Kıymetli Hemşehrilerim;
7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan millet iradesine rağmen; halkı bir sürü, kendisini de onun başına tayin edilmiş vazgeçilmez bir çoban olarak gören Beştepe kafasınca, Türkiye’nin hükümetsizliğe mahkûm edilmesiyle seçimlerin yenilenmesi süreci başlamıştır. Muhterem Beyefendinin yüksek keyifleri tatmin olsun diye, başkanlık sistemi adı altında ölünceye kadar kişisel ve keyfi bir yönetim kurabilsin diye koskoca Türkiye seçime gitmektedir. Muhterem beyefendi beğenene kadar umarım, seçim üstüne seçim yapmak gibi bir deliliği bu memlekete dayatmazlar.
Mensubu olmaktan onur duyduğum Milliyetçi Hareket Partisi 7 Haziran sonrası en çok konuşulan parti olmuştur.
MHP, ne 30 bin insanımızın katili olan bir terör örgütünün propaganda timinden öteye gidemeyen malum kuruluşa siyasi parti muamelesi yapmış, ne de o yapıyı Türkiye’nin başına "çözüm süreci" diye uyguladığı politikalarla bela eden ağababası AKP’nin dümen suyuna girmiştir. MHP başından beri ısrarla hükümet kurulması için çaba harcamış, CHP’nin istikşafi görüşmeler adı altında bir ay boyunca oyalanması ve sonrasında bir hükümet önerisinde bile bulunulmaması ile MHP’ye gelen Sayın Başbakana kamuoyuna ilan ettiğimiz dört şart sunulmuştur. Özellikle Sayın Başbakan "çözüm süreci" denilen yıkım siyasetinden vazgeçilmesi şartımıza "demokratik çözümden vazgeçilemez" diyerek cevap vermiştir. Dolmabahçe’de teröistbaşı Abdullah Öcalan’ın 10 şartını kabul eden iktidar, MHP’nin dört şartını kabul etmemiş,Türkiye’yi kimliklere parçalama ve bunun üzerine başkanlık sistemin oturtma siyasetinde ısrarcı olduğunu göstermiştir.
MHP tüm samimiyeti ile ülkeyi ekonomik çöküntü ve terör belasından kurtaracak bir icraat hükümeti istemiş, fakat AKP "azınlık hükümeti ve AKP-MHP seçim hükümeti" istemiştir. Bunları kabul etmek demek; sandığa gidip oy vermiş yani "ben de varım" deme iradesini göstermiş bütün yurttaşlarımızın kararına saygısızlık olacağından, MHP bu yaklaşımı ilan ettiği üzere baştan reddetmiştir.
Yaşadığımız süreçte, AKP’nin Beştepe’den rüştünü kazanamamış, velayet altında bir yapı olduğu; aslında bir partiden çok bir kişi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu noktada şunu ifade etmeliyim ki MHP; Sayın Genel başkanımızın veciz ifadeleri ile; "Türkiye’nin bir kişiden büyük olduğunu" ispatlamak için siyasette vardır. Hiç kimse bu vatanı, "hür insanlar ülkesi" olma idealinden vazgeçiremeyecek ve parçalayamayacaktır. Büyük Akif’in deyimiyle; "Hakka tapan" ve "hür yaşamış milletimiz" buna müsaade etmeyecektir.
Aziz kardeşlerim;
Allah Sayın Başbakan’ın durumuna kimseyi düşürmesin:258 milletvekili ile bir koalisyon önerisinde bulunma iradesini bile sergileyememiş, öğretmeninin kontrolünden çıkamayan sınıf başkanı durumuna düşmüştür.Yeniden vurguluyorum Allah siyaset meydanında kimseyi Sayın Davutoğlu’nun durumuna düşürmesin.
Neticede takke düşmüş kel görünmüştür.
7 Haziran’dan beri Sayın Genel başkanımıza nefret kusanlar; MHP’nin Türkiye’nin tek parça, bölünmeden geleceğe yürüme iradesinin temsilcisi olduğunu gördükleri için MHP’yi hedef tahtasına koymuşlardır. MHP ne "yüzde altmışlık blok" safsatası ile bölücülüğün değirmenine su taşımış, ne de diktatörlük hastası bir AKP’nin kendi hassasiyetlerini kullanmasına müsaade etmiştir.
Sosyal medya üzerinden bölücülüğün partisi ile seçim hükümetinde yer almaktan dolayı MHP’yi suçlayan, milleti aptal zanneden zavallılara da seslenmek istiyorum: "2010 da Oslo’da özerklik vaad ederek PKK’ya siyasi muhatap muamelesi yaptığınız masada, İmralı’da terörist başına "halk önderi" muamelesi yaptığınız masalarda nasıl birlikte oturduysanız hükümetteki koltuklarda da öyle oturursunuz. Zaten AKPKK bloku bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. AKP’ye önerimiz; kendine dair bir açılım yapıp, adını dürüstçe "Azgın Kürdistan Partisi" olarak değiştirmesidir.
Değerli Hemşerilerim,
Ülkemiz tam bir keşmekeşe sürüklenmiş, tek adam olma hastalığına tutulmuş rahatsız bir zihniyetin kimlikçi, parçalayıcı siyasetlerinin rehinesi haline getirilmek istenmektedir.
AKP Kars milletvekili "akil adamlar" olarak da bilinen, milleti yıkım sürecine hazırlamakla görevli grubun da üyesi olan Sayın Mehmet Uçum’un Habertürk Gazetesinden Balçiçek İlter’e verdiği röportaj gerçeği bütün açıklık ve boyutları ile ortaya koymuştur:
Mehmet Uçum daha başlangıçta "Öcalan’ın muhatabı devlettir. Başından beri görüşmeleri bürokrasi yürütmektedir" diyerek, iktidar partisinin yıkım siyasetindeki sorumluluğunu gizlemeye çalışmaktadır. Ne oldu da; daha yakalandığı gün "anam Türktür" diyerek, mahkemede "Atatürk milliyetçiliğine dayalı bir çözüme razıyım. Devlete hizmete hazırım" diyerek adeta yalvaran bu kişi birden siyasi lider pozlarına sokuldu?
Cevabı basit; röportajın ilerleyen bölümlerinde Uçum "Türkiye milletinin inşasından" bahsediyor. Yani şecaat arz ederken sirkatin söylüyor. Amaç bellidir; atalarımızın 1071 den beri vatan yapıp, kanla yoğurduğu,kendi ruhunu verdiği bu topraklardan Türk milletini tasfiye etmek. AKP’nin "millet" diyerek hangi milleti kast ettiğini böylece anlamış bulunuyoruz.
"Yerelden merkeze doğru giden yapılanmalara dayalı başkanlık" sisteminden bahsediyor Sayın Vekil. Diyor ki kısaca; biz bu ülkeyi bölgesel birimlere-adı kanton olur, eyalet,özerklik-her ne ise ayırıp yukarıda bütünleştirici irade olarak başkanlık sistemini yerleştireceğiz.
Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ayrımı ortadan kaldıracak, diktatörlüğün inşası için kullanılacak başkanlık sistemi, Türk milleti tanımının dayandığı eşit bireylerden oluşan yurttaşlar toplumu yerine,zamanla etnik gruplara dayalı bir tür Hindistan’a ya da Lübnan tipi bir yapıya yol açacaktır. Kısaca,Türkiye’nin ameliyat masasında olduğu ve kod adı AKP olan bir şahsın –parti olmadığını söylemiştik- siyasi fantezileri uğruna bu operasyonun yapıldığı itiraf edilmiştir.
"Öcalan ile görüşme için zamanın müsait olmadığını" söyleyip, gerektiğinde görüşülebileceğini söyleyen Sayın Vekil bugün asker ve polisin neden sürekli olarak savunma durumunda bırakıldığını da itiraf ediyor aslında: Yani kötü çocuk Kandil,"İyi çocuk Öcalan"’ın çizgisinden çıkmış-ki kendisi söylüyor-,onları Öcalan’ın emrine vermek için veriliyor bunca şehit. Sürekli pasif kalarak ,saldırıya uğradığında cevap vermenin ve geniş boyutlu operasyonlar yapmamanın başka bir anlamı olabilir mi?
Sayın Genel Başkanımızın "bazı bölgelerde sıkıyönetim ilanı" çağrısına, hükümetin sanki anayasa dışı bir tedbir önerilmiş gibi can havli ile "demokrasi düşmanlığı" suçlaması yöneltmesinin de altında bu gerçek vardır.
Bugün bütün çatışmalar; sahte bir milliyetçilik atmosferi yaratarak MHP’yi çökertmek ve başarılabilirse tek başına iktidara gelecek AKP’nin HDP ile "başkanlık karşılığı Kürt özerkliği" hedefini gerçekleştirmek amacı içindir. Başından beri vatanımıza ve millet bütünlüğümüze musallat terör belası ile mücadelede en kararlı parti olduğu kuşkusuz olan MHP ebetteki bu çatışmada asker ve polisimiz yanındadır. Lakin, daha ciddi ve kapsamlı bir mücadele yöntemi ile örgütü ezmek varken, gencecik vatan evlatlarının bir şahsın başkan olma saplantısını tatmin etmek için müzakere masasını kuracak seçim sonucu için feda edilmesine razı değiliz, olmacağız.
Milletimiz şehit cenazelerinde, iktidar temsilcilerinin küstah ve utanmaz tavırlarına verdiği tepkilerle uyandığını göstermektedir. Bu uyanışın yegane siyasi temsilcisi olan,bu topraklarda kökeni ve inancı ne olursa olsun Türk milleti olarak var olma iradesinin temsilcisi MHP; ne Kars,Ardahan ve Iğdır’ın, ne de Türkiye’nin herhangi bir bölgesinin parçalanmasına müsaade etmeyecek, bu toprakları Türk vatanı yapan kılıcın çocukları olarak bir an olsun geri adım atmayacaktır. Sarsılmayacaktır.
Kıymetli Hemşerilerim,
"Türkiye milletinden" bahseden Türk alerjisi ile yaşayan sorunlu zihniyete, bu devleti yıkmak, parlamenter rejimi değiştirmek uğruna etnik, mezhepçi kimlik siyasetleri üretenlere şu gerçeği hatırlatmanın bilmem zamanı gelmedi mi: Biz bu topraklarda Kürt kökenli insanlarımızı kardeş hukuku ile Türk milletinin eşit ve onurlu bireyleri saydık, saymaya da devam edeceğiz.
Lakin sizin gibiler her şeyde "halk çoğunluğu", "demokrasi" diyorsunuz da milletin kimliği konusunda neden çoğunluğun iradesine saygı duymuyorsunuz?
Allah'a şükürler olsun ki; 13 yılda milletten gizledikleriniz ya da milletin sopasını gördüğünüzde geri adım attığınız; Türk Milletinin varlığına, birliğine ve Türkiye Cumhuriyetinin devamına yönelik art niyetiniz 50 günde ifşa olmuştur.
Kimin ne hesaplar peşinde koştuğunu Türk Milleti çok iyi anlamıştır. Troller eliyle yürüttüğünüz "sağcılar AKP'ye" propagandalarınız Milletimiz eliyle ters tepecektir.
AKP'nin HDP’nin arka bahçesi, PKK’nın koşu bandı olduğu gerçeğini Milletimiz görmüştür.
Bu gerçeği görmeyip de Türk kimliğini hedef tahtasına oturtanlara bir kere daha hatırlatırız ki:
AKP PKK ile anlaştı diye, iki dilli parçalı toplum yapısına dönülmeyecektir.
Etnik köken farklılıkları bahanesi ile bu çatı yıkılmayacaktır.
Kimliksizler, köksüzler, milli şerefini kaybetmiş şahsiyetler millete yön çizemeyeceklerdir.
Bin yıllık kardeşliğimizin fitne ile bozulmasını kesinlikle sineye çekemeyiz. Çekmeyeceğiz!
MİLLİYETÇİ HAREKET ASLA BU YIKIMA İZİN VERMEYECEKTİR.
Büyük Atatürk’ün veciz ifadesi ile son söz olarak diyoruz ki:
"BU ÜLKE TARİHTE TÜRKTÜ, BUGÜN TÜRKTÜR, YARIN DA TÜRK OLARAK KALACAKTIR."