Eğitim Sen Kars Şubesi üyesi bir grup öğretmen, 17 Eylül’de başlayacak yeni eğitim ve öğretim dönemi öncesi hükümetin uygulamaya koyduğu 4+4+4 eğitim sistemini protesto etmek amacıyla Milli Eğitim Müdürlüğü kapısına siyah çelenk bırakarak basın açıklaması yaptılar.
Siyah çelengin bırakılmasının ardından hazırlanan ortak basın açıklaması, Eğitim Sen Şube Sekreteri Yılmaz İnce tarafından okundu.
İnce, okuduğu basın açıklamasında, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in 4+4+4’e yönelik eleştiriler karşısındaki acizliğini, asılsız suçlamalar yaparak ve Eğitim Sen’i hedef göstererek örtmeye çalıştığını iddia etti.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i eleştiren İnce, “katıldığı bir televizyon programında, tamamen AKP’nin liberal ve muhafazakar dünya görüşüne uygun olarak hayata geçirilen eğitimde 4+4+4 dayatmasına karşı çıkanları son derece seviyesiz ve çirkin ifadelerle suçlamaya kalkmış, başta Eğitim Sen olmak üzere, çocuklarının geleceğinden endişe duyan herkesi hedef tahtasına koymuştur. “ dedi.
İnce, okuduğu basın açıklamasında daha sonra şu ifadeleri kullandı:
“Bakan Dinçer’in 4+4+4’e yönelik bilimsel tespitler ve eleştiriler sonrasında yaşadığı psikolojik travma ve zihin bulanıklığı ile söylediği sözler, başta eğitim sistemi olmak üzere, norm fazlası ve özür grubu öğretmenler ile ilgili olarak yaptığı yorumlar, kendisinin oturduğu makama yakışmadığını bir kez daha net bir şekilde göstermiştir.
ÖMER DİNÇER EĞİTİM BİLİMİNİN EN TEMEL GERÇEKLERİNİ ÇARPITMIŞTIR
Evrensel bir gerçek olan 72 ay öncesi çocukların gelişimini tamamlamadan ilkokula alınması çocuklara yapılacak en büyük kötülüktür. Ancak Bakan Dinçer’in 66-72 aylık çocukları zorla ilkokula kaydetmeyi “bilimsel tercih” olarak nitelendirmesi dikkat çekicidir. Bakan Dinçer’in Avrupa ülkelerinde okulöncesi eğitime başlayan çocukları örnek vererek, ilkokula başlama yaşının erkene almayı meşrulaştırmaya çalışması ise, içine düştüğü çaresizliğin somut bir yansımasıdır. Okulöncesi eğitim ile ilkokul arasındaki derin ayrımı bilmekten aciz bir kişinin Milli Eğitim Bakanlığı yapıyor olması, Türkiye ve eğitim sistemi açısından gerçekten üzüntü vericidir. Fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından okul öncesi çağda olması gereken 60-72 aylık çocukların bizzat bakanlığın dayatmasıyla ve zorla ilkokula gönderilmesinin bu yaş grubu çocuklarda ileri yaşlarda yaratacağı kendisini yetersiz ve başarısız hissetme, içe kapanma, okuldan soğuma vb gibi etkiler bilinemez değildir.
KAMUOYU BİZZAT BAKAN DİNÇER TARAFINDAN YANLIŞ VE EKSİK BİLGİLENDİRİLMEKTEDİR
Milli Eğitim Bakanı 4+4+4 ile ilgili hemen her konuda olduğu gibi, okula başlama yaşı ile ilgili olarak da kamuoyunu yanlış bilgilendirmekte, 60-72 aylık çocukların pedagojik olarak ilkokula değil, okul öncesi eğitime gitmesi gerektiği yönündeki evrensel gerçeği göz ardı ederek konuşmaktadır. Üstelik bakanlık, okul öncesi eğitim için yayınladığı yönergede okul öncesi eğitimde 60-72 ay arasındaki çocukları hedeflediğini yazılı olarak açıklamıştır. Kendi yayınladıkları yönergeden bile habersiz olan Ömer Dinçer’in sözleri ciddiye alınmamalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı’na göre eğitimde 4+4+4 uygulaması nedeniyle 29 bini sınıf öğretmeni olmak üzere, toplam 68 bin öğretmen norm kadro fazlası durumuna düşürülmüştür. Bakan Dinçer, öğretmenlerin norm kadro fazlası olmasını, eş durumu ve sağlık özründen dolayı tayin ve ataması yapılmayan öğretmenlerin yaşadığı sıkıntıları görmezden gelmekte, sorunları çözmek yerine daha da karmaşık hale getirmektedir.
Bakan Dinçer, göreve geldiği ilk günden bu yana eğitim emekçilerine her fırsatta hakaret etmekte ve onların emeklerini aşağılayarak öğretmenlik mesleğini değersizleştirmeye çalışmaktadır. 4+4+4 dayatması nedeniyle ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacak olan öğretmenleri, böylesine zor bir dönemde bile aşağılamaktan geri durmayan bir Milli Eğitim Bakanı insanlık tarihinde hiç görülmemiştir.
Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine karşı çıkanların, bilim insanlarının tespitleri ve öngörüleri ortadadır. Okullar açıldığında ve 4+4+4 dayatması uygulanmaya başlandığında kimlerin doğruyu söylediği, kimlerin halkı yalan yanlış bilgilerle kandırmaya, kendi siyasal amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı elbette görülecektir. Milli Eğitim Bakanı’na tavsiyemiz alanıyla ilgili olmayan konularda konuşarak çocuğu okula başlayacak ailelerin ve toplumun kafasını daha fazla karıştırmamaktır.
BAKAN DİNÇER’İN EĞİTİM SEN’İ HEDEF GÖSTERMESİ KABUL EDİLEMEZ
Bakan Dinçer’in eğitimde 4+4+4 dayatmasına karşı bir süredir başta Eğitim Sen olmak üzere, eğitim bilimciler, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve toplumun geniş bir kesiminden yükselen tepkileri bölmek amacıyla kullandığı suçlayıcı ve hedef gösteren ifadeler suçtur ve kesinlikle kabul edilemez.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in açıklamaları sendikalarımıza karşı son bir yıl içindeki saldırıların nereden kaynaklandığını bize anlatmakta ve açıkça yargıya müdahale etmektedir. AKP, yeni düzenini yerleştirmek için önünde engel gördüğü her şeyi marjinalize ve kriminalize etme çabasındadır.
Milli Eğitim Bakanı’na tavsiyemiz, 4+4+4’e yönelik tamamen bilimsel gerekçelerle yapılan eleştirileri dikkate alıp gereğini yapmaktır. Eleştiri ve önerileri dinlemek ve gereğini yapmak yerine, doğrudan suçlayıcı ifadelerle açıkça Eğitim Sen’i ve onun mücadelesini hedef gösteren bir tutum içinde olması, eleştirilerimizden bunaldığını ve psikolojisinin bozulduğunu göstermektedir.
ÖMER DİNÇER, DÜŞÜNEREK KONUŞMALI, AĞZINIZDAN ÇIKANI KULAĞI DUYMALIDIR
Bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı, her açıklaması öncesinde düşünerek ve söylediklerinin sonuçlarını hesap ederek konuşmalıdır. Eğitim Sen olarak, Bakan Dinçer’in ağzından çıkanı, kulaklarının duymasını öneriyoruz. 4+4+4’e yönelik bilimsel itirazları ve eleştirileri dikkate alması ve görevinin sorumluluğuyla hareket etmesi atılacak en doğru adım olacaktır.
Milli Eğitim Bakanı, bugüne kadar olduğu gibi, 4+4+4’e ilişkin sorunlara at gözlüğü ile bakmaktan vazgeçmelidir. 4+4+4 dayatmasının çocuklarımıza ne kadar büyük bir kötülük olduğu görülmelidir. Milli Eğitim Bakanı somut bir iş yapmak istiyorsa, bizleri suçlamaktan ve çocuklarımızın geleceği ile oynamaktan derhal vazgeçmelidir.”