bütün bu planları uygulayacak olan ordunun seferberliği içler acısı bir haldeydi." dedi.
Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Selçuk Ural, Cihan muhabirine yaptığı açıklamada; Sarıkamış’taki Rus kuvvetleri mağlup edilmeden ordunun Çoruh Vadisi`nde ilerlemesinin mümkün olmayacağını dile getiren Fevzi Çakmak Paşa`nın, Rusya’nın biri Tiflis, diğeri Bakü olmak üzere iki çekilme noktası belirlediğini, Rus ordusunu buralardan sökebilmek için 285 bin kişilik muharip bir orduya ihtiyaç duyulduğunu savunduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Selçuk Ural, Türkiye’nin ise bu kuvveti çıkarmasının mümkün olmadığını, harekâtın sonucunun buna bağlı olarak geliştiğini, Fevzi Çakmak Paşa’nın, Batum- Tiflis arası 300, Tiflis-Bakü arası 500 kilometre olup toplam 800 kilometrelik bir cephede önden ve arkadan gelecek kuvvetlere karşı 285 bin kişilik ordu ile muhafazayı mümkün gördüğünü aktardı.
Ural, bu zaman zarfında, Kafkas Türkleri ayaklandırılarak ordunun takviyesi gündeme gelse de bunların teçhiz ve ikmalinin mevcut şartlarda mümkün gözükmediğini Fevzi Çakmak Paşa’nın bildiğini iletti.
Doç. Dr. Selçuk Ural, Sarıkamış Harekâtına katılan subaylardan Arif Baytın da 4 Eylül tarihli planın 3. Ordu’ya gücünün çok ötesinde hudut dışındaki Türk-İslam halklarını kurtarma görevi yüklediğini savunmakta olduğunu söyledi.
Savaş planlarının her hafta kâh Enver Paşa, kâh Hafız Hakkı Bey (Paşa) elinde başka bir şekil aldığına değinen Ural, şunları ifade etti: “Cephede bütün bu planları uygulayacak ordunun seferberliği içler acısı bir haldeydi. İstanbul’da zafer nidaları atılırken 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, yeni bir Balkan hezimetinin Erzurum’da yaşanmasından endişe etmekteydi. Çünkü ordu, seferberliğini 90 günde ikmal edecek teşkilattan yoksundu. Ayrıca, 1 Ağustos’ta tamamlanan seferberlik planı, Balkan Savaşı`ndan önce hazırlanan ama 2 yıl boyunca hiç tetkik edilmeyen genel plandan kopya edilmişti. Buna göre, bölgenin sosyal ve ekonomik yapısının iki yıldır hiç değişmeden yerinde kaldığı var sayılıyordu. 2 Ağustos 1914’de ilan edilen seferberlik coşkuyla karşılandı. Ahali şubelerine koşarken, eksikler ve yanlışlar fedakâr askerlerin gayretiyle en aza indirildi. Asker açığı kısa sürede kapatılsa da subay, silah, cephane, teçhizat ve diğer eksiklikler savaş boyunca ordunun yakasını hiç bırakmayacaktı. Tekâlif-i Harbiye Komisyonları yer yer cebri usullere başvurduğu halde temin edilen malzeme, ihtiyacın 1/10’unu karşılıyordu.”