Tacettin DURMUŞ
Sabahın erken saatlerinde 3 cami önünde toplanan binlerce Ehlibeyt dostu, Hz. Ali Çarşı Camii önünde bir araya geldi. Ellerinde Türk bayrağı, Atatürk ve Hz. Ali ile Hz. Hüseyin’in posterlerini taşıyan binlerce Karslı, Faikbey Caddesi, Gazi Ahmet Muhtar Paşa Caddesi ve Cumhuriyet Caddesi’ni yürüyerek Garnizon Şehitliği’ne geldi. Burada tüm şehitler için saygı duruşunda bulunan topluluk, İstiklal Marşı’nı okuduktan sonra tekrar tren hattı boyunca yürüyüşe geçti. Tören alanına varan guruplar, burada yeniden okunan mersiyeler eşliğinde sine dövdü. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı anma etkinliklerinin son bölümünde ise tören katılan binlerce Karslı orada bulunan Yeni Mahalle mezarlığında yatan yakınlarını da ziyaret etti.
Anma etkinlikleri kapsamında Kars Ehlibeyt Derneği tarafından da Aşura Meydanı programı gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Seyyid Hasanca Erdem tarafından Kur'an-ı Kerim tilaveti sundu. Ardından da Seyyid Ali Ekber Işık tarafından günün anlam ve önemini belirten konuşma ve Seyyid Kasım Erdem tarafından Mersiye okundu. Deste grupları tarafından sineler dövüldükten sona mezarlık ziyareti yapıldı.
Öte yandan Kars ve Iğdır’da Caferi mezhebine mensup vatandaşlar, her yıl olduğu gibi bu yılda muharrem ayının ilk gününden başlayıp 40 gün boyunca, Kerbela'da Yezid tarafından katledilen Hazreti Hüseyin ile 72 yarenin yasını tuttu. Kars ve Iğdır'da yaşayan Caferiler, camilerde bir araya gelerek "Sinezen" adı verilen ilahi ve mersiyeleri her bir ağızdan okuyup sine dövüyor. Ayrıca Caferi cemaatine mensup Karslılar Hz. Ali Çarşı Camii, Kamer Cami ve Ehlibeyt Işıklı Camisinde "Deste" gurupları oluşturarak çeşitli ibadetler etti.
ERDEM “KERBALA VAKASINDAN DERS ÇIKARMAMIZ GEREKİR!”
Anma töreninde günün anlam ve önemini anlatan Kars Ehlibeyt Alimleri Birliği Derneği Başkanı ve Ehlibeyt Işıklı Cami Alimi Seyit Ahmet Erdem, yaptığı konuşmada günün anlam önemini anlattı.
Kerbala vakasından ders çıkartarak bütün Müslümanların akıllarını başların almaları gerektiğini söyleyen Erdem, “Bugün Kerbala şehitlerinin şehadetlerinin yıldönümüdür. Bundan 1383 yıl önce ‘Kerbala’ denilen bela çölünde Peygamberimizin evlatlarına eşi ve benzeri görülmeyen bir zulüm yapılmıştır. Ve o günden bu güne kadar İslam'ın ve bütün Müslümanların ve hatta bütün insanlığın kanayan yarası olarak devam etmiştir. Kerbala vakasından ders çıkarmamız gerekir. Bütün insanlık ve bütün Müslümanlar Kerbala Sancağı altında, Kerbela’dan ders çıkartarak kardeşlik, birlik ve beraberlik örneği sergilemek durumundadır. Kerbela’nın mesajını en iyi alan şehirlerden birisi de Kars’tır. Kars’ta her türlü inanç yapısı be etnik yapı olmasına rağmen Hz. Hüseyin bayrağı altında birleşerek, Hz. Hüseyin’e matem tutarak Peygamberimize vefa örneği sergilemiştir. Bu vesile ile bundan sonra şunu arz etmek isterim; Bundan sonra bütün Müslümanlar akıllarını başlarına almalıdır. Birlik ve beraberliklerini bozmadan ve ümmet içerisinde bu güne kadar ne olmuşsa olmuştur. Bunda sonra Kerbela acılarından ders çıkartarak kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek durumundayız.” Dedi.
İL MÜFTÜSÜ BAYRAM “KERBELÂ, HAKSIZLIK KARŞISINDA DİRENMENİN ADIDIR”
Kars İl Müftüsü Hamza Bayram da yaptığı konuşmada, Kerbela’nın haksızlık karşısında direnmenin adı olduğuna vurgu yaparak, “Muharrem ayının 10. Günü olan Aşura günü tarihten bugüne Müslüman toplumlar açısından ayrı bir önem taşımıştır.
Hicrî 61. yılın 10 Muharremi, Sevgili Peygamberimizin (sas) “benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım” dediği, “cennet gençlerinin efendisi” olarak tavsif ettiği, Hz. Aliyyü’l-Murtaza’nın, Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın ciğerparesi, Hz. Hüseyin Efendimizin ve pek çoğu Ehl-i Beyt'ten olan 70 ten fazla kişi Kerbelâ çölünde şehid edilmelerinden dolayı Müslümanların ortak hafızasında yer eden büyük bir acının tarihidir. Bu elim hadise, ırkı, mezhebi, meşrebi ve ideolojisi ne olursa olsun, bütün Müslümanların asırlardır dinmeyen ortak hüznü, ortak acısı olmuştur. Kerbelâ konusunda bugün bizlere düşen Hz. Hüseyin’in uğruna can verdiği adaleti ve merhameti doğru anlamaktır. Bize düşen vazifelerden biri de Kerbelâ’dan bir ayrılık-gayrılık değil bir birlik, beraberlik ve kardeşlik çıkarmaktır. Şurası iyi bilinmelidir ki, Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna can verdikleri yol, Hz. Muhammed Mustafa’nın yoludur. Kerbelâ, Haksızlık karşısında direnmenin adıdır. Unutulmamalıdır ki; Zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmaz. Bugün yeni Kerbelâlar yaşamamak için daha çok anlayışa, daha fazla sekinete, daha derin ferasete ihtiyacımız vardır. Şimdi ortak değerlerimizi yücelterek hilkatte eş, dinde kardeş olduğumuzu bir kez daha ilan etme zamanıdır. Şimdi Hüseynî bir tavır ortaya koyarak, zulme ve şiddete dur deme zamanıdır. Bu duygu ve düşüncelerle ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Efendimiz Muhammed Mustafa’ya, onun ehli beytine, ashabına salat ve selam ediyor; şehitlerin serdarı Hz. Hüseyin Efendimizi, Kerbelâ şehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, vatan, millet uğruna can veren bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran, saygı ve tazim ile yâd ediyorum..” Dedi.
VALİ ÖKSÜZ, “KERBELA; BATILA, ZULME, ESARETE BAŞKALDIRININ DESTANIDIR”
Kars Valisi Türker Öksüz de ,” Cennet vatanımız için canını vermiş aziz şehitlerimizin manevi huzurunda, bizler için, bütün Müslümanlar için çok değerli ve aziz olan Peygamber Efendimizin torunu Hz. Hüseyin Efendimiz ve çoğu Ehlibeyt’ten olan Müslümanların Kerbela’da zalimce şehit edilişlerinin 1383’üncü yıldönümünde bir aradayız.
Vatanın bağrında yatan tüm şehitlerimiz de Seyyidi Şüheda, cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin’in izinden gittiler. Zulme, esarete boyun eğmediler, canları pahasına, İslam uğruna, vatan uğruna, bağımsızlık uğruna, al bayrak uğruna şehadet şerbeti içtiler.
Hz. Hüseyin, peygamber efendimizin: “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Allah’ım onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol” sözüyle bizlere emanet ettiği, İslam’ın ayakta kalması için Kerbela’da kendisi ve ailesini fedadan kaçınmayan yüce bir şahsiyettir. Bu vesileyle Hz.Hüseyin Efendimiz ve Ehlibeyt’ini bir kez daha rahmetle, minnetle anıyoruz.
Muharrem ayının 10’uncu günü meydana gelen Kerbelâ olayı, çetin bir imtihanın, haksızlık karşısında direnmenin, ilahi kıyamın adıdır. Kerbela, karanlıkla-aydınlığın, hakla-batılın savaşıdır ve elbette hak galip gelmiştir.
Kerbela; batıla, zulme, esarete başkaldırının destanıdır: Kerbela olayı, tüm Müslümanların ortak hafızasında yer alan, asırlardır hiç dinmeyen çok büyük bir acı, aynı zamanda tarihi bir ibret vesikasıdır. Hz. Hüseyin’in kıyamı basit bir olay değildir. O’nun şehadeti sadece üzücü bir olay, bir musibet, haksız yere bir kanın dökülmesi olsaydı, hiç bir zaman bu kadar etki meydana getirmezdi. O’nun şehadetinin bu kadar etki meydana getirmesinin nedeni; o’nun kıyamının büyük bir ilahi ve İslami hamaset içermesinden dolayıdır. Kerbela’yı incelediğimizde iki ayrı sayfasının olduğunu görürüz. Biri beyaz ve nurlu sayfa, diğeri ise siyah ve karanlık sayfa. Özellikle siyah ve karanlık sayfası, o kadar siyah ve karanlıktır ki; o sayfada yalnızca emsalsiz bir zulüm görürüz, cinayetler görürüz. Bu açıdan Kerbela olayı bir trajedi, bir musibet, bir matemdir. Diğer sayfada ise hamaset vardır, iftihar ve nuranilik vardır. İnsanlığın ve hakikatin tecellisi vardır. Bazı şehadetler vardır ki, ardından topluma aydınlık ve mutluluk bırakmaktadır. İşte; Hz. Hüseyin’in şehadeti böyle bir şehadettir ve İslam âlemine hayat ve şahsiyet kazandırmıştır. Kerbelâ, sevgili peygamberimizin aile efradından asırlara miras kalan ağır bir derstir. Bugün Kerbelâ denince yüreği yanan, Hz. Hüseyin anılınca “ah!” Çeken her Müslüman, Kerbelâ üzerine düşünmeli, Kerbela’nın felsefesini çok iyi analiz etmeli, Kerbela’yı doğru anlamalı ve ondan ibretler çıkarmalıdır.
Hz. Hüseyin’i sevmek; onun, uğruna can verdiği değerleri sahiplenmeyi gerektirir. Zira o, tüm nesiller ve çağlar için onurlu bir hayatın ve asil bir duruşun muhteşem örneğidir. Hz. Hüseyin’in imanını ve ahlakını kuşanmak, aynı zamanda onun yiğit ve fedakâr şahsiyetini gençlerimize aktarmak bizim görevimizdir.
Bugün bir ve beraber olma günüdür. Bugün, binlerce kardeşimizin bir araya gelip, omuz omuza, el ele, gözyaşı dökerek Hz. Hüseyin’i anmaları, tüm Müslümanların kardeş olduğunun resmidir. Bizler, Kerbela olayından alacağımız derslerle huzur ve birlik içerisinde adımlar atmaya, kardeşliğimizi muhafaza etmeye devam edeceğiz. Bugün bizlere düşen; Kerbela gibi tarihimizde yaşanmış ve bizleri derinden sarsan ve kederlendiren olaylardan ders alarak, Allah ve peygamber sevgisi, Ehlibeyt sevgisi etrafında kenetlenmektir.
Dinimizin emrettiği gibi güzel ahlaka, karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı kardeşliğimizi, birlik-beraberliğimizi korumamızdır. Kerbela’yı yaşamak; hakka hakikate adalete, izzet ve şerefe sevdalı olmaktır. Kerbela’nın 1383’üncü yıldönümü vesilesi ile bir kez daha başta Hz. Hüseyin efendimiz olmak üzere Kerbelâ'dan bugüne kadar, hakikat, hürriyet, izzet ve mukaddesat uğruna canını feda eden bütün şehitlerimizi, rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.” Diye konuştu.
GELENGİ, BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK'Ü UNUTULMADI!
Törende başta Kerbala şehitleri olmak üzere tüm şehitler için dua okuyan Hz. Ali Çarşı Camii İmamı Şıh Behram Gelengi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü de andı.
Gelengi konuşmasında “Allah vatanımızı ve milletimizi düşman esaretinden büyük kumandan Atatürk’e rahmet etsin. Biz bu vatanı Türk Milleti olarak o şahsa, o kumandana ve ecdadımıza borçluyuz. Allah cümle şehitlerimiz ile birlikte büyük kumandan Atatürk’ünde ruhunu şad etsin. Allah Muhammed Ali Muhammed hürmetine burada yatan cümle şehitlerimizi ve diğer yerlerde şehit olan şehit olan kardeşlerimizin tümümü ilahi Kerbala şehitleriyle mahzun eylesin. Cümlesinin ruhlarını şad etsin” dedi.