Kars’ın Nostalji Maestrosu: Mehmet Özçelik

Kars İstasyon Mahallesi doğumlu, sağlık memuru Ahmet Özçelik’in oğlu, şuan Bursa İnegöl’de ikamet eden ve Facebook’da paylaştığı siyah beyaz Kars resimleriyle çok takip edilen isim olan Mehmet ÖZÇELİK, Kars’ın Nostalji Maestrosu…

1957 Kars doğumlu… Değişik kültürlerin iz bıraktığı Kars’ın o renkli ortamında büyüdü. Milli eğitim ve sağlık bakanlıklarında memur, daha sonrada İsviçre, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Amerika’da işçi olarak çalıştı. Şiirlerinde hayatı hep bir çocuğun gözlerinden bozulmamış saf haliyle anlatır…

“Kim demiş mahrumiyet yeridir, sıkılır bıkarsın. Mutluluk şöyle dursun hüznü bile güzeldir Kars’ın…” Yüreğinizdeki, yürekteki Kars’ı anlatır ; “Özlemek” şiirinde ; “Gözlerin uzağa dalıp bakarsa, hasret yüreğini kavurup yakarsa, gözyaşın seni dinlemeyip aKARSa iyi bilirem balam nereyi düşünürsen balam…” Sizi Kars hasretinin doruklarına çıkartır, sözcük oyunlarıyla…

Şiirlerinde doğduğu ve çocukluğunun geçtiği Kars İstasyon Mahallesi’nin derin izleri örülür. 1960’lı yılların Kars’ında gerek fayton arkalarında koşan çocukları “Dala Gamçı” şiirleriyle İstasyon Mahallesi, manevra yapan lokomotifli trenler : “Ey kara lokomotifin ardına takılan hayat” dizileriyle Kars Kalesi’nin arkasında şiir okuyan aydın Kars gençliğinde Kafkasya ruhunu Puşkin’in Lermankov’un ruhunu arar gibidir… Bazen eski Bakü Radyosu’nda, Yerevan Radyosu’nu dinlerken uzun Kars kışlarının tipisinde, ayazında gece genç bir insanın melankolisini anlatır ; “palto giymiş bir garmon, içip içip ağlıyor, melankolik bir adam yine sarhoş oluyor” dizelerini görüyoruz. Garmonun adeta nefes alışını, ağladığını hissederiz…

Kars’ın önce gülen yüzü, sonra solan rengi Malakanlar’dan bahseder bazen: “Bir bir kaybolup gitti iste uzaklarda yankılandı sevi ne güzel akardı beyaz ve duru bir suyun kenarı değirmeninizden bir gülümseyen yüzünüz kaldı, sarı semaver pirinçleri ve birde yıldızların ışıdığı gece verandada, söylediğiniz şarkılarınız anılarda kalan sizden…” Bazen çocuk ruhundan sıyrılır ve soğuğu dediğim dedik bir bir kahraman olarak ta görür : “Katmış önüne karı, boranı general kış dörtnala gelir, aramızda kalsın pek serttir, ayıptır söylemesi Kars’ta üşümek ayrı bir zevktir” dizeleriyle Kars’a lafta söyletmez…

Fayton arkalarında kamçıyı yiyen bir çocuğun acı hatırasını “Dala Kamçı” dizeleriyle… “Kapatsa da yolları kar fırtınası, tutardı ellerimden bir Kafkas Kızı” dizeleriyle ağır geçen kış şartlarını ve aşkı “Kayabaşı” şiirinde ; “Dövüşelim Kayabaşı’na gel, sevişelim Kayabaşı’nda” Kayabaşı rakiplerin vuruşma, aşıkların buluşma dizelerinde mertliği Kars gençlerinin aşkını anlatır.

Karın lapa lapa yağdığı Kars’ın ikliminde yeni bir çocuğun gözleriyle ama umutlu bir bekleyişi de görür ve umudunu asla yitirmez veda şiirinde Samet Vurgun’a, Bahtiyar Vahapzade’ye selam verir kar yağarken. “Tren garında biraz da Anna Karenina’yı beklemedik mi?” dizelerinde klasik Rus roman kahramanlarının Kars’ta gezindiklerini hisseder gibi oluruz. Bu da Kars şehir planının, edebiyatsever, özgür ruhlu, Kars gençlerinde uyandırdığı kitap sevgisinin bir yansımasıdır.

“Yürekli Kars” şiirlerinde kar yağmasını bekleyen, kar yağınca da sevinen bir çocuğun sevincine tanıklık ederiz. Verandasında Rus yapısı o büyük evin, çocuklar öyküsünü dinlerdi. Her gece bir devin ve bir dua gibi mırıldanırdık; “kar yağıyor kızaklar hazır! Kars Çayı buz tutmuş sevin…

Kars’ın sevilen sinemacısı İsmihan Dayı’yı anlattığı “İsmihan’ın Sesi”, “Karadağ Aryaları” şiirinde 1960’lı yılların Kars’ında Karadağ’da ot saman yangınlarını, Karslılar’ın meşhur sımışkasını anlattığı “Sımışka” şiirinde ; hafif tuzulu dudaklarımla dilim, sinemada siyah beyaz bir film ve ışıklar sönünce de dudaklarımda son aşkım bunun tadı bambaşka çat…çat…çatla…çıt…çıt…çıtla seni seviyorum sımışga.

“Güvercinler” şiirinde başının altında kuş tüyü yastıkla sabahı zor etmiş kan çanağı gözleriyle arkadaşı Öneri anlatır… “Hastane Yokuşu” şiiriyle yaşlanan bir adamın gençliğinden de  uzaklaşan ayak seslerini duyar gibiyiz: “Vurduk mu kızakları buz tutmuş hastane yokuşundan var mı derim var mı, bizden başka güzel geçmiş mutlu çocukların hülyalı bakışından şimdi buğulanan gözyaşının akışından derin bir iç çekip te yine de anarız Kars’ın ayaz kışından”

“Kars’ta deniz suyu sıcaklığı” şiirindeki dizeleriyle dibine kadar mıhlanmıştır, duvarlarının Kafkasyalı dedelerinin kalpaklı fotoğraflarını duymaya görsün bir memleket mahnısı, ruhu bedenden oynar, hasret yadına düsende aşka gelir de hüzün denizine bir damlada o akıtır… Bundandır daha sıcak olur Kars ta deniz suyu sıcaklığı ki en yakın denizdir gözyaşı… Şiiriyle de geçmişi ve Kafkasyalı (Gürcistanlı) atalarının köklerini anlatır…