Üretmeden tüketen bir ülkede, başta işsizlik olmak üzere hayat pahalılığın her geçen gün artacağına işaret eden Güven, iflasların da peşi sıra geleceğini söyledi.
Sermayenin de kendini kurtarabilmek amacıyla yurt dışına taşınacağına dikkat çeken Güven, o zaman “Devlet üretimi artırmak, işsizliğe çare bulmak maksadıyla borç para bulmaya çalışır. Yolsuzluklar, rüşvet, gasp, hırsızlık ve fuhuş gibi suçlar çoğalır. “ dedi.
Bu durumda siyasi istikrarsızlıkların baş gösterebileceğine vurgu yapan Mahmut Esat Güven: “İşin üzücü yanı, halkın duyarsızlığı ve günübirlik lüks yaşamak istemesidir. Üretime bir katkısı olmayan bu hayat tarzının, hem vatandaşın kendisine, hemde ülke ekonomisine hiçbir katkısı yoktur. Ramazan Bayramı geldi 9 gün tatil haydi Bodrum'a, Kurban Bayramı geldi haydi Didim'e, yıllık izin aldık haydi Çeşme'ye.! Dışarıdan görende," Helal olsun millette para bol, ye yiyebildiğin kadar, gez gezebildiğin kadar, para bitmiyor." der. Görüldüğü gibi değil. Bizimki bankadan aldığı borç parayla tatil yerlerine gidiyor, çektiği parayla da tatil beldelerinde tatil adına çile çekiyor. Tatil dönüşü bizimkilerde yalan mı yok? Anlattıklarını Suud Prensi Selman duysa, o bile kıskanır.!
Şimdilerde yaz mevsiminin son günlerini yaşıyoruz. Bizim buralarda şimdiden akşamları bir iki saatliğine de olsa kalorifer ve sobalar yanmaya başladı..
Asıl soğuk olan, sinirleri bozan, kara kara düşündüren; üst üste akaryakıta, elektriğe, benzine, kömüre, çaya, şekere, ekmeğe, dolmuşa, sigaraya v.s, v.s zam gelmesi. Amacım kimsenin moralini bozmak değil ama, birde tatile giderken bankadan çektiğimiz paraların borcu var.!
Okullar açılıyor, çocukların okul masrafları var.. Neyse ki tek tesellimiz,"Benim memurumun işini bilmesi.." Yani tatilin ve yapılan zamların yükünü, vatandaşın sırtına yüklemesi... Ya beceremezse? Bizi ilgilendirmez..Yatlarla gezip, yalılarda biz mi kaldık?”dedi.