Birkaç ay önce ilk kez yurtdışına çıktı. Etyopya’daki kuş safarisini kendisinden dinledikKuzeyDoğa Derneği’nin Kars’taki Aras İstasyonu’nda yılın beş ayını geçiriyorum. Aras nehrinin hemen kenarında, küçük bir karavanımız var.
Sis ağlarını görünmez bir duvar gibi iki direk arasına geriyoruz. Hürriyet’ten Ali Dağlar’ın haberine göre; Kuşlar bir çalıdan diğerine geçerken ağa çarpıp, rafın içine düşüyorlar. Biz de saat başı yaptığımız kontrollerde onları ağdan alıp kuş torbalarına koyuyor, karavana götürüyoruz. Orada kuşun türünü, yaşını, cinsiyetini belirliyoruz, kanat-kuyruk uzunluğunu, ağırlığını ölçüyoruz. Üzerinde Türkiye yazan metal halkaları bacak çaplarına uygun olarak takıp doğaya salıyoruz. 2 milim çaplı, 0.1 gram halka da var, 11-13 milimlik halka da.
CERRAH HASSASİYETİ
Kuşu ağdan almak da dikkat edilmesi gereken bir durum. Bazen 6 gramlık kuşların dili takılıyor ağlara, kanatmadan çıkarmak zorundayız. Cerrah hassasiyeti gerekiyor. Bu yıl yaklaşık 10 bin kuş yakaladık, halkalayıp doğaya bıraktık. Sonbaharda 4 bin kuş yakaladık. 3 bin 500’ü ilk defa yakalandı. 500’ünü bir önceki dönem yakalamışız. İlkbahar ve sonbahar göçünü takip için yılda iki defa çalışıyoruz. Birinci hedef, tür çeşidini ortaya çıkarmak. İkincisi, göç yollarını takip etmek. Bazı kuşlar başka istasyonlarda ve ülkelerde yakalanabilir. Bizim halkaladığımız bir kırlangıç Zambiya’da tekrar yakalanmıştı mesela.
ARSLAN KUŞATMASINDA KAMP
Birkaç ay önce ilk kez yurtdışına çıktım, o da kuş halkalamak için. Bale Dağları Milli Parkı Harena Ormanı. Etiyopya’nın en büyük ormanı. Dağlar 4300 metre, istasyon 2400 metrede. Ormanın ortasında bir çadır istasyonda yedi kişi çalıştık. Tam bir kamp hayatı, su yok, elektrik yok. Bambudan yapılmış tek odalı evler, acı baharata bandırılıp çiğ yenen etler... Aras’tayken domuz, kurt görüyorduk, orada arslanlar var, kampı silahlı bekçiler koruyordu. Çalışmamız ulusal parkın beş ayrı yuksekliğinde gerçekleştı: Dolo Mena (1500 m), Manyate (2000 m), Magano (2500 m), Katcha (3000 m), Dınsho (3500 m).
BANA HEPSİ KERTİK
Etiyopya’nın barındırdığı 827 kuş türünden 220’sini gördüm. Kuş gözlemcilerinin kullandığı bır tabir vardır: Kertik.. İlk defa gördüğü kuş için kullanır. Burada her şey bana kertik. Etiyopya’ya endemik türlerden Blue winged goose (Mavi kanatlı kaz), Rougets rail, Spot brested plover, White-collared pigeon, Yellow fronted parrot (Sarı alınlı papağan), Abyssinian longclaw, Abyssinian catbırd, White backed tit (Ak sırtlı baştankara), Thick billed raven, Black headed siskin’i halkaladık.
CASUS KUŞLAR BİR EFSANEDİR
Casus kuş diye birşey yok. Bu biraz paranoya, biraz cehaletten kaynaklanıyor. 50 yıl önce haber yapmışlar, ‘Rus casusu kuş’ diye. O zaman halkacıyı kimse bilmiyor. Oysa Ruslar 60 yıldır kuş halkalıyor. Mesela bize İsrail’den halkalı şahin geldi. Tel Aviv Üniversitesi yakalayıp halkalamış. Geçen gün Suudi Arabistan’da İsrail’in yakalayıp halkaladığı bir şahin ölü bulundu; işte İsrail casusu, verici takmış filan diye söylenti çıkardılar... Neyse ki Suudi Prens tecrübeli, “Uydu üzerinden takip” deyince iş yatıştı. Bütün bu söylentilerin ardında bizim gibi bilim insanlarının taktığı halkalar ve takip cihazları yatar.
DOKUNAN ÇOCUK SAPANI BIRAKIYOR
Türkiye’nin ilk halkacısı hocam Çağan Şekercioğlu anlatıyordu. Kosta Rika’da öğretmenler sapanla kuş vuran çocukları kuş halkalama istasyonuna götürüyormuş. Kuşlar gelen çocukların avuçlarına tutma şekli gösterilerek bırakılıyormuş. O çocuk, kuşun kalbini hissediyor. Sapanla kuş avlayan çocuk onu öldürmek için değil meraktan vurmak ister. O çocuklar merakını giderdikten sonra sapanla kuş vurmayı bırakıyormuş. Bizde de gönüllüler ve köylü çocukları istasyonumuza geliyorlar.
SESLERİNDEN TANIYOR
National Geographic’in yılın kaşif seçtiği Utah Üniversitesi’nden kuş bilimci Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu ile Kafkas Üniversitesi’nden böcek bilimci Doç. Dr. Mehmet Ali Kırpık, Sedat İnak’ın kaderini de çizen iki hoca. Kafkas Üniversitesi Kuş Bilimi Bölümü’nde doktorasını yapan İnak’a ABD ve Türkiye’den bu iki hoca tez danışmanlığı yapıyor. Bir yandan doktorasını yaparken dört buçuk yıldır da Aras İstasyonu’nda gerçek bir survivor gibi yaşıyor. Günde 16 saat çalışıyor İnak. Ayrıca kuş çizimleri yapıyor. New Yorker’dan bir kadın muhabir Aras İstasyonu’na gelip onun hakkında gözlemlerini yazmış. Bu yazıda Sedat İnak’ın karavanda kuşları halkalarken yaşadığı özverili yoğunlaşmayı kilise duvarlarındaki dua eden aziz fotoğraflarına benzetmiş.