İşkencede öldürdüler

12 Eylül kayıplarından Cemil Kırbayır'ın koğuş arkadaşı Kaygısız: "Çay içerken alıp götürdüler. Sorguda işkence gördü, öldürüldü ve gömüldü."

Çay içiyorduk, bir asker geldi, sekiz isim okudu. Polise teslim ettiler. İki gün sonra yedisi döndü, Cemil dönmedi. Öldürdüler. Umudumuz, mezarını bulup sorumlulardan hesap sorulmasıdır.” 

103 yaşındaki Berfo Ana’nın 30 yıldır yolunu gözlediği, 12 Eylül darbesinden bir gün sonra gözaltına alınan oğlu Cemil Kırbayır’ı son gören koğuş arkadaşı Burhan Kaygısız, o geceyi böyle anlatıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Cumartesi Anneleri’yle görüşmesinden sonra faili meçhul cinayetle ilgili kurulan komisyona ifade vermeye hazır olduğunu söyleyen Kaygısız, “Cemil uzun süre bağırmış, bir süre sonra bir daha sesi çıkmamış. Birkaç el silah sesi gelmiş. Polisler kendi aralarında ‘kaçıyor, yakalayın’ diye bağrışmış. Oradan kaçmanın söz konusu olamayacağını oraya giren herkes çok iyi bilir” diyor.

12 Eylül 1980 sabahı Kenan Evren komutasındaki TSK yönetime el koymuş, sonraki iki üç ayda 650 bin kişi gözaltına alınmıştı. İlçelerde, illerde, büyük şehirlerde gözaltı merkezleri oluşturulmuş, birçok bina sorgu odasına dönüştürülmüştü. Kars’ta ilçelerden toplanan devrimciler, ‘sıkıyönetim gözetimevi’ denilen TSK’nın kullandığı Ruslardan kalma taş binalarda tutuluyordu. Sorgular da normal şartlar altında öğretmen yetiştiren ‘Eğitim Enstitüsü’ binasında yapılıyordu.

AĞIR İŞKENCE GÖRÜYORLARDI

Dönemin tanıklarından Burhan Kaygısız da Kars’ta gözaltına alınan yüzlerce gençten biriydi. Kaygısız, 12 Eylül 1980 darbesinden bir gün sonra gözaltına alınan ve en son nakledildiği Kars Gözetimevi’nde sorguya götürüldükten sonra bir daha izine rastlanmayan Cemil Kırbayır’la tanışıklıklarını ve ölüme götürüldüğü o günü şöyle anlatıyor:

“Cemil Kırbayır, gözetimevine Ardahan - Göle grubuyla getirildi. Diğerleri gibi önce Ardahan ve Göle’de, sonra da Kars siyasi şubede işkenceden geçirilmişti. Geldiklerinde ayakta duramayacak haldeydiler. Birbirimizi geçmişten tanıdığımız için, hemen her gün çay saatlerinde bir araya geliyor, derin sohbetlere dalıyorduk. Genellikle Kars - Ardahan - Göle grubu çok ağır işkenceden geçiyordu. Hemen her gece, insanlar yataklarından sessizce alınıyor ve polise teslim ediliyordu. Kimi arkadaşlar, Erzurum 3 No’lu Cezaevi’nin yanında, işkence için özel olarak hazırlanan, trafik şubeye götürülüyor, ağır işkencelerden geçirildikten günler sonra tekrar geri getiriliyordu. İşkencelerle birlikte, Erzurum’a götürülmeler gerçekten korkunç bir psikolojik çöküşe yol açmıştı.”

BİR KURBAN ALACAKLAR

Bir çay sohbetinde Cemil Kırbayır’ın kendilerine “Göreceksiniz, bunlar Kars-Ardahan veya Göle’den bir kurban alacaklar” dediğini aktaran Kaygısız, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çayımızı içiyorduk. Bir asker elindeki listeyi okumaya başladı. İsmi okunanlar Göle grubuydu. Cemil de listedeydi. Götürdüler. İkinci gün, Cemil dışında diğerleri geri getirilmiş ve biz durumun vahametini anlamıştık. Cemil’le gidenler neler olup bittiğini birbir anlattı. Cemil’i girer girmez dövmeye başlamışlar. Cemil uzun süre bağırmış ama bir süre sonra bir daha sesi çıkmamış. Ardından birkaç el silah sesi gelmiş. Polisler kendi aralarında ‘kaçıyor, yakalayın’ diye bağrışmış.”

Kaçması imkânsız Aynı yerde işkence gördüğünü anlatan Kaygısız, “Cemil sorguya götürüldüğünde gözleri bağlıydı. Elleri de arkadan kelepçeliydi. O işkencehaneyi ve oradan kaçmanın söz konusu bile olamayacağını oraya giren herkes çok iyi bilir. O işkencehane ilim, irfan yuvası Kars Eğitim Enstitüsü’ydü” diyor.

Kars’taki sorguları Siyasi Şube Müdürü Mehmet Aytan ve ekibinin yaptığını anlatan Kaygısız, “Cemil o ekip tarafından öldürüldü, sonra da bir yerlere gömüldü. TBMM istese kısa süre içinde olanları ortaya çıkarabilir. Hiç olmasa mezarını bulabiliriz. TBMM Komisyonu’na bildiklerimi anlatmaya hazırım” diye konuştu.