Özbilen Davası 2 Nisan’a Ertelendi

Bingür Sönmez ile İlhan Özbilen Davası 2 Nisan’a Ertelendi

PROF. DR. SÖNMEZ’İN KANLI YELEĞİ DELİL OLDU

Kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez’i Kars’ın Sarıkamış ilçesinde geçen 24 Ağustos günü tabanca ile yaralayan ve haklarında Kars Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılan eski AK Partili Belediye Başkanı 62 yaşındaki İlhan Özbilen ile yeğeni 20 yaşındaki Özcan Taş’ın yargılanmasına devam edildi. Avukatları Prof. Dr. Bingür Sönmez’in olay günü üzerinde bulunan kanlı avcı yeleğini mahkemeye delil olarak sundu.

Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı olan Prof.Dr. Bingür Sönmez, 55 gönüllü ile birlikte geçen 20 Ağustos günü, Erzurum’un Narman ilçesine bağlı Çimenli Köyünden yola çıktı ve 22 Aralık 1914’te 9’uncu Kolordu’ya bağlı birliklerin gittiği 65 kilometrelik Topyolu’nu kullanarak Allahuekber Dağları üzerinden Sarıkamış’a gitti. Sunulan iddialara göre; güvenlik kameraları ile saptanan Sarıkamış eski Belediye Başkanı İlhan Özbilen, 24 Ağustos günü ‘Bingür’ diye bağırdıktan sonra tabanca ile ateş etti. Prof. Dr. Sönmez’i kolundan ve bacağından yaralayan İlhan Özbilen yarı otomatik tabancasıyla olay yerinde yakalandı. Özbilen olaydan sonra, Prof. Dr. Sönmez’in yere düşmesinin ardından tekme atan yeğeni Özcan Taş ise daha sonra tutuklandı.

Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan iddianamede 30 Mart 2014’teki seçimlerde partisi tarafından üçüncü kez aday gösterilmeyen İlhan Özbilen’in bu durumdan Prof. Dr. Bingür Sönmez’i sorumlu tuttuğu için saldırıyı gerçekleştirdiğine dikkat çekildi. Mobese ve güvenlik kameralarından sağlanan görüntülere göre, İlhan Özbilen 24 Ağustos günü yeğeni Özcan Taş’ın kullandığı 06 PC 428 plakalı minibüsle Prof. Dr. Sönmez’i saat 09.44’den saat 10.30’a kadar izledi ve Gaziler Meydanı’nda eylemi gerçekleştirdi. İddianamede, Prof. Dr. Bingür Sönmez’in kendini koruma refleksi ile yüzünü kapatmak istemesi nedeniyle sol elinin bileğinden ve bacağından yaralandığına işaret edildi. Özbilen hakkında TCK’nın 82/1-a maddesi uyarınca ‘tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs’, yeğen Özcan Taş hakkında ise ‘tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs suçuna yardım etmekten’ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı.

ÖZBİLEN: ÖLDÜRME KASTIM OLSA BAŞKA YERİNE ATEŞ EDERDİM

Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün yapılan ikinci duruşmaya Prof. Dr. Sönmez’in avukatları Necati Bölükbaşı ile Erkan Karagöz, tutuklu sanıklar Özbilen ile yeğeni Taş, avukatları İbrahim Baştimar ile Aydın Alkan katıldı. Avukat Necati Bölükbaşı, 2’si kamuda görevli 5 tanığın dinlenmesini istedi. Avukatlar Necati Bölükbaşı ve Erkan Karagöz, olay sırasında Prof. Dr. Bingür Sönmez’in üzerinde bulunan avcı yeleğini göstererek, vurulma sırasında elini kaldırdığı için kurşunun bileğinden girip saat kemerini parçalayarak cebine düştüğünü anlattılar. Avukatlar, kanlı yeleğin delil olarak saklanmasını istedi. Yelek ve fotoğraflar mahkeme tarafından değerlendirilmek üzere adli emanete alındı.

Sanık avukatları İbrahim Baştimar ve Aydın Alkan ise avcı yeleğinin soruşturma yapıldığında verilmediğini belirtti. Sanık avukatları, Prof. Dr. Bingür Sönmez’e ‘hayati tehlikesi’ olduğu yolunda verilen rapora da itiraz ederek tutukluların tahliyesini istedi.

Prof. Dr. Bingür Sönmez ile aralarında husumet bulunmadığını savunan eski belediye başkanı İlhan Özbilen ise tahliye edilme talebinde bulundu. İlhan Özbilen, "Aramızda 2 metre mesafe vardı. Öldürme kastım olsa başka yerine ateş ederdim” dedi.

Mahkeme heyeti, geçici ve kesin raporların eklenerek Adli Tıp İhtisas dairesine gönderilmesine, ‘hayati tehlike’ konusunda görüş alınmasına, tutuklular adına kayıtlı olan iki cep telefonuyla 23- 24 Ağustos 2014 günleri yapılan görüşmelerin tesbiti için TİB’e müzekkere yazılmasına, kaçma şüphesi bulunması, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı dikkate alınarak tutukluların tahliye isteminin reddine karar verdi. Duruşma, 2 Nisan gününe ertelendi.

AVUKATLARI NE DEDİ?

Tutukluların avukatı Aydın Alkan, duruşmadan sonra yaptığı açıklamada, “Bugün 2. celsesi yapıldı. İlk celsede bir takım eksiklikler vardı, mahkeme o eksikliklerin giderilmesi ile ilgili bir karar almıştı. Bu ara kararının gereğinin yerine getirilmesini bekliyoruz. Dava 2 Nisan 2015’e ertelendi ve o gün 3. celse yapılacak. Sanıklarımızın tahliyesine karar verilmedi. Malum gerekçelere dayanarak yine tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Biz bu kararı yerinde görmüyoruz ve bu kararın yerinde olmadığını belirtmek istiyoruz çünkü kararın bir kısmı daha önce olan gerekçeler gibi basma kalıplara dayanmaktadır. Bu kararında ileriki aşamalarda mahkeme tarafından değiştirileceği kanaatindeyiz.

Müvekkillerimizin salıverileceğini ümit ediyoruz. Ben şu hususa da değinmek istiyorum; müvekkilim ve Bingür Sönmez arasında geçmişe dayalı bir husumet yaşanmıştır. Bu husumetten dolayı bu olayın gerçekleştiği sanılmakta ve medyaya öyle yansıtılmakta. Ve bu gerçek değildir. Müvekkilimizin kesinlikle Bingür Sönmez ile geçmişe dayalı hiçbir husumeti yoktur. Bu husumetten de kaynaklanmış bir olay değildir. Bu olay aniden gelişmiş bir olaydır. Daha önce de biz bunun izahatını yaptık aniden gelişmiş ve kendisine karşılık kendisini rencide edici tutum ve davranışlar sonucu bu olayın meydana geldiğini ifade etti müvekkilimiz. Bu duruşmada da yine husumeti kabul etmedi müvekkilimiz kesinlikle sayın hocamız ile bir husumetinin olmadığını ifade etti. Biz dolayısıyla husumet üzerinden yoğunlaşılan davanın karar aşmamsında bu konuda mahkemenin de yine müvekkilimizin lehine durumu değerlendirebileceğini düşünüyoruz. Dosyada ki delil durumu göz önünde bulundurulduğunda müvekkillerimizin tahliye edilmemesinin de usule aykırı olduğu kanaatindeyiz. Müvekkillerimizin mağduriyetine yol açmış bir durum. Biz bu mağduriyetin giderilmesi için yasal olarak yani avukatlar olarak yasal her türlü girişimde bulunuyoruz, ileride de bulunmaya devam edeceğiz.

Ancak bugün tüm savunmalarımıza rağmen mahkemenin kararını değiştiremedik. Özellikle tutuklanmaya yönelik düşüncelerde bir değişiklik yapamadık. Dosyanın belki geldiği aşamada göz önünde bulundurularak tahliye kararı verilmemiş olabilir. Mahkemenin objektif bir yargılama yaptığı kanaatindeyiz. Yani mahkemen tarafsızlığından bir kuşkumuz yok. Biz yargıya müdahale olarak görmüyoruz ancak katılanın medyatik birisi olması herkes tarafından, ülke tarafından tanınan birisinin olması davanın seyrini etkilediğini düşünüyoruz açıkçası. Çünkü benzer olaylarda gerek Kars olsun gerek ülke genelinde baktığımız zaman aynı davaların sanık olarak yargılanan kişilerin tutuksuz yargılandıklarına biz şahit olduk. Avukatlar olarak da böyle olan dosyalarımız, taraf olduğumuz dosyalarımız var. Yani o dosyada tutuksuz yargılanma mümkünken müvekkilimin yargılandığı bu dosya 6 aydan fazla bir süredir tutuklu olarak yargılanıyor olması bizi biraz düşündürmekte. Fakat biz bunu kesinlikle mahkemenin tarafsızlığına yormuyoruz. Biz mahkemenin tarafsızlığından kuşku duymuyoruz. Mahkemenin yargılama sonunda da tarafsız bir karar vereceğine inanıyoruz. Savcılık makamı bugün bazı taleplerimiz kabul etti. Savcılık bir takım taleplerimizi kabul etmesine rağmen mahkeme bu taleplerimiz menfi etti. Biz bu taleplerimiz bir sonraki celsede yenileyeceğiz. Delillerle birlikte bu taleplerimizin yerine getirilmesi için talepte bulunacağız yine. İnşallah mahkemeyi de ikna edebiliriz diye düşünüyorum.

Şu anda tutuklular ikisinin de tahliyesine karar verilmedi. İlhan bey çok rahat ve mahkemede de çok saygılı tutum ve davranışlar sergiledi. Ve zaten kişilik olarak da halk tarafından tanınan birisidir. 10 yıldan fazla bir süre belediye başkanlığı yapmış halk tarafından sevilen birisi. Bugün duruşmasını takip eden kişilerden de anlaşılmaktadır ilçenin yarısı gelmişti kendisi için. İlhan bey gerçekten kişilik olarak saygılı, efendi bir insan. Kesinlikle kişiliği yönünde bizim burada bir değerlendirme yapma şansımız bile yok. Böyle bir hatayı yapmış olmasını da biz anlık hata, bir anlık öfke ve bir anlık hiddetten kaynaklı olduğunu düşünüyoruz. Ben avukat olarak da şunu söylemek istiyorum her insan suç işlemeye meyilli bir şekilde yaratılmıştır. O yüzden İlhan beyin de kişiliği ne olursa olsun o da suç işleyebilir ki zaten mahkeme huzurunda da eylemini kendisi tekrar etti. Bu olaydan memnun olmadığını, anlık bir öfkeden kaynaklandığını beyan etti mahkemede. Biz de bunun böyle olduğunu düşünüyoruz.” diye konuştu.

Bingür Sönmez’in avukatı Necati Bölükbaşı ise Bingür Sönmez’in olay sırasında üzerinde bulunan kanlı yeleğini mahkemeye götürdüklerini ve delil olarak dosyaya konulmasını istediklerini bildirdi. Bununla ilgili olay sırasında çekilmiş olan o kanlı gömleğin görüntüleri dosyaya fotoğraf ve görüntü olarak konulması için bir de CD verdiklerini anımsatan Necati Bölükbaşı, “Bugün yapılan duruşmada sanıkların işlemiş oldukları suçun kategorik suçlardan olması nedeni ile ve delillerin henüz toplanmamış olması nedeniyle suçluluk hallerinin devamına karar verildi. Ayrıca kamu tarafların ve bizim gösterdiğimiz tarafların dinlenmesi nedeni ile Erzurum’a ve İstanbul’a talimat yazılması önerildi. Sanıkların birbirleri ile ilgili olan karşılıklı telefon görüşmelerinin tespitine karar verildi ve böylece duruşma Nisanın 2’sine ertelendi. Mahkemeye delil olarak Bingür Sönmez’in üzerinde olan kanlı yeleğin mahkemeye sunulmasını ön görmüştük onu mahkemeye sunduk. Mahkeme dosyaya koyulmasına ve kabul edilmesine karar verildi. Bu sırada olay sırasında çekilmiş olan o kanlı gömleğin görüntüleri dosyaya hem görüntü olarak hem de CD olarak sunuldu. Telefon konuşmalarının tespiti için bir üst kuruma talepte bulunuldu oradan gelecek cevaba göre mahkeme de kararını belirleyecek. Nisan’ın 2’sine duruşma ertelendi o zamana kadar delillerin toplanması kuvvetli olasılıkla tamamlanacak ve hüküm verilebilecek noktaya gelecektir.” dedi.

Bingür Sönmez’in avukatı Erkan Karagöz de Ağır Ceza Mahkemesi başkanının değiştiğini, dosyanın hızlı bir seyir gösterdiğini bildirdi. Karagöz, şunları söyledi:

“Bugün Bingür Sönmez’in öldürülmesine teşebbüs üzerine açılan davanın 2.’si yapıldı. 2. celsede en önemli değişiklik mahkeme başkanı değişmişti. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı değiştirildi. Fakat dosya hızlı bir seyir gösteriyor. Yani bu değişikliğe rağmen heyet dosyaya tamamen vakıf bunu görebildik. Şu anda ki eksiklikler tanıkların dinlenmemiş olması ve dava dosyasında özellikle sanıkların gösterdikleri tanıklar dinlendi. Fakat bizim tanıklarımız, bizim tanıklarımızdan 3’ü de sanık İlhan Özbilen’e müdahale eden AKUT Erzurum Gurubu üyesi 2’si de vurulmadan hemen sonra ilk tedaviyi yapan doktor arkadaşlar. Bu tanıkların tanılıkları çok önemli çünkü olayda birebir bulunmaları söz konusu. Biz bunun dışından sanıklar arasında bir bağlantı olmasına binayen ki bizim iddiamız bu tasarlanarak yapılan bir eylemdir. Karşı taraf bunun aksini savunmakta bu bir yaralama eylemi bir anlık refleksten dolayı meydana gelen bir olay diye savunma yapmaktalar. Bunu gerçekten arka planının öğrenilmesi öldürmeye tam teşebbüs açısından bu saldırının yapılmış olmasının araştırılması bu konu açısından yararının olabileceği bir şey öne sürüldü. Sanıkların üzerlerinde ki telefonların bir gün önce bir gün sonra olmak üzere hangi baz istasyonlarını kullandıklarını, kimlerle görüşme yaptıklarının tespitini istedik. Mahkeme bunu da kabul etti bu açıdan da önemli yani bir karar verildiğinde artık akıllarda soru işareti kalmayacak bir karar olacağına eminiz. Savunma tarafı bir kez ateş edildiğini onun da bacağından vurulmasına neden olduğunu söylüyor ancak biz sunduğumuz bu dosyada özellikle soruşturma aşamasında da belirttiğimiz üzere bu duruşmada sunabildiğimiz olay sırasında hocamızın yani Prof. Dr. Bingür Sönmez’in gömleğini bugün teslim ettik. O giysisinde hemen kalp hizasında göğüs üst cebindeki yaranın, yaradan daha çok kan izinin aşağıya doğru inen kan izinin varlığını gösteren bir delil bu. Bu en azından sadece bacak hizasına ateş edildiği iddiasını çürütecek bir delildir bizim açımızdan bunu da dosyaya sunduk. Sanık vekillerinin bir itirazı vardı geçen duruşmada da aynı itirazı yaptılar dediler ki Prof. Bingür Sönmez’in doktor olması hasebiyle verilen karar tek yanlı bir karardır özellikle hayati tehlikesi olduğuna dair karar tek yanlı bir karardır, yeniden adli tıp incelemesi yapılsın. Geçen celsede de önermişlerdi bunu. O celsede ki mahkeme başkanı bunu reddetmişti bu mahkemede ki celsede aynı taleplerini belli ettiler. Çünkü bacakta veya kemikteki bir yaralanmanın, zedelenmenin hayati bir tehlikeye yol açmadığını düşünüyoruz demişti sanık vekili arkadaşlarımız. Savcılıkta buna katılmıştı. Ancak mahkeme heyeti ilginç bir gerekçe ile ve hukuken sağlam bir gerekçe ile bunu reddetti. Hayati tehlike vücutta ki bir organın yaralanması, parçalanmasından çok vurulma sonucu aşırı kan kaybı, kan kaybından sonra şoka girme nedeni ile hayati tehlike olduğuna dair bir ibare vardır raporda dendi. Ki doğrudur bunun bu nedenle yeniden adli tıpa gitmesi anlamsızdır. 12 Mart itibari ile tutukluluk hallerini her 30 günde bir inceliyorlar.12 Mart itibari ile tutukluluk halleri sanıkların gözden geçirilecek. 2 Nisan’da da duruşma yapılacak o duruşmaya kadar tanıkların çok büyük olasılıkla ifadeleri alınıp dosyaya girer. Bu hali ile bu aşamada tanıkların ifadelerinin dinlenmesinden hemen sonra yargılama süresinin sonlanacağını düşünüyorum. Yani en fazla 1-2 duruşmalık bir süreç var önümüzde. Onun dışında dosya da eksik bir husus kalmadığını düşünüyoruz. İşte baz istasyonları, baz istasyonlarından yapılan görüşmeler, kimlerle görüşüldüğü ile ilgili görüşmeler geldiğinde onunla ilgili yeni savunmalar öne sürülecektir. Çünkü bizim iddiamız bu takibin 1.30-1.45 dk süren takibin daha uzun olduğu belirtiler ve duyumlarda onu göstermekte ve hukuken bunun araştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu takibin daha erken saatlerde başladığı kanaatindeyiz. Özellikle iki ayrı şirkette bulunan iki ayrı sanığın birbirleri ile telefon vasıtası ile görüştüğünü düşünüyoruz. Bunların hepsini kanıtlayabilecek şeyler belki gelecek kayıtlar olacaktır.”