Tek noter taahhütnameli Milletvekili Aday Adayı olan Mithat Güçlü Karataş, “Kars’ın yüzde 98 olan eğitim ortalaması şimdi nerede?” diyerek yetkililere ve siyasilere sitemli bir gönderme yaptı.
KARS DOĞUNUN KÜLTÜR BAŞKENTİ OLACAK
Kars’a aday adayı olarak geldiğini, başarırsa çok güzel işler yapacağını ve Doğu’nun kültür başkenti olacağını dile getiren, ünlü yönetmen Mithat Güçlü Karataş, Kafkasların sınır bölgesinin merkezi konumundaki Kars’ın kültürel ve sosyal etkinliklerle de adından söz ettirmesi gerektiğini vurguladı.
DEMİRYOLLARI MODERNLEŞTİRİLECEK
Doğu’yu Batı’ya bağlayan demiryolu hattının başlangıç noktası konumundaki Kars’ın demiryollarının modernleştirilerek bir İpek Yolu haline getirileceğini de ifade eden Karataş, bununda güçlü beyinler ve emin adımlarla yapılabileceğinin, kendisinin de bunu başarabileceğini kaydetti.
TAAHHÜTNAMEM 20 AY İÇİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK
Noter taahhütnamesinde yazdığı her şeyi 20 ay içerisinde gerçekleştireceğini belirten Karataş, “Kars demiryolları modernleştirildikten sonra hızlı trene uygun bir hale getirilecek.” dedi.
KARS’A GAZİLİK ÜNVANINI İADE EDECEĞİZ
En önemli hizmetlerinin birisinin de Kars’a gazi unvanı iade etmek olduğunu söyleyen Karataş, “Tıpkı Gaziantep gibi, bütün vergilerden, giderlerden Kars yüzde 50’ye yakın bir tasarruf sağlayacak. Hem özel hem de devlet sektöründe, doğalgazdan, elektrikten, vergiden yatırımlar artmış olacak. Kars düşük vergiden dolayı yüksek yatırımlar kazanacak. Kars’a taahhütler dosyalarıyla geldim. Diğer taahhütlerim ise şunlar; büyük işadamlarından ve siyaset adamlarından, bakanlardan, bürokrasilerden yazılı olarak büyük sözler aldım. Temayül yoklamasında bunların hepsinin halka dağıtacağım. Kars’a bir kız öğrenci yurdu kazandıracağız. Kars’ımızın eksiklerine uzaktan baktığınız zaman çok daha iyi görüyorsunuz. Bir belediye bir muhtar gözüyle değil. En önemli şeylerden bir de sulama. Bu kadar suyun bol olduğu topraklarda çiftçimiz sulamasını doğru düzgün yapamıyor. Çünkü; kış erken geliyor. Dolayısıyla hasatları alamıyor. Özel bir sulama tesisiyle anlamaya başladık. Bartır sistemi getireceğiz. Yani çiftçiye teknolojiyi ücretsiz verecek. Dolayısıyla 3 defa hasat alabilecek.”
YURT DIŞI KAYNAKLI BÜYÜK KREDİLER ÇIKARTACAĞIZ
Hayvancılık sektörü ve besiciliğe büyük krediler çıkartacağının sözünü veren Karataş, şunları söyledi:
“Yurtdışı kaynaklı büyük krediler çıkartacağız. Hepsinin sözleşmeleri de yanımda. Demir yolları Genel Müdürümüz Süleyman Bey ile bu konuyu günlerce tartıştık. Devlet Demir Yollarının raylı sistemlerinin projesi hızlandırılacak. Bunun için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım. Daha önceki noter taahhütnamemde de belirtmiştim. Yeni bir üniversite araştırma hastanesi yapacağız demiştim. Hükümetimiz o taahhütnameden kaynaklanan sözlerden sonra şu anda inşaatı bitmek üzere olan o dönemde olmayan ve bizim noter taahhütnamesinden sonra çıkan, hükümetimizin de bu eksikliği gördükten sonra “Evet bu olmalı” dediği bir projeye başlandı.”
DÜNYA KÜLTÜR MİRASLARI LİSTESİNE ALACAĞIZ
Kültür mirası konusuna da değinen Karataş, “Kalemiz, anıtlarımız, ani harabelerimizle Doğu’nun kültür başkenti unvanını UNECO ile paylaşarak UNECO ile çok sıkı bir çalışmaya girerek Kars Kalesini, Ani Harabelerini ve diğer antik mimariler Dünya Kültür Mirasları listesine alacağız.” dedi.
VEKİL NASIL OLMALI?
Karataş, Milletvekili profilini ise şöyle çizdi: “Kars’ta oturup Belediye Başkanı gibi “Şunu mu yapalım, bunu mu yapalım, ha bu adamı alalım işe sokalım, bunu alıp şuraya kaydıralım” benim için milletvekilliği bu değildir. Benim için milletvekilliği kabuğundan sıyrılan bir adamın uzak resimdeki eksikliği görmesi demektir. Uzaktaki resmin eksikliğini tamamlamak milletvekilliğine aittir. Oradaki detaylarsa bürokrasiye ve belediye başkanlarına ait bir görevdir. Dolayısıyla diğer rakip arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla propagandalarından, yerel halktan değilmişim gibi bir söylenti bence komik bir söylentidir. Bu söylentiyle oy avcılığı yapmak ajitasyondur yani kabuğunu terk edememiş anlamına gelir. Kabuğunu terk edememiş bir vekilde milletine hizmet veremez. Çünkü bir vekil, ulusal ve uluslararası anlamda vekili olduğu milletin ve o milletin yaşadığı şehrin temsilciliğini yapar. Yurt içinde, yurt dışında, mecliste yeri geldiğinde yerel olarak da gelip konuya ve soruna el koyabilecek güçte ve karizma da olmalıdır. Çevresiyle ve siyasi stratejileriyle ve girişimciliğiyle de öyle. Yani “Ben milletvekiliyim, falanca bürokrasiden geldim ya da ben işçiyim geldim halkıma yardımlar vereceğim” bunlar olmaz. Bir mevki sahibi olmak için, “Ha bizden olsun varsın Hüsnü olsun” mantığı da yanlış. Zaten bende sizdenim sizin topraklarınızın adamıyım ve bura için çalışmak için elimden geleni yaparım. Bu zihniyete sahip olan arkadaşları ben, bir ormanın içinde, küçük bir kovuğunda yaşayan bir tavşan ve kovuğunda yaşadığı ağacın yaprağını bile görmekten aciz ama bu fikre sahipmiş gibi yani bu düşünceye bir benzetmeye yapmak gerekirse budur. Kabuğundan çıkmalı ve yaşadığı yerler için savaşabilmeli. Bürokrasi kökenli, siyasi kökenli, sosyal kökenli bilim adamı, herkes bir şey yapmalı ama bürokrasiyle siyasetçi arasındaki farkı belirteyim, bir bürokrat ne kadar başarılı olursa olsun, bürokratlar altın kafesin içerisindeki kuşlar gibidir. Bu kuşlar iki kişi olduğu zaman kavga eder tek kişi olduğu zaman da öter. Yani yem verdiğin zaman yer, canı sıkılınca kavga eder, sevinince öter. Ama siyasetçi öyle değildir. Gerçek bir girişimci, politikacı ve siyasetçi bir kartal gibidir. Her an her uzaklıktaki hedefi keskin gözleriyle görmeli ve onu mutlaka elde etmelidir.”
O HİZMETİ ALIP GETİRDİKTEN SONRA O KIRDIĞIN KAPININ SAHİBİ DE SENİ ALNINDAN ÖPER
Milletvekili olması halinde kente hizmet gelebilmesi için bütün kapıları zorlayacağını da belirten Karataş, şöyle konuştu:
“Zorlarım açılmazsa gerekirse kırarak girerim içeriye o hizmeti alabilmek için. O hizmeti alıp getirdikten sonra o kırdığın kapının sahibi de seni alnından öper. Tabi ki bu bir tabir. Ama gerekirse kendime güvenim ve gücümle bunu başaracağıma adım gibi eminim. Milletvekili adayı olduğumda bunu 20 ay içerisinde size kanıtlayacağım. Zaten o kadar kendimden eminim ki 20 ay içinde taahhütnamemde belirttiğim herhangi bir madde yarım bile yapılmış olsa milletvekilliğinden çok rahat istifa ederim. Ayrıca “Ne var ki şimdi o makama çıktı şimdi de ayrıldı”, “Bunun için yapıyor” mantığını düşünen arkadaşlarıma da cevap vereyim. Her Türk vatandaşı bana maddi ve manevi tazminat davası açabilme hakkına da sahiptir diye o taahhütnameyi de belirttim. Şimdi gelelim Kars’ta oturan Karslılarla İstanbul’da ve ya Ankara’da ve ya dünyanın herhangi bir şehrinde oturan Karslıların vekillik tartışmasına. Yine diğer arkadaşlardan duyduğum kadarıyla “Milletvekili Kars’ta olsun, Kars’ta yetişen biri olsun” ben Kars’ta doğdum ve bundan da gurur duyuyorum. Ama buraya geldiğim gün Karslı olduğumdan utandım zamanlar oldu. Bu sözler daha çok üzdü beni. O zaman Kars’ta yaşayan Karslılar için ayrı vekiller seçelim, İstanbul’daki 250 bin 350 bin Karslı için ayrı seçelim. 370 bin 400 bine ulaşan Ankara’daki Karslılar için ayrı bir vekil seçelim. Dünyanın her yerinde yaşayan Karslılar için ayrı bir vekil seçelim. Böyle bir saçmalık olur mu? Kaldı ki her milletvekili istediği bölgeden, Türkiye’yi temsil ettiği, Türkiye sınırları içinde bir il temsil ettiği için her yandan seçme seçilme hakkına sahiptir. Görüyoruz birçok bakan bugün Erzincan’da yarın Kars’ta diğer gün İstanbul’da hatta Karadeniz’den bile çıktı. Bir yerli atasözü vardır, “Benim bir gözüm çıkacaksa komşumun iki gözü çıksın.” Bu çok yanlıştır. Resme yukardan bakın arkadaşlar, Kars’ımızın eksiklerine bakın. Nedir mesela eksiğimiz? Olağan üstü bir mimariye sahip şehir yapılanmasında “Kapı” anlamına gelen bir ilimiz var. Kars, bu Doğu’nun kültür başkenti olacak. Yatırımlar GAP Projesi kapsamında hükümetimiz tarafından yapıldı. Bu hızlandırılacak. Nasıl hızlandırılacak? Gerekirse işadamların koluna gireceksin, “Gel abi” diyeceksin buraya bu ilişkiler var mı? Hayır, gideceksin bir milletvekilinin ya da bakanın yanına, daha dorusu AK Parti karizmasını ve hükümet karizmasını taşıyabilen bir bakanın yanında duracağız. Ee “Abi bize yatırım yap” böyle bir şey olur mu? Sende en az onun kadar güçlü bir milletvekilisin. Sen de Doğu’nun, Kars’ın kültür başkentisin. Bu vekil gücü ve hırsıyla başbakanın yanında “Sayın başbakanım bir saniye şu projemiz var” Benim yaradılışım sebebiyle yeni projeler bu projeler uluslararası arenada tanıtma, kanıtlama ya da yaygınlaştırma gibi bir özelliğe sahiptir. Bir tarafta Necip Fazıl Üstadımız bir taraftan Orhan Veli bir taraftan Yahya Kemal Bir taraftan Nazım Hikmet başka şairler. Bunların isimlerinin ve şairlerin şiirleri olan kitap şeklinde bantlar yaptık. Sadece arkadaşlarımız Nazım Hikmet’ten nefret ediyorlar. Nitekim başbakanımız da aynı şekilde, Nazım Hikmet’ten bahsedene kadar herkes korkuyordu. Necip Fazıl Üstat şiiri Nazım Hikmet ile yan yana, Yahya Kemal Beyatlı kim tanıyordu bunları, bunlar bir kültür projesiydi. Bu iş dünyasında yapılmış büyük projeler, ama milletvekili zırhını giyindiğiniz an, o zırhla savaşa çıkarsanız o yürek ve AK Parti iktidarının gücü ve büyük bir siyasi çevreyle, o siyasi çevredeki sıcak ilişkilerle çok daha başarılı işer yaparsınız. O zaman istediğiniz kapıyı vurmanıza gerek yok. Kars için hangi hizmet gerekiyorsa hükümet mutlaka bir çözüm bulacak, çözüm bulana kadar da çalışacaksınız.”
TİCARETİN OLDUĞU HİÇBİR YERDE DÜŞMANLIK OLAMAZ.
Tiflis ile ticaret yolunun açılmasına da değinen Karataş konuşmasını şöyle tamamladı:
“Ticaretin olduğu hiçbir yerde düşmanlık olamaz. Barış en büyük güçtür. Hele bir sürü sorunların olduğu bir ülkede. Devlet babadır. Bir baba her çocuğuna eşit davranır. Bir babanın her görüşten çocuğu olmalıdır. Her türlü ahlaki sorumluluktan uzak ve ya kavga edeceği hatta babasına düşman olan çocuklar bile olabilir, ama baba çocuklarını ayırt edemez. Ayırt etmezseniz çocuğu kazanırsınız. Millet bu ülkenin evladıdır ve bu hükümetin gösterdiği, Sayın Tayip Erdoğan ve Tayip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti iktidarının gösterdiği iyi niyet ve çabaların tamamı meyvesini vermeye başlamıştın zaten. Eski kavgaların hiç biri yok. Ülkemizde terör olmadığı zaman ki inşallah her şey daha da iyi olacak o zaman bu ülkeyi kimse tutamaz. Ülke milliyetçiliği bile aşırılığa kaçtığı zaman yanlıştır. Keşke tüm dünya tek bir devlet olsa, çünkü devlet değil, millet esastır. Devlet millet için vardır. Her şey insan içindir, din, kanun, sevgi, kültür, hizmet insan içindir. İnsan insan içindir. Her şey Türk insanı içindir. Hangi çocuğa hangi ihtiyara düşman gözüyle bakılır. Düşmanın çocuğuna düşman gözüyle bakılır mı. İşte bu sevgi eğer olursa her şeyi kazanırız. Bir çocuğun gülümsemesi, içtenlikle ağlaması bile güzeldir. Onun kokusu işte aşk budur. O çocuğun “Babacım” demesi yok mu, iyi yetiştirirse çocuk zaten iyi olur. Kaldı ki iyi yetiştirmeye çalışmış ama toplum bunu değiştirmeye çalışmış olabilir. Ama bir baba çocuklarına ayrım yapamaz, yapmamalıdır. Ben babasıyım, ben annesiyim, benim çocuğumdur, döverim bunların hepsi yanlıştır. O bizden bu sizden düşüncesi de yanlıştır”