Halit Paşayı Tanıyor musunuz?

Kars Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Vedat AKÇAYÖZ Kars’ın caddelerine isimlerini veren kahramanları yazmaya devam ediyor...

"Oğlum Vatan bizimdir kaçan haindir"

Halit KARSIALAN

( Deli Halit Paşa )

Doğum Yeri                 : İstanbul-1883

Ölüm Yeri                    : Ankara-1925

Bağlılığı                        : Türkiye Cumhuriyeti

Rütbesi  Osmanlı          : Miralay

T.C.                            : Tümgeneral

Savaş/Çatışma             : Kurtuluş Savaşı

Madalya                      : İstiklal Madalyası

Sonraki İşi                   : Milletvekili

 

Can  dostlar ;

 

Kars caddeleri ile ilgili yazı dizime başlamadan önce, üşenmedim gittim “Halit Paşa Caddesi”ne elimde de ses kayıt cihazı ile birlikte. Rastgele sordum yoldan geçenlere, birer  birer...

 

“Halit Paşa kimdir?” diye.

 

-Paşa, Komutan, Osmanlı Paşası, diyorlardı…

 

Hatta psikopat bir psikiyatrist diyenler bile vardı…

 

Ama arkası yoktu…

 

“Halit Paşa’nın Kars için önemi nedir?” diye sorduğumda, maalesef yüzlerce kişi arasından bana doyurucu cevap veren, üç dört kişiden fazla olmadı!

 

Ne kadar hazin bir durum değil mi?

 

Milli ve manevi duygularımızın ve değerlerimizin  “geçim sıkıntısı” girdabında ne kadar dejenere olduğunu o gün bütün çıplaklığı ile tekrar gördüm.

 

Belki bir katkısı olur diye ; KARS  CADDELERİNE  İSİMLERİNİ  VERMİŞ  BÜYÜKLERİMİZİ TEKRAR ANIMSAMAK ADINA BU YAZI DİZİSİNİ BAŞLATTIM…

 

Ufacıkta olsa bir katkı yapabildiysem ne mutlu bana…

 

Deli Halit Paşa kimdir?

 

*Ömrünü vatanı için ortaya koymuş deli bir cengâver.

 

*Belinde çifte tabancası ile vatan hainlerinin korkulu rüyası.

 

*Gece karanlığında gizlice düşman hatlarına sızan, mangal yürekli bir infazcı.

 

* Yeri geldiğinde de halkını, düşmana karşı direnmek için örgütleyen yılmaz bir savaşçı.

 

*Kars’ın alınmasında kilit rol oynayan 9. Tümenin, “KARS’I  FETHETTİM” diyen komutanı.

 

*Ölümünün ardından, Soyadı “Karsıalan” olarak değiştirilen, Kars aşığı bir komutan.

 

*Cephede düşmanla savaşırken askerlerine “Oğlum vatan bizimdir, kaçan haindir...” diye haykıran cesur bir yürekli bir asker. 

 

*Teşkilatı Mahsusa’da görevli cesaretli, gözü pek ve sinirli bir komutan, cefakâr bir istihbaratçı…

 

O, düşmanlarına sağ tarafında taşıdığı  “Namuslu” diye adlandırdığı tabancasıyla ateş ederdi;

 

Ama cepheden kaçan askerleri ise solundaki “Namussuz” diye adlandırdığı tabancasıyla vuracak kadar gözü kara bir askerdi…

 

Ömrünün büyük kısmını muharebe meydanlarında geçirmiş;  9 kez yaralanmış, Sakarya Muharebesi’nde beyninin saplanan kurşunla hayat boyu arkadaş olmuş dirayetli, atılgan cesur bir komutan…

 

Daha ne sayayım ki can dostlar…

 

Kars Kalesi’ne Türk bayrağını diken 9. Tümen’in Komutan’ı.

 

O deli dolu, yapmacıksız, olduğu gibi olan bir vatanı için yaşayan bir insandı…

 

O, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki engelleri ülkesi adına aşan ve bu uğurda her şeyi korkusuzca yapan derin devletin adamı…

 

Ne derseniz deyin; ama onun yaptıkları şahsı için değil, vatanı içindi…

 

Onun, Kars’ın kurtuluşundaki önemini anlayabilmek için tarihin tozlu raflarından bir yaprak çevirelim derken, O’nun için yazılan “Destanlar” çıktı önüme…

 

Birkaç dörtlük aktarayım sizlere.

           

 

Zemzem sularından içti

 

Sırat- köprüsünden geçti

 

İdris-Nebi, hülle biçti

 

Yaşa Halit Paşa yaşa…

 

***

 

… Huriler başı anası

 

Elinde Cennet - kınası

 

Evliya - nesli binası

 

Yaşa Halit Paşa yaşa…

 

         …

 

Aslan gibi Kars’ı aldı.

 

Kars Kalesi’ne daldı

 

Yaşa Halit Paşa yaşa…

***

 

…9. Tümen Komutanı Halit Paşa askerleri ile beraber o gecenin karanlığında, Yahniler’den Kars üzerine yürürken Sütkule düzünden, arkadan çevirme yaparak Karadağ’a doğru tırmanmaya başlayıp düşman direnmesine aldırmadan Kars Kalesi’ne girdiler.

 

Kendilerine katılan Kars halkını da yanlarına alarak, İç Kale’de bulunan Ermeni bayrağını kaldırıp Türk bayrağının diktiler. Bayrağı gören Ermeni askerleri arasında büyük bir panik başlayınca…

 

Ermeni komutanı Mirmanov alayını alarak Gümrü’ye doğru kaçmaya başladı…

 

Halit Paşa komutasındaki 9. Tümen, iki binden fazla Ermeni askeri, iki yüz Ermeni subayı, dört Ermeni komiseri esir aldı. Ardından Kars hapishanesine gidip, Ermenilerin hapsettiği, Yenigazili Hayrullah Dağlı, Hasan Ağa, Akçakale’den Eyüp Bey’i hapisten çıkardı...

 

30 Ekim 1921 günü Halit Bey Kars’a girdiği gün Erzurum’da çıkan Albayrak Gazetesi’ne bir telgraf çekmiş “Kars’ı fethettim” demişti…

 

Ardından Halit Bey Tümeni ile birlikte Gümrü’yü de aldılar…

 

Kars’ın alınışında gösterdiği üstün başarıdan dolayı Albay’lığa yükseltilen Halit Paşa’nın iç dünyasındaki vatan sevgisi ve coşku hiç eksilmedi, hep uçlarda yaşadı, bir tarafı şevket, diğer tarafı ise nefret vardı.

 

Kısacası, vatanı uğruna çarpışan askerine şefkat dolu; ama vatan hainlerine karşı ise son derece acımasız bir insandı Halit Paşa...

 

Onun hayatı,1883 yılında İstanbul Beşiktaş'ta başlar.

 

Asker kökenli Ahmet Efendi'nin oğludur. Genç Halit, 14 Ocak 1901'de Harp Okulu'na girip, 22 Ağustos 1903'te Teğmen olarak mezun oldu. II. Meşrutiyet'in ilanı üzerine Yemen'e gönderildi. İtalyanların Trablusgarp'a saldırması üzerine 1910 Haziran'ında Trablusgarp'a gitti. Balkan Savaşı'na katılmak üzere Çatalca'da Şark Ordusu'na atandı. Bulgarlarla sulh olunca, önce inzibat subaylığına, sonra Harbiye Nezareti emrine atandı.

 

*Ardından Teşkilatı Mahsusa’da çeşitli görevler üslendi.

 

Bu birikimlerinin de desteği ile ; 1917-1920 tarihleri arasında Doğu Anadolumuzun kurtuluşunda çok önemli roller oynadığı sıralarda, Erzurum’un geri alınmasında 3. Kafkas Tümeni Komutanlığı yaptı(1917-19).

 

Mondros Mütarekesi ile birlikte bir süre açıkta kaldıktan sonra Kazım Paşa ile beraber İslam Tümeni’nden kalan kuvvetlerin bir savunma çekirdeği haline getirilmesinde örgütlü çalışmaları ile katkılarda bulundu.

 

Halit Paşa’nın karakterine uygun bir meslekti askerlik… O da çok sevdiği bu mesleği her zaman severek ve isteyerek yaptı…

 

Tarihin sayfalarında biraz gerilere gidersek…

 

I.Dünya savaşı hezimetinden sonra 30 Ekim 1918’da imzalanan           Mondros Mütarekesi’ne göre

 

*Osmanlı Ordusu ; Kars, Ardahan ve Batum’dan oluşan  Elviye-i Selase bölgesini bırakıp Erzurum’a çekilecek, cephanelerin teslimi ve demiryolların yönetimi İngilizlere bırakılacaktı.

 

Nitekim öyle de oldu.

 

Kars platosunda otorite boşluğu oluştuğu için Ermeni ve Gürcü baskısı arttı.

 

*Mütareke gereği, ordunun elindeki silah tesliminde hoşlanmayan Halit Paşa, Komutanı Yakup Şevki Paşa ile birlikte 3. Tümen’in silah ve cephanesini Osman Servet Atabek komutasındaki milis kuvvetlerine dağıttı.

 

*Yine Mondros Mütareke sonrası göç kararı alan ahaliye moral desteği ve propaganda yaparak ellerindeki silahları İngiliz Hükümetine verilmemesi için telkinlerde bulundu. Otrite boşluğunu doldurabilmek için  ileride kurulacak “Cenubi Garbi Kafkas Cumhuriyeti”nin başlangıcını oluşturan “Şura Hükümeti”nin çalışmalarına aktif katıldı. O zamanlar Ardahan’da 3. Tümen Komutanı olan Deli Halit Bey’in Konağında Milli İslam Şurası’nın 3-5 Ocak ve 7-9 Ocak 1919 da iki kongre yapılmış, adı da Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkat-ı Milliyesi olarak değiştirilmiştir.

 

Ardından 17-18 Ocak 1919 Kars’ta Büyük Kongre yapılırken büyük katkılar sağladı.

 

Bu çalışmalar olurken…

 

Ocak ayında Ordumuz Kars’tan çekilme işlemini tamamlamış, böylece “Elviye-i Selase”yi boşaltmıştı, Sonuç olarak bölgede otorite boşluğu oluşunca Halit Paşa’nın halk üzerindeki etkisi ve örgütsel çalışmaları İngilizlerin dikkatini çekince, soruşturma geçirir ve Kazım Karabekir tarafından tutuklanması istenir; fakat Karabekir Paşa bu emirlere kulak asmayıp el altından bu oluşumlara destek bile sağlar.

 

Deli Halit, çok atik ve iş bitirici olduğundan,  istenildiği ve ihtiyaç duyulan her yerde o vardı…

 

Öyle ki, Doğu Cephesi Harekâtına katıldı. Ardından Batı Cephesi Harekâtını yönetenlerdendi. Son olarak da Büyük Taarruz’a katıldı ve Tuğgenerallik mertebesine yükseldi.

 

Deli Halit, Erzurum ve Sivas kongrelerinde de Mustafa Kemal’le  her konuda yardımcı oldu ; bu durum o kadar ileri boyutlara vardı ki; yeni kurulacak devleti adına Bayburt’un Hart Köyünden  Şeyh Eşref ve oğullarını baskın yaparak ortadan kaldırmıştır…

 

Bu gibi durumlarda devletin selameti açısından, Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir Paşa sürekli Halit Paşa’yı ihtiyaç duyulduğunda kullanmışlardır.

 

Halit Paşa’nın karakter yapısı, tuttuğunu koparan, güvenilir, sözünü esirgemeyen, gözü pek, atılgan, her zaman sadık bir kişi olarak, hem Mustafa Kemal ve hem de Kazım Karabekir’in takdirlerini kazanmıştır.

 

Halit Paşa cesur, anında reaksiyon gösteren, verilen emirleri eksiksiz yapan, içindeki vatan sevgisi sürekli coşku içinde kaynayan bir karakter yapısına sahipti.

 

Kazım Karabekir Paşa, Halit Paşa’ya bir görev vereceği zaman, onun ani ve atik hareketlerinden dolayı başına bir zarar gelmemesi için sürekli telkinde bulunurdu…

 

İsmet Paşa’da, Halit Paşa’nın bu yapısından dolayı ona karşı sürekli bir sevgi beslerdi.

 

Hatta Trabzon Valisi Hamit Bey Mustafa Kemal’e ve onun kurduğu TBMM’e tamamen karşı olduğundan çevresini örgütlemeye başladığı zaman; İsmet Paşa Halit Paşa’yı Kazım Karabekir vasıtasıyla arayarak durumu bildirir… O da gereğini yapar…

 

Mustafa Kemal Paşa’nın gözünde Halit Paşa; kendi hayatını devletine adayan tam bir tam bir vatanseverdir, Onun gibi devlet adamları kendi kimlikleri ile bütünleşen vazifelerini, imanının gereğiymiş gibi yapan insandır. Halit Paşa komutanlık yaparken sadece asker ve muharebeyi yöneten kimse değildir, onun zekâ ve dirayetleri, çevrelerindeki halkın psikolojik yapı ve potansiyeli ile ortak hareket ederdi.

 

Mustafa Kemal Paşa yazdığı telgrafta;

 

“Atak, cüretkar ve her an kahret-meye muktedir bir arkadaşa acilen ihtiyacım var.

 

Bu arkadaşın, orduya ve devletimizde mühim hizmetler ifa etmekte olan Albay olabileceğini ümit ediyorum.” der…

 

I.Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı sırasında Deli Halit Paşa’nın aldığı ödüller;

 

* Gümüş Liyakat,

 

* Gümüş İmtiyaz,

 

* Altın Liyakat,

 

* Altın İmtiyaz,

 

* 3.Rütbeden Kılıçlı Osmanlı ve İstiklal Madalyası ile Avusturya ve Afganistan'ında birer madalyasına sahipti.

 

Halit Paşa ihtiyaç duyulan her yerdedir ;

 

Mudanya'dan, Kocaeli'ne, Kars'a, Artvin'den Gümüşhane'ye, Erzurum'dan İzmir'e, Tunceli'den İstanbul'a, Yemen'den Trablusgarp'a, olmak üzere cepheden cepheye insan üstü bir güçle, koşturan bir yurtseverdir.

 

Vatanı uğruna çarpışan askerlere karşı şefkat dolu; ama vatan hainlerine karşı ise son derece acımasız bir insandı Halit Paşa...

 

Cephede düşmanla savaşırken askerlerine “Oğlum vatan bizimdir, kaçan haindir...” diye yiğit bir askerdi Deli Halit Paşa...

 

Savaş sonrasında Mustafa Kemal Paşa, milli bir kahraman olan Halit Paşa’ya milletvekili teklifinde bulunur. O da bu onurlu görevi kabul edip, Doğu Anadolu’nun bağımsızlık mücadelesinde büyük katkılar yaptığı için, Ardahanlıların da desteği ile; 28 Haziran 1923’te Ardahan Milletvekili olarak 2. Dönem TBMM çatısı altına girer.

 

Halit Paşa, asabi yapısı ve cephede sürekli çift tabanca ile gezdiği için, bu huyunu Meclise de yansıtır; ama bu durum onun hayatına mal olacaktır...

 

Ferudun Kandemir kitabında bu olaya şöyle değinir :

 

Meclis çatısı altında 9 Şubat 1925’te Halit Paşa Mecliste, Elaziz Milletvekili Hüseyin Bey ile tartışır. Aralarını bulmak ve yatıştırmak için Afyon  Milletvekili Ali Bey aralarına girer. Halit Paşa ile tartışmaya başlar. İki tabancasını da çeken Halit Paşa ; Alibey’e beş kurşun sıkar. Alibey geri kaçarken yere düşer. Halit Paşa elindeki tabanca ile Ali Bey’in şakağına dayar. O esnada Cebelitarık Mebusu Avni Bey, Rize Mebusu Rauf Bey Ali Bey’i yerden kaldırırken, silahlar patlar Ali Bey alnından, Halit Bey ise göğsünden yaralanır.

 

Sorulduğunda da ‘Ali Bey’i altıma aldım; fakat Rauf beni arkadan vurdu’ der; fakat bu olay hala aydınlığa kavuşamamıştır.”

 

Halit Paşa, beş gün yaşam savaşı verdikten sonra 14 Şubat 1925 tarihinde hayatını kaybeder ; ama Mustafa Kemal onun hep yanındadır.

 

Halit Paşa’nın cenazesi büyük bir törenle kaldırılır. Eyüp’te kendi evinin bahçesine gömülür. Daha sonra 1983’te Mezarı Ankara’da Devlet Mezarlığı’na nakledilir…

 

O vatanının işgal edilmiş bölgelerdeki çabaları, özellikleri onu halk arasında sevilip sayılan, dini inancı çok yüksek, milli duyguları yoğun bir asker di.

 

O, düşman çizmesi altında inleyen vatan toprağının sesine kulak veren bir savaşçıydı.

 

O, işgal altındaki Türk halkını, vatanın kurtarılması için teşkilatlandırıp,  örgütleyen bir silahşördü…

 

Kısacası, o, vatanı için her şeyi yapan, deli dolu bir vatanseverdi.

 

Haftaya “Gazi Ahmet Muhtar Paşa Caddesi”nde buluşmak üzere. 

 

Kalın sağlıcakla…

 

Kaynakçalar:

 

Prof. Dr.Fahrettin Kırzıoğlu- Yıldırım Öztürkkan- Av.Mürsel Köse Arşivleri

 

Kars Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Vedat AKÇAYÖZ

Atatürk ve Halit Karsıalan (Halit Paşa)

Kars Halit Paşa Caddesi