Harun Toksoy, taşrada sanatını icra eden yetenekli bir sanatçı, aynı zamanda da resim öğretmeni. Doğal kumlarla resimler yapıyor, ebruyla ilgileniyor, çeşitli sergilerde eserlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Harun Bey sanata olan sevgisini ve taşrada sanat yapmanın zorluklarını anlatıyor...
Röportaj: Alper TUNA
Harun Bey, öncelikle sizi tanıyalım...
1972 yılında Kars İli Sarıkamış İlçesinde doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite hayatımı Erzurum da tamamladım. Daha sonra Zonguldak ili Çaycuma ilçesi Nebioğlu Beldesi benim ilk görev yerim oldu. Halen Çaycuma Şehit Hasan İlköğretim okulunda resim öğretmeni olarak görev yapmaktayım.
Bildiğim kadarıyla resim öğretmenleri göreve başlayınca sanatsal çalışmalar olsun, sergiler olsun, bu gibi etkinliklerde fazlasıyla yer almazlar. Ama, sizde öyle bir durgunluk görmüyorum. Demek ki isteyince oluyormuş; ne dersiniz?
Tabiî ki göreve başlayınca, özelliklede taşrada yaşamak zorunda kalırsanız, bazı zorluklar yaşarsınız. Bu zorlukların en önemlisi, yaşadığınız bölgede yeterince destek görememeniz ve sanatsal bir gündemin olmaması. Fakat günümüzde iletişim araçlarının, sanatsal çalışmaları yakından takip etme imkanı sunması bu anlamda, küçük yerleşim birimlerinde bu sorunu birazda olsa aza indirgemiştir.
Benim yaşadığım en büyük zorluk kendimi büyük kentlerdeki sanat camiasına kabullendirmem. Bu bağlamda büyük kentlerdeki sanatçılarımız, taşrada yaşayan sanatçılarımızı kabullenmede zorlanıyorlar. Sanki bir sektör oluşmuş ve bu insanlar bu sektörü kendi çevreleriyle inşa etmişler gibi bir izlenim aldım. Bunu birçok sergimde de yaşadım. Ama ne olursa olsun mücadeleyi bırakmadım.
Büyük kentlerdeki sanatçılar, özellikle büyük firma ve kuruluşlardan destek alarak, yaşamlarını devam ettirip yeni çalışmalar ve etkinlikler yapabiliyorlar. Oysaki küçük yerleşim birimlerinde yaşayan sanatçılar bu destekten çoğu zaman mahrum kalırlar. Bu vesile ile maddi imkansızlıklar çerçevesinde, çalışmalarını devam ettirme olanakları bulunmaz.
Ben şahsım olarak şu anda direniyorum, bütün imkanlarımı kullanıyorum; çünkü bu işi seviyorum. Tabiî ki burada bu firmaların bizim gibi alternatifleri de değerlendirmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü taşrada yaşayan ve sanatı yakından takip ve icra eden çok ciddi bir kesim var. Bu sebeple gerek kamu gerekse özel kuruluşların bu gibi talepleri ciddi anlamda değerlendirmeleri gerektiğine inanıyorum.
Doğal kumlarla resim sanatı öyküsü nasıl oluştu?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Kumlarla resim var ve yapılmakta; ama benim yaptığım teknik farklı. Bu teknikte çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Yani portrede olsun, manzarada olsun, soyut olsun, açık, koyu, orta değerler benim bulduğum teknikte daha verimli sonuçlar ortaya çıkartmaktadır.
Birçok teknikte deneyen var. Ama ben kumu harç şekline getirip, bir sıva ustası gibi işlemekteyim. Benim yaptığım teknik başka tekniklerle karıştırılmasın. 2000 yılında renkli kumları inşaat malzemeleri satan bir yerde gördüm. Kumların rengi çok doğal dı. Göze bir başka hitap ediyordu. Bir yağlı boya veya sulu boya gibi değildi. Bunları nasıl renklendiriyorsunuz dedim, renklendirilmediğini doğal olduğunu söylediler. Peki yapıştırmak için ne kullanıyorsunuz diye sordum. Ahşap tutkalı kullandıklarını söylediler. Bütün renklerden bir poşet aldım.
Benim kumlarla maceram böyle başladı. 10 yıldır çalıştığım kumlarla birçok sergi ve etkinliğe katıldım. Ana sanat dalım yağlı boya ama uzun zamandır kumlarla ilgilendiğim için yağlı boya yapamadım, son olarak Atatürk sergimde yağlı boya ve kumlama tekniğini aynı zeminde kullanarak, yağlı boyaya olan özlemimi giderdim diyebilirim.
Ana sanat dalınız yağlıboya yanlış anlamadıysam?
Evet ana sanat dalım yağlı boya ama bunun yanında ebru sanatı ile de yakından ilgilenmekteyim. Ebru tekniğini başka tekniklerle aynı zeminde kullanma gibi bazı çalışmalarım var ama tabiî ki şu anda doğal kumlarla resim sanatı, benim üzerinde ciddi olarak eğildiğim alan.
Yeterli ilgiyi görüyor musunuz? Yeteri kadar destek alabiliyor musunuz?
İlçemizde daha önce görev yapan kaymakamımız sayın Musa IŞIN bu konularda ciddi anlamda yönlendirmeler yapıp, destek veriyordu. Özellikle yaşadığınız yerde, gerek yerel, gerekse idari amirler tarafından desteklenmeniz önemli, bu konuda ben şanslıyım, bu sanatı tanıtımım konusunda, dediğim gibi eski kaymakamımız sayın Musa IŞIN ve Belediye Başkanımız Sayın Mithat GÜLŞEN in desteklerini her zaman hissetmişimdir. Kendilerine sizin aracılığınız ile teşekkür ediyorum.
Bu tekniği yeterince tanıttığınıza inanıyor musunuz?
Hayır tanınmıyor. Tanıtım anlamında çok ciddi sorunlar yaşıyorum. Ama mücadele ediyorum. Görsel ve yazılı basını kullanıyorum. Bu konuda zaman ve özellikle maddi problemler yaşıyorum. Bunun yanında bu tanıtımı kısa sürede yapamayacağımızı da biliyorum. Uzun vadeli de olsa, bu işi şu anda İstanbul da Basın Halkla İlişkiler konusunda bana yardımcı olan sevgili dostum Turgut TUNÇ ile birlikte başaracağımıza inanıyorum.
Zaten kısa süreli bir hesabımız yok. Bu tekniğin çok yakın zamanda kurslar ve özellikle halk eğitim kursları bünyesinde açılacağına inanıyorum. Belki ileriki aşamalarda bir cd hazırlayarak bu tekniğin aşamalarını sanatseverlere sunabilirim. İnanıyorum ki insanlar bu tekniği öğrendikten sonra evlerinde bile çok rahat çalışabilecekler.
Bildiğim kadarı ile bu teknikle yaptığınız eserlerden oluşan sergiler açtınız. Bunlardan da bahsedebilr misiniz?
Elbette…İlk sergim Çaycuma da Halk Eğitimi Merkezi sergisi idi. Daha sonra Zonguldak merkez, İstanbul Altunizade Kültür Merkezi , Ankara Milli Piyango Genel Müdürlüğü Talih Kuşu Sanat Galerisi, İstanbul Gelişim Meslek Yüksekokulu Sergi Salonunda sergilerim oldu.
Bundan sonra sergi düşünceniz var mı?
Şu anda Fenerbahçe Müzesi'nden bir talebimiz oldu. Fenerbahçenin efsanevi futbolcularını sarı lacivert kumdan işleyerek bir sergi açmak istiyoruz. Bu talebimiz görüşülüp ve bize bildirilecek. İnşallah olur ve biz tanıtım yolunda ciddi bir fırsat yakalarız. Tabi hayallerimden birtanesi de İstanbul un tarihi mekanlarını kumla işlemek. Bunlar inşallah zamanla gerçekleşir.
Bildiğim kadarıyla birçok tanınmış ismin portrelerini çalıştınız. Birkaç tanesini söyleyebilirmisiniz?
Özellikle 70-80 li yılların sevilen ses sanatçılarını çalıştım ve sergilerini açtım. Bunlar arasında Cem Karaca, Barış Manço, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Sezen Aksu, Emel Sayın, Ahmet Özhan, Musa Eroğlu, Arif Sağ, Alpay, Nilüfer, Zerrin Özer, Tanju Okan, İbrahim Tatlıses gibi sanatçılar mevcut. Bunun yanında Meclis başkanlarımızdan sayın Köksal TOPTAN, M.Ali ŞAHİN, Sayın Hüseyin ÇELİK, sayın Nimet ÇUBUKÇU, TOBB başkanı Sayın Rıfat HİSARCIKLIOĞLU,gibi isimlerin portrelerini çalıştım. İlgilenenler bu çalışmalarımı internet sitemde de (haruntoksoy.com) görebilirler.
Tüm bu konuşmalardan sonra son sözünüz?
Sanatı seven ve sanatçıya değer veren, destekleyen bir toplum ve yönetim diliyorum. Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum…