Akyıldırım’ın makalesi şöyle:
Sensiz geçen yılların ardından nadasa bıraktım hatıralarımızı.
Yaşanan onca güzel yılların ardından ve vefatının 13’üncü senesinde yeşermiyor eskisi gibi gelecek olan yıllar.
İyi sevecen kadim bir dostu kaybetmek dedikleri bu olmalıydı.
İnsanın içerisindeki heves bile eskisi gibi değil…
İnan bu yazdıklarıma sevgili müdürüm…
Seni bizde yaşatan hatıralarındır.
Yaşattığın güzelliklerindir.
Memleketine yaptığın hizmetlerdir.
En önemlisi Kars’a yaptığın emeklerdir.
Seni unutmak o kadar kolay değil.
Bir ömre sığan ve onca yaşanan güzellikler bir anda unutulmuyor.
Sen erken veda ettin bizlere.
Bizlere ardından el sallama fırsatı bile vermedin.
Ne çabuk gittin.
Neydi bu kadar çok acelen?
Kars’a çok düşkünken, üzerinde titrerken, erkenden gitmenin ne gereği vardı?
Yapacağın yığınla hizmetler varken, aceleci davranıp gitmene bir anlam veremedik.
Bir film şeridi gibi gözlerimin önünde yaptığın çalışmalar.
Belediyecilik, müdürlük derken arkasından gazetecilik.
Başarılarla dolu geçen çetin yıllar. Takdire şayan hizmetler.
Hepsini kısacık ömrüne sığdırmayı da nasıl başardın?
Giyim kuşamınla herkese örnektin. İdealist bir devlet adamıydın.
Halkın sağlığı ile oynayanlara göz açtırmayan bir zabıta…
Tören alanlarında yer düzeneğini, koordineyi sağlayan bir protokol adamı…
Bir gönül, muhabbet adamıydın.
Babacan davranışların ile gönülleri fetih eden korkusuz gazeteciydin.
Şimdi korkusuzluk bayrağın genç çocuklarının ellerinde.
Yazıyorlar, çiziyorlar ve en iyi hizmeti verenlere kıymet veriyorlar.
Yazacak o kadar çok anılarımız var ki;
Unutulmasına müsaade etmemiz hiç mümkün değil…
Sen yüreğimizde açan kardelen çiçeğisin.
Öylede kalacaksın.Ruhun şad, ahretteki yerin cennet olsun.