Bu akım, rasyonalizm ve emprizmin sentezlenmesiyle ortaya çıkmıştır. Rasyonalizm aklın doğruları bulma gücüne, emprizm ise deneyimlerin bilgi kaynağı olduğuna vurgu yaparken, kritisizm bu iki yaklaşımı birleştirerek doğruya hem akıl hem de deneyimler aracılığıyla ulaşılabileceğini savunur.
Kant’ın bu felsefi yaklaşımı, özellikle "ödev" bilinci kavramı ve ahlak anlayışı ile dikkat çeker. Ödev, insanın akıl yoluyla doğruyu bulma sorumluluğunu ifade eder. Kant’a göre ahlak yasası, din ya da dışsal bir otorite yerine insanın aklı ve özgürlüğü ile belirlenmelidir. Kritisizm ayrıca Kant'ın bilgi anlayışında, bilgimizin deneyimle başladığını ancak deneyimden doğmadığını öne sürer.
Bu felsefi akım, Kant dışında başka bir filozof tarafından aynı kapsamda savunulmamış olsa da düşünce tarihi üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Eğitimde ise Kant, insanın potansiyelini ancak disiplinli bir eğitimle geliştirebileceğini savunmuş ve eğitimin önemini vurgulamıştır.
Kritisizmin Felsefede Yeri
Kritisizm, felsefe tarihinde bilgi teorisi ve ahlak anlayışında önemli bir yere sahiptir. Immanuel Kant’ın öne sürdüğü bu yaklaşım, bilginin sınırlarını ve insan aklının doğasını sorgular. Kant’a göre insan, bilgiyi deneyimler ve akıl yoluyla sentezler. Bu bağlamda "a priori" (deneyim öncesi) ve "a posteriori" (deneyim sonrası) bilgiyi birleştirir.
Kritisizm, ayrıca ahlak felsefesinde ödev bilincine vurgu yapar. İnsan, ahlak yasalarını özgür iradesiyle, aklını kullanarak belirlemelidir. Kant’ın bu görüşleri, modern felsefede eğitimden hukuka kadar birçok alanı etkileyerek kalıcı bir iz bırakmıştır
Daha fazla bilgi için kritisizm kaynak yazısını okuyabilirsiniz.