28 ülkeden 65 katılımcının bildiri sunacağı açıklandı. Ancak 9 oturumda 30 bildiri sunuldu. Oturum sonlarında soru sorulmadı. Sonuç bildirgesi beklenilmeden daha önce basılıp sempozyum sırasında dağıtılan Bildiriler Kitabı”nda 43 bildirinin yer aldığı görüldü. Oturumlarda adları olan kimi konuşmacılar sempozyuma katılmadıkları gibi bildirileri de kitapta yer almadı. Ama konuşması olmayan kimi isimlerin bildirisinin kitapta yer alması dikkat çekti.
Onlar açıklamadı ben açıklayayım: Başlangıçta 2011 yılında hizmete gireceği bildirilen, daha sonra bitiş tarihi 2012 olarak değiştirilen Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu en erken 2014 yılında hizmete girecektir. Aralarında Kars’ında bulunduğu 16 yere kurulacak lojistik merkezden aralarında Erzurum-Palandöken’in de bulunduğu 10’unda kamulaştırma çalışmaları tamamlandı. 4’ünde ihale bedeli ve ihale tarihi belirlendi. Bu merkezlerin içerisinde henüz Kars’ın adı yok.
Prof. Dr. Akbaba: “Kars’ın derdi göç. Bunun psikolojik bir alt yapısı vardır. Psikolojide ‘Irksal Bilinçdışı’ diye bir kavram vardır. Jung diye bir psikologun ileri sürdüğü ve ispatladığı bir kavram bu. Bizim zihinsel alt yapımızda bizim geçmişimiz yatmaktadır. Kars halkı sürekli göç edip gelmiş insanlardan oluşuyor. Buradan sonra göç ettiğimiz yerlerde de bizim zihnimizin arka yapısında göç halen devam ediyor. Bir türlü yerleşemiyoruz… Ne Kars’a yerleşebiliyoruz, ne göz ettiğimiz yere yerleşebiliyoruz.” Diyor.
Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin 30-31 Ekim 2011 tarihlerinde gerçekleştirdiği “Uluslararası Kaşgar’dan Endülüs’e Türk-İslam Şehirleri Sempozyumları Gazi Kars Şehrengizi”ni iki gün boyunca büyük bir dikkatle izledim. Araya Kurban Bayramı’nın girmesi, ardından da bir program nedeniyle il dışına çıkışım, sempozyuma ilişkin izlenim ve düşüncelerimi aktarmamı geciktirdi.
“Uluslararası Kaşgar’dan Endülüs’e Türk-İslam Şehirleri Sempozyumları Gazi Kars Şehrengizi” etkinliğinin önce, adı üzerinde birkaç sözcükle durmak istiyorum. Bu adla ben amaçlanan etkinliği tanımlamakta doğrusu zorlandığımı belirtmeliyim. Yazı boyunca da bunun izleri görülebilir. Bana bir anlam kırılması hissini veriyor. Bu etkinlik, sempozyum mu, şehrengiz mi? Zira iki kavram aynı değil. İki ayrı anlam içeriyor. İlk bakışta bir dizi sempozyum içerisinde bir “şehrengiz” anlaşılıyor. Ama toplantı programına baktığımızda görece Kars’ın tüm yönleriyle ele alınmaya çalışıldığı görülüyor. Sempozyum sözlüklerde: “Belli bir konuda çeşitli konuşmacıların katılımıyla düzenlenen bilimsel ağırlıklı toplantı ya da seminer” olarak tanımlanıyor. Şehrengiz Farça bir sözcük. Tam karşılığı “şehir karıştıran (şehir-engiz).” oluyor. Sözlükler, genel olarak şehrengiz kavramı için, “bir şehrin güzellerini ve güzelliklerini konu edinen eserlere verilen ad” diyor. Buradan sempozyumun tartışmalı bir toplantı olduğunu ve nesnel bir bakışı ortaya koyduğunu; şehrengizin ise bir “güzellemenin” sınırlarını aşmaması gerektiği sonucunu çıkarabiliriz. Bu nedenle bir kentin tüm yönlerini ele almak, sorunlarını saptamak için yola çıkılmışsa bu etkinliğin adına şehrengiz denmesi bence çok uygun düşmüyor. Zira sorunlar o kentin güzellikleri olmaktan çıkıp zafiyetlerine dönüşmüşse onu dile getirenlerde bunları tanımlamakta yükümlü olacaklardır. O zaman etkinlik şehrengiz olmaktan çıkar. “Olsun biz yine de şehrengiz diyoruz” denemez. Zira bilim kavramlarla yapılır. Hiç kuşkusuz Gazi Kars Şehrengizi adıyla bir edebi eser hazırlanabilir. Ama Kars bütün boyutlarıyla tartışılıyorsa o etkinliğin adına şehrengiz derken düşünmeliyiz diyorum. Ayrıca başlıktaki “şehirleri, sempozyumları” sözcükleri de Türkçenin söz dizimine bana göre çok uygun düşmüyor. Doğrusu “şehir sempozyumları” olmalı diyorum.
Konuya geçersek… Kars Belediyesi, Kafkas Üniversitesi ve SERKA’nın da katkıda bulunduğu sempozyum doğal olarak Kars’ta bir hareketlilik yarattı. Ama toplantıya halkın yeterince ilgi göstermeyişi dikkat çekiciydi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın Kars’a gelişinin gecikmesi yüzünden ilk günkü açılış programında iki saatlik bir sarkma yaşandı. Bu sarkma yüzünden, sempozyumun “Fahrettin Kırzıoğlu / Kars’ın Tarihi” oturumu yapılamadı.
Sorusu Olmayan Sempozyum
Gazi Kars Şehrengizi’nde, genel olarak tüm sempozyumlarda rastladığımız oturum sonlarındaki 15-20 dakikalık soru-katkı bölümleri yoktu. Panelistler, salt hazırladıkları bildiriler çerçevesinde konuşmalarını yapmakla yetindiler. Programda olmadığı için izleyicilerden soru alınmadı. Bu nedenle kimi oturumlar tekdüze, coşkusuz ve sönük geçti.
Toplantı Öncesinde Dağıtılan Bildiriler Kitabı
Gazi Kars Şehrengizi’nde bir başka ilk daha yaşandı. Sempozyum başladığında sunulacak bildirilerin kitaplaşmış hali kayıt sırasında katılımcılara dağıtıldı. Oysa bilindiği gibi bu tür toplantılarda sunulan bildirilerin ardından hazırlanan sonuç bildirgesi okunup, tartışmalar tamamlandıktan sonra bildiriler kitaplaşır. Üzücü olan bu konuda kimi katılımcıların uygulamaya ilişkin aklına gelenleri bile sorma olanağı bulamayışıydı.
Sempozyum duyurusunda 28 ülkeden 65 katılımcının bildiri sunacağı açıklansa da “Gazi Kars Şehrengizi”nde 9 oturumda 30 bildiri sunuldu. Sonuç bildirgesi beklenilmeden daha önce basılıp sempozyum sırasında dağıtılan Bildiriler Kitabı”nda ise 43 bildirinin yer aldığı görüldü. Oturumlarda adları olan kimi konuşmacıların, sempozyuma katılmadığı gibi sunacakları bildirileri de kitapta yer almamıştı. Ama bu durumun aksine oturumlarda konuşması olmayan kimi isimlerin kitapta bildirisinin yer alması dikkat çekiciydi.
Sempozyum yürütme kurulu başkanı Dr. İbrahim Demirci açış konuşmasında sunulacak bildirilere ilişkin; “Burada bize Türk-İslam şehircilik ve mimarlık değerlerimizin az bilinenleri veya hiç bilinmeyenleri” anlatılacaktır demesine karşın basılan Bildiriler Kitabı’ndaki kimi bildirilerin daha önce yayınlandığı anlaşılıyordu.
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Ne Zaman Açılacak
Kars’ın geleceği açısından büyük önem taşıyan kimi oturumlarda ayrıntılı ve kapsamlı bilgiler sunuldu. Ama bu bilgiler içerisinde kamuoyunun merak ettiği soruların yanıtı yoktu. Bu kapsamda Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın başkanlığını yaptığı “Demir İpek Yolu” özel temalı oturumda TCDD Genel Müdür Yardımcısı Veysi Kurt “Türkiye Demiryollarındaki Gelişim ve Kars”, DLH Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Kuşanoğlu, “Kars-Iğdır-Nahcivan Demir Yolu”, BAYÇEL Proje Müdürü Yaşar Ünlü, “Bakü-Tiflis-Kars Demir İpek Yolu İnşaatı”, YÜKSEL Proje Yönetim Kurulu Başkanı Celal Akın, “Bakü-Tiflis-Kars Demir İpek Yolu Projeleri” başlıklı bildiriler sundular. Ama ne oturum başkanı ne de konuşmacılar, Kars’ta merak edilen Bakü-Tiflis-Kars Demiryolunun faaliyete geçeceği tarihe ilişkin hiç bir açıklama yapmadı. Ayrıca 2011 yılında hep Kars’ın gündeminde olan ve sürekli üzerinde spekülasyon yapılan Mezra yakınlarında kurulacak lojistik merkezinin hangi aşamada olduğuna ilişkin bilgi de verilmedi.
Lojistik Merkez Hangi Aşamada
Onlar açıklamadılar ama, ben yeri gelmişken konuya ilişkin derlediğim bilgileri sizinle paylaşayım: Temeli atılırken 2011 yılında hizmete gireceği açıklanan, daha sonraki yatırım programında da bitiş tarihi 2012 yılı olarak gösterilen Bakü-Tiflis-Kars Demiryolunun iki yıl daha geri giderek en erken “2014’te bitirilmesi öngörülmektedir.” Aralarında Kars’ında bulunduğu 16 yere kurulacak lojistik merkezi için 2011 yılı yatırım programında 55 milyon TL ödenek ayrılmıştır. Bu merkezlerden içerisinde Erzurum-Palandöken’in (335.000 m²) de bulunduğu 10’unda kamulaştırma çalışmaları tamamlandı. 4’ünde ihale bedeli ve ihale tarihi belirlendi. Bu merkezlerin içerisinde henüz Kars’ın adı geçmediğini üzülerek belirtmeliyim.
Sempozyumun yürütme kurulu başkanı İlyas Demirci’nin 21 Kasım 2011’de Ankara Rixus Otelde açıklanacağını söylediği sempozyum sonuç bildirgesini doğrusu şimdiden merak ediyorum. Zira, bildirgeye ilişkin, oturumların ardından salonda görüşme-tartışma yapılmadı. Ama göç olgusunu ve onun toplum üzerindeki etkisini öne çıkararak günümüz Kars’ını tanımlayan SERKA Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Tutar ve Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sırrı Akbaba önemli saptamalar yaptılar. Sayın Tutar, bildirisini kitapta yer alan metne sadık kalarak sundu. Merak edenler görüşleri için Bildiriler Kitabına bakabilir. Ama Prof. Dr. Sırrı Akbaba bir bölümü basılı bildiri metninde olmayan ilginç konuşmasında filozof Jung’un tezlerine dayandırdığı Kars’ın göç sorununu “Irksal Bilinçdışı” kavramla açıklayarak şunları söyledi.
Göç ve “Zihinsel Alt Yapı”
“Kars’ın derdi göç. Kars göç veren bir kenttir. Bunun psikolojik alt yapısı vardır. Psikolojide ‘Irksal Bilinçdışı’ diye bir kavram vardır. Jung diye bir psikologun ileri sürdüğü ve ispatladığı bir kavram bu. Biz her birimiz birer fert şeklinde kendimizi görüyoruz. Oysa biz geçmişimizin bir ürünüyüz. Ve Bizim zihinsel alt yapımızda bizim geçmişimiz yatmaktadır. Kars halkı da sürekli göç edip gelmiş insanlardan oluşuyor. Kafkaslardan göç edip çeşitli zorluklar sonucunda Kars’a gelip yerleşmişlerdir. Ki bunu yaşayanlardan birisi de ben olduğum için bunu yakinen biliyorum. Buradan sonra göç ettiğimiz yerlerde de bizim zihnimizin arka yapısında göç halen devam ediyor. Bir türlü yerleşemiyoruz… Ne Kars’a yerleşebiliyoruz, ne göz ettiğimiz yere yerleşebiliyoruz. Orada da yine aynı şekilde bir gün yine buradan göç ederim şeklinde… Bir durum bizim zihnimizin alt yapısında..”
Prof. Akbaba, göçte Et Balık Kurumu ve Süt Fabrikası’nın özelleştirilmesinin önemli rolü olduğunu belirtti. Ve Kars’ın sürekli kan kaybettiğini vurguladı. Bunun önüne geçilebilmesi için sözü edilen işletmelerin kamulaştırılması gerektiğinin altını çizen Sırrı Akbaba Kars’ın göç olgusunu zihninin silmesi için “Beş nesil rahat ettirilmeli ki altıncı nesil zihnin arkasından o göçü atabilsin.” dedi.
Emeği geçenleri kutluyorum. Umarım amaçlanan sonuçlara ulaşılmıştır.