Koyunculukta Sevindiren Tablo

Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden olan Kars, Ardahan ve Iğdır illerinde koyun sayısının giderek artması sevinçle karşılandı.

-KARS, ARDAHAN VE IĞDIR’DA SON DÖNEMLERDE ARTAN KOYUN SAYISI ÜRETİCİYİ SEVİNDİRDİ

-KARS, ARDAHAN, IĞDIR VETERİNER HEKİMLER ODASI (VHO) BAŞKANI PROF. DR. YAVUZ ÖZTÜKLER, KOYUNCULKTA GÜZEL BİR TABLONUN BELİRDİĞİNİ SÖYLEDİ

-ÖZTÜRKLER: TÜRKİYE SIĞIRCILIKTAN ZİYADE KOYUNCULUK ÜLKESİDİR

Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden olan Kars, Ardahan ve Iğdır illerinde koyun sayısının giderek artması sevinçle karşılandı. Ovalar, meralar bu bölgede koyun sürüleriyle dolup taşmaya başladı. Yıllardır hasret kalınan kuzu ve koyun melemesi de bolca duyulunca yemyeşil ovalarda şenlendi. Özellikle de koyun sürülerinin su içmek için dağların yamaçlarından sürüler halinde göletlere hücum etmesi özlenen tablonun yaşanmasına neden oldu. Ardahan’ın Çıldır İlçesi’nin Aşık Şenlik Beldesi’ne ait yaklaşık 1000 koynu otlatan çobanlar Levent Sarman (32) ile Alaattin Gündüz (65) bu yıl koyun sayının arttığını söylediler. 4 çobanın vardiya usulüyle koyun otlattığını belirten çobanlar koyun otlatmanın da inceliklerini anlattıktan sonra Aşık Şenilk’ten değişler söylemeye başladılar. Çobanlar ayrıca, önümüzdeki yıllarda koyun sayısının ve sürülerin daha artmasını beklediklerini ifade ederek, böylelikle kendilerine de bir geçim kaynağı sağlanmış olduğunu çünkü bir çobanın yılda ortalama 8 bin TL civarında para kazandığını ifade ettiler.

VHO Başkanı Prof. Dr. Yavuz Öztürkler de hayvancılığın kalkındırılmasında koyun üreticiliğinin artması gerektiğini belirterek bu tablonun iyimser bir tablo olduğunu ve böyle giderse beklentilerinin de artacağını ifade etti.

Koyun sürülerinin yavaş yavaş bölgemizde belirmeye başladığını kaydeden Öztürkler, “Aslında bu çok özlediğimiz bir tablodur” diyerek dikkatleri koyunculuğun üzerine çekti. Son yıllarda kaybolmaya yüz tutmuş koyunların tekrar meralarda görülmeye başlanmasının sevindirici bir durum olduğunu vurgulayan Öztürkler, “Çünkü bölgemiz mera ve yayla yüz ölçümü bakımından zengin olmasına rağmen koyunculuğumuz ona paralel olarak gelişen bir sektör olamadı. Son 20 yılda özellikle çok ciddi sayısal azalma görülmüştü. Şimdi yavaş yavaş teşviklerin ve artan et fiyatlarının etkisiyle koyunculuğa bir rağbet olmaya başladı. Az da olsa koyunculukta bir canlılık gözlemekteyiz. Düşünün ülkemiz 1994 yılında hayvancılık atlasına baktığımızda 50 milyonluk koyun sürüsü popülasyonu nüfusuyla dünyada 8 sırada iken şimdilerde çok az sayılara düşmüştür. Bundan 20 sene önce böyleyken şimdilerde yüzde 60’lara kadar bariz ve dramatik bir düşüş olmuştur.” dedi.

TÜRKİYE SIĞIRCILIKTAN ZİYADE KOYUNCULUK ÜLKESİDİR

Türkiye’nin mera özellikleri yer şekilleri bakımından incelendiğinde sığırcılıktan ziyade koyunculuk ülkesi olduğuna vurgu yapan Öztürkler, “Koyunculukla meşgul olan ülkelere baktığımızda Yeni Zelanda, Avusturya hayvansal üretim açısından çok zengin ülkelerdir. Ekonomik girdilerin bu noktada çok fazla olduğunu görüyoruz. Oysa Türkiye çok iyi bir koyunculuk ülkesi olmasına rağmen 1925 yılında, koyunculuğu, suni tohumlamayı Cumhuriyet döneminde ilk kez başlatmasına rağmen koyun sayısındaki bu azalma her zaman bizi düşündürmüştür. Çünkü koyun, çok önemli bir hayvancılıktır. Kars, Ardahan, Iğdır, bu bölge itibariyle yeryüzü şekilleri, zengin platoları, meraları bakımından koyunculuğa çok elverişlidir. Koyunculuğun bu bölgelerde canlandırılması lazım, lokantalarımızda dahi koyun eti eksikliği önemli derecede hissedilmektedir. Önceden bulunan bir takım et mönüleri yavaş yavaş lokantalardan da silinmeye başlamıştır. Bunun en önemli sebebi kuzu üretimindeki düşüştür, koyun üretimindeki düşüştür. Oysa koyun eti bakımından çok lezzetli bir ete sahip hayvan olup verim özellikleri çok fazladır. Özellikle yapağı, süt, yağ verimliliği bakımından çok önemli bir hayvandır.” diye konuştu.

KOYUNCULUKLA BERABER HAYVANCILIK DA CAN BULACAKTIR

Koyunculuğun canlanması ile beraber hayvancılığın da bir kan ve can kazanacağının unutulmaması gerektiğini de söyleyen Öztürkler, “Son zamanlar da bizi üzen önemli nokta da şudur; ‘koyun sütünün yavaş yavaş bölgeden silinmeye yüz tutması’ Özellikle koyun yetiştiricilerin bu konuda bilimsel hareket etmesi gerek. Yani süt sağmayarak yada sağma üniteleri oluşturmayarak, sütü direk kuzuya verilmesi büyük bir sıkıntıdır. Bu böyle olması özellikle koyun sütünün girdiği alanların koyun sütünden mahrum olmasına sebep olmaktadır. Buda süt mamullerine olumsuz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların başında da kaşar gelmektedir.” ifadesini kullandı.

BAZI UYGULAMALAR HAYATA GEÇİRİLMELİ

Öztürkler, bu konuda bazı uygulamaların hayata geçmesinin olumlu olacağını da savunarak, “Koyun fakir meraları çok iyi değerlendirebilen, giderleri çok az olan bir hayvancılık koludur. Eğer ikizlik, üçüzlük özelliği yüksek olan koyun ırkları beslersek verim daha da artmaktadır. Yöremizdeki koyun cinsi genelde Ak Karaman ve Mor Karaman ve Tuj ırkı koyundur. Ama ne yazık ki Tuj ırkı Koyunu son zamanlarda nesli tükenmeye yüz tutmuştur. Özellikle Çıldır bölgesinin, Kafkasların önemli bir ırkıdır. Tuj ırkı koyun çok lezzetli, beyaz renkli sadece bazı bölgelerinde siyahlık olan bir hayvandır. Kafkasya ırkı olmasına rağmen bölgede Tuj ırkı koyunu bulmak neredeyse imkansızdır. Sadece Veterinerlik Fakültesinde sınırlı bir sürü vardır. O da saf Tuj ırkı koyun mudur, değil midir? Bu da tartışılır. Kuzularının yaşama gücü çok yüksek olan bu ırk, bu bölgede yok olmuştur. Zavut ırkı inek gibi, Tuj ırkı koyunda bu bölgede kaybolmaya yüz tutmuş hatta ‘kaybolmuştur’ diyebiliriz. Koyunculuğun bölgede canlandırılması ve teşvik edilmesi gerekir.”