Kars’ta 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu!

Kars’ta 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100. yıl dönümü Hükümet Konağı önünde düzenlenen törenle coşkuyla kutlandı.

Volkan KARABAĞ

26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin 100. yıl dönümü ve Zafer Bayramı, Kars’ta kutlanmaya başladı.

Kutlamalar çerçevesinde Hükümet Konağı önündeki Atatürk Anıtı’na Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Türker Öksüz ile 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hakan Tunç’un çelenk sunuldu, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Program daha sonra tebriklerin kabulüyle devam etti.

Hükümet Konağı önünde devam eden programda Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Türker Öksüz, 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hakan Tunç’un askeri araçla halkı selamlayarak 30 Ağustos Zafer Bayramını kutladı.

Törende konuşan 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığından Teğmen Burak Özkan, “Bugün Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına temel teşkil eden, 30 Ağustos 1922’de kazandığımız büyük zaferin 100'üncü yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşıyoruz. Asil Türk Milleti, kahraman Türk ordusuyla birlikte, varlığına ve vatanına kastedenlere karşı 100 yıl önce bugün, kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle, yeniden dirilerek, topyekün bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazanmıştır. Aziz ordusuna ve bağımsızlığına kasteden işgal kuvvetleri karşısında Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu zaferin her safhası, tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir. 1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda birinci Dünya Savaşı çıkmış, müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devletleri ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş. Ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Antlaşması da ulusumuza dayatılmıştır. İşgal güçleri, girdikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza ve çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak "Ya İstiklal Ölüm!" parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır. Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi, son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya kütedir olduğumuzu, milletimizin istiklali uğruna kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır. Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığı altında Türk Kuvvetleri düşman beklemediği bir yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başarmıştır. Avrupalıların 5-6 ayda geçilmez dediği Afyon mevzilerini 3 günde geçerek 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zafer ile düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekatıyla da 9 Eylül’de düşman İzmir’de denize döküldü. Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır; “Türkler, Mohaç Medyan Muharebesi’nden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar.” Bu muharebelerde Türk ordusu çok kısa bir sürede, kendisinden üstün düşman kuvvetinin büyük bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli huşu da günün şartlarında bir ordunun, 10 günde 500 kilometrelik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir.” dedi.

30 Ağustos’un Türk tarihine altın harflerle yazılan bir zafer olduğunu söyleyen Teğmen Özkan, “30 Ağustos’un gerçek anlamını ve önemini büyük zaferin ikinci yıl dönümünde Dumlupınar’ın Çal Tepesinde yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği söylevde görürüz; “…Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devlerinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır.” “Harpler, yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Meydan muharebesi, milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudretleriyle çarpıştığı bir imtihan meydanıdır.” İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur, harbin; kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekün bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu, bu meydandan da ulu önderinin liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tarihine altın harflerle yazılan bu zaferin günümüze kadar yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur ve bu sonuçların günümüze de yansımakta olduğu gözlenmektedir. Bu zaferle Türk ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe, Türk’ün istiklalinin elinden alınamayacağı, Türkleri yalnız askeriyle  değil, milletiyle topyekün olarak savaştıkları bir kere daha ispatlanmıştır.” diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazır olduğunu da anımsatan Teğmen Özkan, “30 Ağustos Zaferi, Türk Ordusu’na “Silahlı Kuvvetler Günü” olarak armağan edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyada sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güçle modern harp silah ve teçhizatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz her zaman, her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır. Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle ulusça başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, dava arkadaşları ve aziz şehitlerimiz ile ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz.” ifadesini kullandı.

Konuşmanın ardından Hasan Harakani Anadolu Lisesi öğrencilerinden Toprak Vargün “30 Ağustos” ve Kars Fen Lisesi öğrencilerinden Esra Nur Bayrambey “93 Kuşatması” adlı şiiri okudu. Düzenlenen tören resmi geçit töreninin geçişiyle sona erdi.