Öykü Anlatıcısı Ayhan Erkmen ile özel bir söyleşi...

Son dönemde anlattığı öyküler ile dikkatleri üzerinde toplayan Öykü Anlatıcısı Ayhan Erkmen ile anlatıcılığı üzerine güzel bir röportaj yaptık.

Son dönemde anlattığınız öykülerinizle anılıyorsunuz, öykü anlatmak nereden aklınıza geldi dersem?

Öykü ve masal mistik bir dünya ve ben bu iki edebi ürünün, tabi ki şiiri de buna dahil etmek lazım direk yürekle muhabbetli olduklarına inanıyorum. Ve ne acıdır ki  bu yüzyılın en büyük  hastalığı ,derdi ; yalnızlık. Bu yalnızlığı aşmanın yolu, iyiye, güzele, aşka, vicdana, mertliğe, ve tabi ki umuda dair öyküleri çokça anlatmaktır.Ne yazık ki dışarıda haddinden fazla negatif üslup, negatif enerji dolanıyor ve hedefine aldığı her birimizi yürekten vuruyor. Yaşamın zorluğu insanların belini bükmüş,enerjisini iç ediyor. Maalesef ki toplumun yarıdan fazlası akıp giden  hayatın ya ardından sürükleniyor,ya duyumsayamıyor,yahut  da bana ne canım diyip geçirtiyor .Ama insan toplumsal bir varlık,diğer insanlara,onların yüreğine dokundukça var olabiliriz.

İnsanlar, kötü hitabetler,kötü öyküler dinleyince kötülüğün peşinden sürükleniyorlar,benim amacımda asaletin,aşkın,merhametin,umudun insana dair olduğunu,bu duygulara yabancı olmadığımızın öyküsünü  anlatmak.

Ama öyküleriniz biraz hüzün kokmuyor mu ?

Hüzün bizim olan bir duygu,insana dair.Öykülerimdeki,hüzün başkasının acısına hüzünlenmek,bu duygu toplumsal yapımızın harcı idi ama o harc şimdilerde çok zayıf.Ah ! sadece kendisine hüzünlenen, kendi duygularıyla yetinen o kadar büyük bir kesim var ki .Halbuki acı,hüzün paylaştıkça sahibine yük olmaktan kalkar.Ve biz başka acılara üzüldükçe kendi acımıza üzülmekten  utanır hale gelirsek artık hayat belimizi bükmez bize yük olamaz.Asıl ve asil duygu ‘senin elin kesilince benim kanımın akmasıdır’

Son okuduğunuz öykü ŞAO ’ya gelirsek,siz şahitlik etmişsiniz...

Evet Şao  ‘yitik bir aşkın’ öyküsü,87 yıllık  tek taraflı ömürlük bir aşkın.Öyküye merakımdan olsa gerek  yanımda yörem de olan,akıp giden her şeyde bir öykü ararım.Herkesin ve her şeyin bir öyküsü olduğuna inanırım ve bu öyküler birer hazine,nerden baktığımızla alakalı anlam veririz yaşanana,şahitliğe .Misal yaşlı dedenin ‘Şao’ diye sayıklamasına gülüp geçenler oldu,esprisi yapıldı ama şuan baktığımız yerden  o an kimse bakmamıştı.

Fotoğratçının manzarayı kadrajına almasına benziyor biraz değil mi, kimisi geçip giderken o manzarayı,anı yakalıyor ?

Evet tamda öyle,

Öyküyü Kürtçe anlatmışsınız,okuyucularımız için Türkçe de anlatır mısınız  lütfen?

Tabi ki  memnuniyetle,

Biz küçükken büyüklerimiz hep ‘Azrail bir insanın canını  almaya gelince,ruhunu ürkütmemek ve azap çektirmemek için o insanın en sevdiği kişinin sureti ile görünür  kendisine ’derlerdi. Bu aklımın bir yerinde yer etmiş.

Ve yıllar sonra hikayemin kahramanı 87 yaşındaki büyüğümüz ölüm döşeğindeyken ve biz ailece başındayken yaşananlar, öyküyü tamamladı.Yaşlı dede,ruhunu teslim etmeden kısa bir süre   önce bir kadın ismi sayıkladı.      

‘Şao,Şao,Şao’ diyordu.

Eşinin ismi Şao  değildi,dahası ailede Şao ismi ile hiç kimse yoktu.Ben o merakla yanımdaki büyük kızına sordum ‘Hala Şao kim’ diye.

Tebessüm ile ‘Şao babamın on yedi (17) yaşındayken ki sevgilisi.’dedi.Aman Allahım bu nasıl bir şeydi.Çocukluğuma gittim o an Azrail dedeye en çok sevdiği insanın sureti ile görünmüştü ve dede onu, en çok sevdiği, on yedi yaşındayken ki sevgilisinin ismi ile çağırıyordu ‘Şao,Şao,Şao’ diye.

Ağzınıza sağlık, başka öykü var mı ve anlatmaya devam mı ?

Evet emin olun böyle yüzü aşkın öyküm var.Bunların bir kısmına ben şahitlik ettim bir kısmı da ben öykü  anlatınca,dinleyenler de kendi anılarını  yahut tanıklıklarını anlatıyorlar bana ve ‘benim de öykümü anlatsana’ diyen o kadar çok insan oldu ki.Dedim ya her kesin bir öyküsü var ve herkes o öykünün kahramanı.Ben de nefesim yettikçe öykü anlatmaya çalışacağım.Şimdilerde yotube de ‘Ayhan Erkmen’ ismim ile bir sayfa açtık 2 günde bir, yeni bir öykü atıyoruz oğlum Zal Fidel ile birlikte. Ve bunlar sadece insan öyküleri olmayacak bir sandalye, çöpe atılan ekmek,yahut da Ölçülü köyünden Zeze amcanın 1960’larda çocuklara bile ismini vermiş  Kafkas isimli atının öyküsü.

Kürtçe mi anlatıyorsunuz hep?

Hayır Türkçe de anlatıyorum tabi ki fakat şuana kadar yayınlananlar hep Kürtçe oldu.İleriki günler de  Azaplı Mikailin  ‘Goca Gartal’ (Koca Kartal)  eserini ve öyküsünü Türkçe  paylaşacağız.

Sadece yotube damı anlatacaksınız yoksa canlı programda düşünüyor musunuz?

Şimdiye kadar topluluklara çokça öykü anlattım ama öyle bir program kapsamında olmadı bu  Bulunduğum kalabalık ortamlarda  insanlar bu özelliğimi bildiklerinden talepte bulununca bende anlatmaktan büyük bir keyif aldığım öykülerimim, hiç naza vermeden binlerce insana anlattığım oldu ama artık bir program dahilinde anlatmakta istiyorum tabi ki bakalım insanlardan talep gelirse canlı da anlatırız. Avrupa da öykü anlatıcılığı çok yaygın ve terapi gibi bir şey,bu yapılan bu toprakların da  bir kültürü aslında mesela elektrik yokken evlerimizde her gün öykü anlatılırdı,ben de oradan almışım mayamı.

Son bir şey söylemek ister misiniz?

Öykü anlatılarında buluşmak umuduyla. Ayrıca bu duyarlılığınız için teşekkürler...

Öykünün videosunu izlemek için tıklayın ;

  www.youtube.com/watch?v=7HWnQ0Z2rlM&t=3s