Geç Kalınmış Bir Yazı: "Türker Öksüz"

Usta gazeteci Muharrem YERLİ kaleme aldı...

Öncelikle neden geç kalınmış bir yazı olduğuna dair,

Kısa bir açıklama gerekiyor sanırım..

Kars Valisi Türker Öksüz,

Belediyeye kayyum atandığı gün,

Belediyenin tam karşısındaki kafeteryadan

Olup biteni izliyordum.

Ve günlerden cumaydı..

Ortalık sakinlemiş, il dışından gelen milletvekilleri haklı olarak Belediye binasından uzaklaştırılmış,

Gözler Belediye binasına çevrilmişti.

O esnada cuma ezanı okundu.

Vali Türker Öksüz, ezandan hemen sonra,

Kapıda göründü.

Merkez Cami her cuma gibi dolmuş, birçok insan cami bahçesine seccadeyi açmış,

Orada yer bulamayanlar da kaldırıma namaz kılmak için dizilmişlerdi.

Vali Öksüz, milleti rahatsız etmemek için

Kaldırım ve bahçedeki namaza durmuş insanların arasından, önünden geçip camiye gitmek yerine

Kaldırıma serilen seccadenin üzerinde,

Kaldırımdaki insanlarla namaz kılmayı yeğledi.

Patlayan flaşlar ve kamera kayıtlarından ertesi gün bazı yerel ve ulusal basında şöyle bir haber çıktı:

"Kayyum olarak atanan Vali, şükür namazı kıldı."

Bu haberi ajanslara geçen kişinin kendisi de benim gördüklerimi görmüştü ve bu doğru değildi

Alelacele, kaldırıma serilen bir seccadenin üzerinde kılınan cuma namazıydı.

Haberi yerel ve ulusal basında duyunca inanamadım.

Kendi gözlerimle olup biteni görmüştüm.

Kaldı ki;

Vali Mekke'ye Belediye Başkanı olarak atanmamıştı!

Ve günlerden de  cuma hariç herhangi bir gün değildi.

Cumaydı!

Ertesi gün Ulusal Kanal'dan Halil Nebiler'e görüntülü bağlanmış, olayın gerçek halini Ulusal Kanal'dan aktarmıştım.

Kayyum olarak atandığı il, şehir Mekke değildi,

Ama, İstanbul, İzmir bilmem Konya, Kayseri de değildi.

Sonuçta kayyum olarak atandığı il Kars'tı!

Evet Kars'tı.

Bir yığın borç, bir yığın hurda araç, haciz, icra, blokeli hesaplar, şişirilmiş Belediye kadroları..

Kılınsa kılınsa.. olsa olsa..

Böyle bir şehre atanan kişi;

"Allah'ım beni bu dertten kurtar"

Niyaz namazı olurdu!

Çok uzun yıllardır bu şehirde yaşayan bir gazeteci olarak Belediye Başkanlarını, Valileri takip ettik, gördük..

Belediye siyasi bir kurum.

Dolaysı ile tekrar seçilebikmek için oy kaygısı ile işler yürür.

Yandaş toplanır.

Çevre edinilir..

Ama hep şöyle düşündüm..

"Günün birinde Kars'a çok gelişmiş bir ilden bir Vali atansa..

Ve o Vali,

Elini vicdanına koyup

Bu şehir de en az benim şehrim kadar güzel olacak" dese..

Elazığ'ı bilmiyorum, görmedim.

Ama Sayın Türker Öksüz,

Yapılan her şey kendi şehrine yapılıyormuş gibi çalışıyor.

Elbette burada,

Belediye ile Valiliğe bağlı kurumların birleşmesi, güç birliği etmesi göz ardı edilemez.

Makine paktı, insan gücü, para..

Yani Valilik ile Belediye kurumları birleşti.

Bu büyük bir olanak..

Tabi siz iki büyük orkestrayı birleştirip,

Ama önüne iyi bir maestro, şef koymazsanız

Herkes kendi bildiğini çalar..

Önemli olan onu yönetmektir.

Sayın Öksüz bunu büyük bir ustalıkla yapıyor.

Genelde illere atanan valiler,

İlçelere atanan kaymakamlar,

Kararnamede gözleri, kulakları kalır,

Ne zaman gideceklerini düşünürler.

Dolayısıyla asayiş, diğer rutin işleri yapar,

Sokağa inmezler..

Ama Sayın Türker Öksüz bunu yapmıyor..

Büyük işler çıkarıyor.

Kale ve etrafı Kars'ın Beyoğlu'su olma yolunda..

Kaldırımlar, asfaltlar, yeni kurum binaları..

Bir de şehrin girişinde bir yere Kars Çayı arıtma tesisi kurulup o su mavilendi mi..

Sonra o türkü burada söylenir:

"Çık kaleye sen Kars’ı seyret

Ben de seni.."

Elbette yapılan işlerin dışında,

Başka projeleri de vardır..

İşte bu oluyor sanıyorum:

Türker Öksüz, kendi şehri gibi çalışıyor.

Hep olaya böyle bakan bir Vali gelsin istemiştim.

Sanırım Tanrı beni duydu.

Yarın Valilik seçimi varmış gibi,

Kars’a Belediye Başkan adayı olacakmış gibi çalışıyor Sayın Vali..

Ne yalan söyleyeyim;

Öyle bir şey olsa,

Diğer oyları kendi partime,

Ama Sayın Valinin aday olduğu partiye oyumu verirdim herhalde..

Tabi bizim partiden aday olursa da onur duyardım.

Bu elbette olmayacak bir şey..

Ama şu haliyle bile..

Ki daha yapılacak çok iş var,

Bu şehirden alınırsa yazık hem de çok yazık olur.

Fakat ne zaman gider gitsin,

Sayın Öksüz kendi heykelini

Şehrin dört girişine dikip gitse hakkıdır..

Millet de "Helal olsun" der.

"Yakıştı" der...