Kars’ın kurtarıcısı Kazım Karabekir Paşa, 75’inci vefat yıldönümünde anıldı

Kars’ın kurtarıcısı Şark Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa, vefatının 75’inci yıl dönümünde Kars’ta anıldı.

Volkan KARABAĞ

Anma programı kapsamında; Kazım Karabekir Paşa’nın Kars Tren Garında bulunan heykeli önünde anama töreni düzenlendi.

Kars Tren Garında gerçekleştirilen anma töreninde, Kazım Karabekir Paşa’nın burada bulunan heykeline Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Türker Öksüz ve 14. Mekanize Piyade Tugay Komutan Vekili Albay Yurday Tek tarafından çelenk sunulmasının ardından, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Anma töreni, Kars Tren Garı’nda yapılan çelenk koyma töreninin ardından Kültür Merkezi’nde düzenlenen programla devam etti.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından, AK Parti Kars Milletvekilleri; 65. Hükümet Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ve TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyon Başkanı Prof. Dr. Yunus Kılıç’ın gönderdiği anma mesajının okunması, Kazım Karabekir Paşa İlkokulu öğrencileri Azer Efe Edizdağ ve İremsu Kaya tarafından şiir okunması, Fen Lisesi Öğretmeni Polat Umurbek tarafından Kazım Karabekir Paşa’nın biyografisinin anlatılması ve Hüsnü Özyeğin Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Gökhan Baday tarafından “Kazım Karabekir Paşa’nın Eğitim Faaliyetleri” konulu sunum gerçekleştirildi.

“Kazım Karabekir Paşa yıllarca görev yaptığı Doğu Anadolu bölgesinde bir yandan vatan toprağını düşman işgalinden kurtarmak için kahramanca mücadele ederken diğer yandan ise bölgede bir eğitim seferberliği başlatmıştır.” diyen Baday, “Karabekir Paşa bu amaçla kurulmasına öncülük ettiği okullar, açtırdığı kurslar ve yapmış olduğu diğer faaliyetleri ile binlerce çocuğun hayat ve istikbalini kurtarmış hem de küçük büyük demeden toplumu oluşturan tüm insanların eğitimli birer vatandaş olarak yetişmelerine liderlik etmiştir. Kazım Karabekir Paşa’nın askeri ve siyasi yönlerin yanında göz ardı edilmeyecek bir başka yönü de; eğitim, kültür, dil ve tarih alanında ortaya koymuş olduğu önemli faaliyetleridir. Onun bu yönünü en iyi bilenlerden biri de yakın silah arkadaşı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır.” ifadesini kullandı.

Baday’ın yaptığı konuşma şöyle: “1936 yılında Dolmabahçe’de toplanan Dil ve Tarih kongresinde Kazım Karabekir Paşa’nın olmadığını gören Mustafa Kemal Paşa “Kazım Karabekir Paşa; maarif, dil ve tarih konularıyla uğraşmış bir arkadaşımızdır. Derhal özel davetlim olarak kendisini çağırınız. ”sözleri ile Kazım Karabekir Paşanın eğitimle ilgili yönünü açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Kazım Karabekir Paşa çocukların eğitimine yönelik görüş ve düşüncelerinin çok önceden beri kendisinde var olduğunu şu sözleriyle ifade etmiştir; “Yoksul ve bakımsız çocukları devlet himayesine alarak memleketin diğer çocukları gibi başarılı ve hayat mücadelesine kudretli kılacak maddi ve fikri bir talim ve terbiye ile donatmak benim öteden beri güttüğüm bir davadır. Ben buna ‘çocuk davamız ‘diyorum. Memleketimizin birçok yerini beraber dolaştığım ve küçük yaşlarda kaybettiğim babamdan ve sonraları anamdan da yoksul çocuklara yardım etme hazzını tatmıştım.” Kazım Karabekir Paşa bu ifadeleri ile çocukların bakımı konusunda kendisinde var olan düşüncelerin ilham kaynağının aslında ailesindeki sorumluluk bilinci olduğunu ortaya koymuştur.

Kazım Karabekir in çocuklara olan bu hassasiyetinin bir başka nedeni de kendisinin de küçük yaşlardan itibaren babasız kalması olmuştur. Nitekim kendisine bu şefkat ve merhametinin sebebi sorulduğu zaman Karabekir Paşa’nın verdiği “Ben de küçükken yetim kaldım “cevabı aslında elde ettiği başarılarla tarihe geçmiş büyük bir kumandanın yıllar boyu içinde taşıdığı acının ve özlemin en anlamlı ifadesi olmuştur

Kazım Karabekir Paşanın bakımsız ve kimsesiz çocuklara karşı olan ilgisi, şefkati, merhameti ve onların eğitimine verdiği önem ülkenin içinde bulunduğu en zor dönemlerde dahi devam etmiştir. Doğuda 15. Kolordu Komutanlığı yaptığı dönemlerde bu görüş ve fikirlerini uygulama imkânına da kavuşmuştur. Erzurum’da kaldığı süre içerisinde burayı bir ilim merkezi yapma ihtiyacı duymuş bu sayede Anadolu’nun batı ve güney illerinde Türklere yaşatılan zulüm ve katliamlardan halkında haberdar olmasını istemiştir.

 Bölgede yaşayan Türk ve Kürt vatandaşlara karşı tertiplenmek istenen kirli oyunların önüne geçmek amacıyla mektepler, kurslar, okuma salonları, kulüpler, kütüphaneler, müzeler ve spor alanları oluşturmanın gerekli olduğuna inanmıştır. Bunların yanında ağaç bayramı, kitap bayramı, idman bayramı ve atış bayramı gibi bayramları düzenleyerek halkın kaynaşmasını sağlamıştır.

Karabekir Paşa Erzurum da Sanayi Mektebi, Leyli Eytam İptidai Mektebi (yatılı yetimler ilkokulu), Erzurum Ana Mektebi ve Otomobil Mektebini (iş ocağı) açmıştır. Bunun yanında Sarıkamış’ı “Çocuklar Kasabası” haline getirerek Varlık Gazetesini çıkarmış, Sarıkamış Ana Mektebi, Sıhhiye Mektebi ve Sarıkamış Askeri İdadisini açmıştır. Erzurum ve Sarıkamış’ta açtığı bazı kursları şöyle sıralayabiliriz; Şimendifer kursu, Tayyare kursu, Dişçilik kursu, Elektrikçilik kursu, Matbaacılık kursu, Sinema ve fotoğraf kursu, Sıhhiye kursu, Ziraat kursu ve Dikiş kursu.

Kazım Karabekir Paşa’nın eğitime yönelik görüş ve düşüncelerini günümüz eğitim bilimcilerinin görüşleri ile  bir çok noktada örtüştüğü görülmektedir. Bu nokta da Karabekir Paşa’nın eğitim anlayışında öne çıkan “uygulamaya dönüklük” fikri günümüz eğitim bilimcilerinin “yaparak ve yaşayarak öğrenme” anlayışıyla paralellik göstermektedir. Özellikle kursları açmaktaki amacı bu düşüncesini gerçekleştirmektedir. Yine bu amaçla Amerikalı, Fransız ve Alman eğitimciler ile Ziya Gökalp gibi düşünürlerin eserlerini titizlikle inceleyerek görüşlerini dikkatle takip etmiştir.

Kazım Karabekir Paşa Sadece savaş yıllarında yetim ve öksüz kalan 4 bini erkek 2 bini kız olmak üzere 6 bin çocuk Karabekir Paşa tarafından sokaklardan toplatılmış ve bunlara Gürbüz Çocuklar Ordusu denmiştir. Bu fidanlar için okullar açarak onları vatan ve millete faydalı birer insan haline getirmiştir.

Sözlerimi Kazım Karabekir Paşa’nın Türk gençliğine vasiyeti ile bitirmek isterim:

Yanlış bilgi felaket kaynağıdır.

Her işin evvela hakikatini ara ve öğren!

Sonra münakaşasını istediğin gibi yap.

Birincisi vicdanına,

İkincisi seciye ve irfanına dayanır.

Şark Fatihi, Yetimler Babası Paşam, Ruhun Şad olsun.”

Anma törenlerine; Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Türker Öksüz, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutan Vekili Albay Yurday Tek, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ahmet Kınık, Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Kapu, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Kerim Yunisoğlu, İl Jandarma Komutanı Albay Hıdır Ayçiçek, İl Emniyet Müdürü Yavuz Sağdıç ile kurum müdürleri, sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri katıldı.

KAZIM KARABEKİR PAŞA:

1882 yılında İstanbul’da doğdu. Mehmet Emin Paşa’nın oğludur. İlköğrenimini İstanbul, Van, Harput ve Mekke’de tamamladıktan sonra, 1896’da İstanbul Fatih Askeri Rüştiyesi’ni, 1899’da Kuleli Askeri İdadisi’ni, 1902’de Harbiye Mektebi’ni ve 1905’te de Erkân-ı Harbiye Mektebi’ni bitirerek yüzbaşı rütbesiyle orduya katıldı. İki yıllık kıta stajını Manastır’da yaptı. İttihat ve Terakki’nin Manastır örgütünün kurulmasına katıldı. 1907’de kolağası (önyüzbaşı) rütbesi alarak İstanbul Harbiye Mektebi, tabiye öğretmen vekilliğine atandı. İttihat ve Terakki İstanbul örgütünün kurulmasında görev aldı. 2. Meşrutiyet’ten sonra Edirne’de 2. Ordu 3.Fırka (tümen) erkân-ı harfliğine (kurmaylığına) atandı.

31 Mart 1909 ayaklanmasında Hareket Ordusu’nda görev aldı. 1910 Arnavutluk ayaklanmasının bastırılması harekâtında çalıştı. 14 Nisan 1912’de binbaşılığa yükseldi. Balkan Savaşı’nda Trakya sınır komiseri olarak görev yaptı. 1914’te kaymakam (yarbay) rütbesiyle Birinci Kuvve-i Seferiye komutanlığıyla İran ve ötesi harekâtıyla görevlendirildi. Bir süre sonra İstanbul Kartal’da 14. Fırka komutanlığına atandı ve Çanakkale’ye gönderildi. Kerevizdere’ de Fransızlar’ a karşı üç ay savaştıktan sonra miralaylığa (albay) yükseldi. Buradan, İstanbul’da I. Ordu erkân-ı harbiye başkanlığına, sonra Galiçya’ya gidecek ordunun ve ardından Mareşal Von der Goltz’un erkân-ı harbiye başkanlığına atanarak Irak’a gitti.

1916’da Kutü’l-Amare’yi kuşatan 18. Kolordu komutanlığına getirildi ve burayı aldıktan sonra Irak’ta İngilizlerle çarpıştı. 1917’de Diyarbakır’daki 2. Kolordu komutanlığına getirildi ve Van, Bitlis, Elaziz (Elazığ) cephelerindeki 2. Ordu komutanlığına vekâlet etti. 1918’de Erzincan ve Erzurum’u Ermeniler’den ve Ruslar’dan geri aldı. Ardından Sarıkamış, Kars ve Gümrü Kalelerini ve Karaköse’yi kurtardı. Aynı yıl Mirliva (Tümgeneral) oldu. Mondros Mütarekesi sırasında sadrazam olan Ahmet İzzet Paşa’nın erkân-ı harbiye-i umumiye reisliği (genelkurmay başkanlığı) önerisini kabul etmeyerek Anadolu’da görev almak istedi. Önce Tekirdağ’daki 14. Kolordu Komutanlığı’na, ardından da Erzurum’daki 15. Kolordu Komutanlığı’na atanmasını sağlayarak Nisan 1919’da göreve başladı.

Hazırlıkları yapılan Erzurum Kongresi’nin toplanmasında önemli rol oynadı. Kurtuluş Savaşı’nda Edirne milletvekilliği ve Doğu cephesi komutanlığı yaptı. Ermeniler’ in eline geçen Sarıkamış, Kars ve Gümrü Kalelerini geri alarak 15 Kasım 1920’de Ermeni ordusunu kesin olarak yendi. Ermeni hükümetiyle Ankara hükümeti adına Gümrü Antlaşması’nı imzaladı. Kars’ın alınmasıyla ferikliğe (korgeneral) yükseldi. Rus Sovyet Sosyalist Federe Cumhuriyeti ve Kafkasya hükümetleriyle Kars Antlaşması görüşmelerini yürüttü. Halk Partisi’nden Ayrıldı Kurtuluş Savaşı’nın bitiminden sonra I. Ordu müfettişliğine atandı, 1923’te İstanbul milletvekili oldu. 1924’te, TBMM’deki Dörtler Grubu’nu destekledi. Ardından askerlikten ayrılarak Halk Fırkası’ndan istifa etti. 17 Kasım 1924’te kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın başkanlığına seçildi. Parti 3 Haziran 1925’te Şeyh Sait ayaklanması nedeniyle kapatıldı. Karabekir Mustafa Kemal Paşa’ya karşı yapılan İzmir suikasti ile ilgili görülerek bazı partililerle birlikte yargılandıysa da beraat etti. Siyasi hayatına on iki yıllık aradan sonra, 6 Ocak 1939’da İstanbul milletvekili olarak devam etti. 1946’da TBMM başkanlığına seçildi ve bu görevde iken 26 Ocak 1948’de Ankara’da vefat etti.