Naif Alibeyoğlu'ndan Sarıkamış'a bakış

106. YILINDA SARIKAMIŞ HAREKATI

3 Mart 1878'de imzalanan Ayastefanos Antlaşması ve 13 Temmuz 1878'de Almanya'da imzalanan Berlin Antlaşmasıyla Kars savaş tazminatı olarak Ruslara bırakılır. 40 yıllık bir işgal var. Şimdi ne oldu da birdenbire Kars, Ardahan, Sarıkamış sanki yeni işgal edilmiş de hemen yetişelim oraları kurtaralım! Yok öyle bir şey. Bu harekatın 22 Aralık gibi soğuğun ve kışın en acımasız olduğu bir zamanda neden yapıldığını herkes düşünmeli. Kaldı ki Allahuekber Dağları aşılsa bile sadece üzüm hoşafıyla beslenen, yazlık giysileriyle başka cephelerden getirilen onbinlerce asker bir yandan Sarıkamış’ta donandırılmış, tam teçhizatlı Rus askeriyle savaşırken bir yandan iaşesi bu mevsimde nasıl sağlanacaktı? Neden bahar beklenmedi?

Bu zamanda bu harekat Enver Paşa'nın Atatürk'ün de benimsemediği yanlış politikalarının bir göstergesidir. O dönem Osmanlı Mareşali Alman Otto Liman Alman Von Sanders'dır. 1. Dünya Savaşında Ruslar İngilizler ve Fransızlarla beraber Almanlar ise ayrı bir cephede bulunuyor. Rusların İngilizlere destek vermemesi için bu bölgede bir gedik açılması gerekmektedir ve cephe açılmış binlerce askerimizin canına malolmuştur.

Sarıkamış Harekatı tarihin tozlu raflarında kalmıştı, Tümendeki bir anmanın dışında başka resmi bir anma yoktu. Başkanlığım döneminde ilk kez biz  “90. Yılında 90 bin şehit” Anma Etkinliklerini Valiliğimiz,Tümen Komutanlığı, Sarıkamış Kaymakamlığı ve Sarıkamış Belediyesi ile başlattık.

Bir savaş, bir destan ama bir trajedi vardı. Çok daha önemli, çok daha anlamlıydı. Bingür Sönmez hocamızın da çok büyük katkıları oldu. Amaç kahraman şehitlerimizi layıkıyla anmak, bu arada savaşın acımasız yüzünü ve daha önemlisi; Türkü, Kürdü, Çerkezi, Lazıyla bu ülkenin hangi şartlarda, nasıl kurtarıldığını, buna karşın barışın en güzel şey olduğunu gelecek kuşaklara anlatmak ve bu savaşta yer almış Alman, İngiliz, Fransız, en önemlisi Çarlık Rusya’sı ve Osmanlı Tebaasındaki halkların çocuklarını davet ederek barışın tesisine yönelik ama aynı zamanda da bu etkinliklerle Kars ve Sarıkamış'ın ekonomisinin canlandırılmasıydı.

O dönem Sarıkamış'ta 9. Tümen Komutanlığı vardı. Daha sonra Tugay komutanlığına dönüştürüldü. Tümen komutanlığının terk ettiği bir karargah binası vardı; dedik ki; bu karargah binası 5 yıldızlı bir otel olarak turizme kazandırılabilir. Özel sektöre yap işlet devret modeliyle kiraya verilebilir. Yine terk edilen askeri lojmanlara kadar olan bölge bir tatil köyü haline getirilebilir. Sarıkamış Belediyesi veya İl Özel İdaresi aracılığıyla kayak tesisleri o bölgeye kadar uzatılabilir ve bu tarihi binalar kafeterya, restaurant, oteller yapılarak özel sektöre tahsisi sağlanabilir. Yine aynı bölgede CER Atölyeleri var, onlar restore edilebilir. Katerina av köşkü yıllardır restore edilmedi olduğu gibi duruyor.

Ayrıca Sarıkamış, Kars ve Çıldır'ı bir bütün olarak, bir turizm rotası olarak ele alabiliriz. 

Artık Çıldır Gölü'nün hemen kıyısından Tiflis ve Bakü'ye giden bir demiryolu var. Kütük Evin hemen yanına bir tren istasyonu kurularak günde iki kez düzenlenecek Sarıkamış, Kars ve Çıldır Gölü arasında turizm amaçlı nostaljik tren seferleri yapılmalı.

Sarıkamış ve Çıldır Gölü üzerinde Norveç'teki kardeş kentimiz Kirkines Belediyesi'nin desteğiyle kurt köpekli ve ren geyikli kızak getirilmesini, ayrıca atlı kızak ve snowmobillerle safari düzenlenmesi bölgemizde kış turizmini patlatacak. Bölge kış sporlarının merkezi olacaktır.

Ayrıca Çıldır Gölü’nün etrafı ağaçlandırılarak milli park ilan edilmeli. Yazın da burada su sporları yapılmalı.

Öncelikle iç göçü önlemesi adına ağır kış koşullarının yaşandığı bu bölgelerde %30, %40 oranında olsa bile doğalgaza sübvanse uygulanmalı. İnsanların burada yaşamalarını kolaylaştıracak bir adım atılmış olur. Düşünün Norveç'te kişi başına düşen milli gelir 80 bin dolar olmasına rağmen, Kirkenes’te yaşayanlara devlet sübvanse uyguluyor.

Ama maalesef ülkemizde Kars'ta bunu görmek mümkün değil. Türkiye'nin her yerinde asgari ücret aynı. Ama insanlar burada yaklaşık 8 ay kışı yaşıyor. Kışlık giyeceklere, yakıta daha fazla para harcanıyor, sebze ve meyveler daha pahalı bir şekilde tüketiliyor. Ancak aynı vergi, aynı asgari ücret uygulaması var.