Toplantıya ; BM Türkiye Temsilcisi Shahid Najam, KAÜ Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Hüseyin Ali Kutlu, İİFBF’den Doç Dr. Selim Başar ve KAÜ Öğretim görevlileri katıldı.
Toplantıda yapılan açıklamalarda şu bilgilere yer verildi;
“İnsani Gelişme Raporu’nun 20. yıldönümü baskısında, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) yeni düzenlenmiş İnsani Gelişme Endeksine (İGE) göre Türkiye 0.679’luk bir değerle 169 ülke arasında 83. sırada yer alarak “Yüksek İnsani Gelişme” gösteren ülkeler sınıfında yer aldı. Metodolojideki düzenlemeler sebebiyle 2010 sıralamaları önceki yılların listeleriyle karşılaştırılamıyor.
2010 İnsani Gelişme Endeksi’nde (İGE) Türkiye, sıralamada AB üye ülkeleri ile AB’ye aday olan diğer ülkelerin ve OECD ortalamasının altında yer aldı. Ayrıca Türkiye gibi yüksek insani gelişme kategorisinde yer alan ve (satın alma gücü paritesine göre) kişi başına düşen gayri safi milli gelir seviyesi Türkiye’nin altında olan Bulgaristan, Letonya ve Romanya gibi ülkeler, ortalama eğitim süresi ve beklenen yaşam süresi ortalamaları sayesinde Türkiye’ye kıyasla daha üst sıralarda yer aldı. Benzer biçimde Türkiye, AB’ye aday dört ülke (diğerleri Hırvatistan, Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya ve İzlanda) ile tüm OECD ülkeleri arasında sıralamada en altta yer aldı.
Son 30 yılda milli gelirde yaşanan %112’lik artışla Türkiye ekonomik büyüme anlamında kayda değer kazanımlar elde etti ve bu durum gayri safi milli gelire yansıdı. Ancak İnsani Gelişme Endeksi’nin hesaplanmasında milli gelirin yanı sıra ülkelerin sağlık ve eğitim düzeylerine ilişkin temel veriler de kullanılıyor. Türkiye’nin, İnsani Gelişme Endeksi’nde ülkeyi OECD ve AB standartlarına yaklaştırabilecek daha üst sıralara ulaşabilmesi için çabalarını doğumda yaşam beklentisini (2010’da 72.2 yıl) ve ortalama eğitim süresini (2010’da 6.5 yıl) artırmaya yönlendirmesi gerekiyor.
2010 raporunda, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ve kabul edilebilir bir yaşam standardı gibi üç temel boyutta ortalama insani gelişme düzeyinin uzun vadeli takibi sonucunda elde edilen özet ölçüm olan İGE’yi hesaplamak için kullanılan bazı gösterge ve yöntemlerde düzenlemeler yapıldı. Bilgiye erişim ve kabul edilebilir bir yaşam standardını ölçen göstergeler 2010 raporunda değiştirildi. Ortalama yetişkin eğitim süresi ve çocuklar için beklenen okula devam süresi, önceki göstergelere kıyasla eğitim kavramını daha iyi kapsıyor ve ülkeler arasında daha fazla ayırt edici güce sahip. Yaşam standardı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) yerine artık satın alma gücü paritesine göre ABD doları cinsinden kişi başına Gayri Safi Milli Gelir (GSMG) ile ölçülüyor. GSMG, pek çok açıdan GSYİH’yi düzenliyor ve dolayısıyla bir ülkenin gelir düzeyinin ölçülmesi için daha uygun. Bu sebeple, temel oluşturan veriler ve yöntemler değiştiğinden, daha önce yayımlanmış raporlar ile değerleri ve sıralamaları karşılaştırmak yanıltıcı olabilir. Türkiye’nin İGE’deki mevcut yeri, yüksek insani gelişme düzeyindeki ülkeler arasında sondan üçüncü sırada yer alan ortalama eğitim süresine bağlanabilir. Ortalama 6.5 yıl eğitim süresi olan Türkiye’nin ardından sırasıyla 6.2 ve 6.1 yıl ile Venezuela ve Kuveyt geliyor. Türkiye’de ortalama eğitim süresi OECD ülkelerinin sürelerinin neredeyse yarısına denk geliyor; 2010 rakamlarına göre bu süre 11.4 yıl.
Bu sene ayrıca, deneysel olarak üç yeni endeks geliştirildi. Eşitsizliğe Uyarlanmış İGE (EUİGE) bir ülkenin sağlık, eğitim ve gelir alanındaki kazanımlarını dikkate almakla kalmayıp bunların o ülke içinde nasıl dağıldığını da ele alıyor ve ülkenin her bir boyuttaki ortalama kazanım düzeyinden eşitsizlik oranı “düşülerek” hesaplanıyor. Toplumsal Cinsiyet
Eşitsizliği Endeksi (TCEE) ise İGE ve EUİGE ile aynı çerçeve üzerine inşa edilmiş, kadınlar ile erkekler arasındaki kazanımlar arasındaki farkları aydınlatan yeni bir ölçüm. Son olarak da, Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (ÇBYE), aynı hane içinde eğitim, sağlık ve yaşam standardı alanlarında yaşanan birden fazla yoksunluğu tespit ediyor.
Bir ülkede insanlar arasında eşitsizlik yoksa EUİGE ile İGE değerleri eşit durumda oluyor; eşitsizlik arttıkça EUİGE sıralaması da düşüyor. Bu olgu da, insani gelişme düzeyini temsil ediyor. Eşitsizliğe Uyarlanmış İGE, bir ülkenin sağlık, eğitim ve gelir alanlarındaki ortalama kazanımlarını dikkate almakla kalmıyor, aynı zamanda bu kazanımların vatandaşlar arasında nasıl paylaştırıldığına bakıyor; her bir alandaki ortalama değerden eşitsizlik oranını “düşüyor”. Eşitsizlik denkleme dâhil edildiğinde Türkiye’nin İGE değeri, esas sıralamadaki değerden %24 kaybederek 0.518’e düşüyor. Bulgaristan’ın kaybı %11.3 ile bunun sadece yarısı; Romanya ise eşitsizlikler sebebiyle esas İGE değerinin %12.1’ini kaybediyor.
Üreme sağlığı, güçlendirme ve ekonomik faaliyet alanlarında kadının dezavantajlarının yansıtıldığı Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde (TCEE) Türkiye 138 ülke arasında 77. sırada, Ermenistan ve Gürcistan gibi ülkelerin alt sıralarında yer alıyor. Türk parlamentosunda kadınlar sandalyelerin sadece %9’unu alırken, Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya’da bu oran %31.7. Bu tür rakamlar Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve siyasi alanlarda cinsiyet eşitliğini sağlayacak güçlendirici önlemlerin alınması amacıyla destekleyici eylemlerde bulunması gerektiğini gösteriyor.
Eğitim, sağlık ve diğer yaşam koşullarında yoksunluğu gösteren Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi’nde yüksek insani gelişme gösteren ülkeler kategorisinde Peru ve Kolombiya’nın ardından Türkiye ve Brezilya en yüksek değere sahip. Türkiye 0.039’luk bir oranla Azerbaycan ve Kırgızistan ile birlikte, Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinin en yüksek ÇBYE değerine sahip. 2010 raporuna göre nüfusun %8’i birden fazla yoksunluk yaşarken, %19’luk diğer bir bölümü de çoklu yoksunluk koşullarının sınırında yer alıyor.
Resme daha geniş açıdan bakılacak olursa, Türkiye’nin İGE değeri 1980-2010 yılları arasında 0.467’den 0.679’a yükselerek, toplamda %45 artış gösterdi. Bu artış başlangıç İGE değeri benzer olan ülkelerin kaydetmiş olduğu ortalama gelişmeler ile kıyaslandığında, Türkiye’yi İGE ilerleme sıralamasında 14. sıraya koyuyor. 30 sene içinde Türkiye’de doğumda yaşam beklentisi yaklaşık 12 sene, ortalama eğitim süresi yaklaşık 4 sene ve beklenen okula devam süresi yaklaşık 5 sene artmış durumda. 1980-2010 arasında en etkileyici gelişme ise %112’lik artışla kişi başına Gayri Safi Milli Gelir (GSMG) alanında gerçekleşti.
2010 İGE’ye göre Norveç, Avustralya ve Yeni Zelanda İGE kazanımları alanında dünyada lider konumunda; Nijerya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Zimbabve ise yıllık sıralamaların en altlarında yer alıyor. İGE ve diğer endeksler her yıl küresel İnsani Gelişme Raporu’nun bir parçası olarak yayımlanıyor. Küresel İnsani Gelişme Raporları iklim değişikliğinden insan haklarına kadar insanlığın karşı karşıya kaldığı acil sorunlara ilişkin tartışmaları bir çerçeve dâhilinde yansıtıyor.
İnsani Gelişme Raporları, UNDP yetkisinde hazırlanan bağımsız raporlar. Bu raporlar, belirli göstergelerde uluslararası veri toplama yetkisi, kaynağı ve tecrübesine sahip olan uluslararası veri kurumlarına dayanıyor. Rapor ondan fazla dile çevriliyor ve her sene 100’den fazla ülkede yayımlanıyor.
Bu yıl İnsani Gelişme Raporları’nın yirminci yıldönümü kutlanıyor. “Ulusların Gerçek Zenginliği: İnsani Gelişmenin Yolları” adını taşıyan 2010 raporu, kişilerin uzun, sağlıklı ve yaratıcı yaşamlar sürmek; değerli buldukları başka amaçlara ilerlemek ve paylaşılan bir gezegende eşit ve sürdürülebilir bir gelişme faaliyetine aktif olarak katılmak için gerekli özgürlüğünün genişletilmiş hali olan temel insani gelişme kavramını bir kez daha teyit ediyor.