Geçen yıl Harvard Üniversitesi’ndeki öğrencileri tarafından okulun en iyi eğitmeni seçildi, şimdi de ABD’de en iyi 40 profesör arasına girdi. Zeynep Ton, Kosta Rikalı bir işadamıyla evli, iki çocuk annesi ve sıradışı bir eğitmen. Her gün sözlü yapıyor, geç geleni sınıfa almıyor ama öğrencilerine bazen baklava bile açıyor!
Aslı Gür
Adı Zeynep Ton... 1974 yılında Ankara’da doğdu. Babası milli basketbolcu, annesi eczacıydı ama o voleybolu seçti. Lise yıllarında Eczacıbaşı takımında oynayarak başarılara imza attı ve ardından voleybol bursuyla ABD’ye gitti. Pennsylvania State Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği okurken bir yandan da voleybol oynamaya devam etti. Üniversiteyi birincilikle bitirdi ve artık bir seçim yapması gerekiyordu. Ya voleybol oynayacaktı ya da Harvard Üniversitesi’nden gelen teklifi kabul ederek öğretim görevlisi olarak hayatına devam edecekti.
BABASI MİLLİ BASKETBOLCU
Çocukluğundan beri hayal ettiği Harvard Üniversitesi’ne başlayıp hedeflediği yolda emin adımlarla ilerledi. Yıllar sonra öğrencileri tarafından okulun en iyi eğitmeni seçildi. Geçtiğimiz günlerde ise ABD’deki Üniversite Eğitimi Yayıncıları Birliği tarafından 40 yaş altı dünyanın en iyi 40 profesörü arasına girdi.
Zeynep Ton “Babam milli basketbolcuydu ve Oyak Renault takımının da kurucusuydu” diyerek başlıyor hikayesini anlatmaya. Ankara’da başlayıp Bursa’da devam eden öyküsünü şöyle sürdürüyor: “Çocukluğum Bursa’da basketbol sahalarında geçti. Babamın Oyak Renault takımını kurması bizim gelecekteki hayallerimizi çok etkiledi. Takım birkaç sene içinde mahalli ligden birinci lige yükseldi. Aslında basketbolcu olmak istiyordum, babam voleybolun kadınlara daha uygun olduğunu söylüyordu. Ben de başladım. 15 yaşındayken Bursa’da voleybolun çok iyi olmadığını görünce tek başıma İstanbul’a gittim. Üsküdar Kız Lisesi’ne kaydoldum ve Eczacıbaşı’nda oynadım. Lise birdeyken takımımız dünya şampiyonu oldu. Ama bir süre sonra Türkiye’de hem iyi sporcu olup hem iyi okullarda okumanın zor olduğunu anladım ve voleybol bursuyla ABD’ye gittim.”
NİNEMİ ÖRNEK ALIYORUM
ABD’de Pennsylvania State Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği eğitimi alan Ton bir yandan da voleybol hayatına aktif bir şekilde devam etmiş. Bulunduğu takımda arkadaşlarıyla birlikte ABD’de dört yıl üst üste şampiyon olan Ton, üniversiteyi de birincilikle bitirmiş.
“Ya eğitimci olacaktım ya da voleybol üzerine bir kariyer yapacaktım. İçimde hep mühendislik sevdası vardı ve hayalim Harvard’da olmaktı” diyen Ton, voleybolu bırakıp Harvard’da tedarik zinciri üzerine doktoraya başlamış: “Şimdi bu alanda ders veriyorum. Aslında yardımcı doçentim, profesör olarak anılıyorum. Yardımcı doçent olup profesörlük yolundaysanız size bu unvanı veriyorlar. Türkiye’den ABD’ye gelip en iyi 40 profesör arasına girdiğim için çok mutluyum. Örnek aldığım kişi ninem Gülçehre Askeran. Kars’ın en önemli kadınlarından biriydi. Türk Kadınlar Birliği’nin ve ilk kez siyasi bir partinin kadın il başkanı oldu. Hatta Kars Spor Kulübü’nün de başkanlığını yaptı. Dedem ise doktordu ve 10 sene hastalarına para almadan baktı. Ben de onlar gibi iz bırakmak istiyorum.”
KAYINVALİDEM DESTEKÇİM
Ton evli ve iki çocuk annesi. Eşi Kosta Rikalı Carlos Gonzales palmiye yağı ticareti yapıyor. Eşiyle Harvard’da tanışan Ton, ona ilk görüşte aşık olduğunu anlatıyor: “Sıcaklığı, yakışıklılığı diğer insanlarla ilişkisi beni çok etkilemişti. Ailesi, Türk olduğum için bana önyargılı yaklaştı ama onlara kendimi sevdirdim. Kayınvalidem en büyük destekçim. Düğün Türkiye’de oldu. Çünkü Türkiye benim evim.”
Kendime hiç vakit ayıramıyorum
BAŞARISIYLA olduğu kadar güzelliğiyle de dikkat çekiyor Zeynep Ton... Yoğun çalıştığı için kendisine vakit ayıramadığından şikayetçi: “Aslında her şey işimden ibaret. Hafta sonları ise alışverişe çıkarak çocuklarla vakit geçiriyorum. Hoşlandığım şeyleri bile yapamıyorum. Kitap okumayı çok seviyorum ama vakit bulamıyorum. Mutfağa da artık giremiyorum. Yine de bakımlı olmaya dikkat ediyorum. Bazen spor yapmak istiyorum fakat tembellikten mi yoğunluktan mı bir türlü başlayamıyorum.”
Evlenirken tek şartım vardı: Çocuklarıma Türk adı vermek
Zeynep Ton’un büyük oğlu Ali beş, küçük oğlu Hakan üç buçuk yaşında. Ton, çocuklarıyla Türkçe konuşuyor, eşi ise İspanyolca. Ton, evlen-meden önceki tek şartının çocuklarına Türk ismi koymak olduğunu söylüyor: “Nereden geldikle-rini, kültürlerini bilmeliler. Zaten soyadları Gonza-les, Latin olduğu çok belli. İsimleriyle Türk olduk-larının bilinmesini istedim. Her yaz Türkiye’ye geliyoruz ve onları mutlaka yarım gün anaoku-luna yazdırıyorum. Türkiye’de arkadaşlarının olmasını ve dillerini geliştirmelerini istiyorum. Eşim de Türkiye’yi seviyor. Türk tarihini benden daha iyi biliyor ancak Türkçe konuşamıyor. Patlıcanlı yemekleri, mercimek çorbasını ve tavuk suyuna şehriye çorbasını çok seviyor.”
Dersime geç geleni asla sınıfa almam
ŞİMDİYE kadar binden fazla öğrenci yetişti-ren Zeynep Ton disiplinli bir eğitimci ve çok sevi-liyor. “Öğrencilerimle ilişkim çok iyi. Hep güler-yüzlüyüm” diyen Ton onlarla arkadaş gibi oldu-ğunu anlatıyor: “Geçen yıl okulun en iyi eğitme-ni seçildim. Beni hem çok sıcak hem disiplinli olarak tanımlıyorlar. Eskiden bayramlarda kendi ellerimle baklava açıp okula götürürdüm. Öğrencilerimle arkadaş gibiyim ama dersime geç gelenleri sınıfa almam, yemek yedirmem, sakız çiğnetmem. Ayrıca her ders sözlü yaparım. Öğrencilerime ilk dersimde Türk olduğumu söylerim. Türkiye’yi biliyorlar ama ABD’de değişik ülkelerden çok insan var. Özellikle Müslüman öğrenciler beni kendilerine yakın hissediyor.”