Üreticilerle marketleri karşı karşıya getiren 'raf kirası' Çağrı marketlerinde kalkıyor. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Kara, bu uygulamayla KOBİ'lerin ürünlerini tüketiciyle buluşturmalarına imkân sağladıklarını söyledi. Büyük Mağazacılık Yasa Tasarısı'nın çıkmamasının, tartışmaların uzun yıllar devam etmesine sebep olduğu belirtiliyor.
Büyük marketlerin üreticilerden giriş bedeli, raf ve gondol parası adı altında aldıkları ücretler küçük işletmeleri zor durumda bırakıyor. Çağrı Marketler Grubu, örnek olacak bir adım atarak Anadolu'daki küçük ve orta boy işletmelerden raf parası almayacak. Türk üreticisinin ve markasının yanında olduklarını belirten Çağrı Marketler Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Kara, birçok marketlerinde Anadolu'da üretim yapan şirketlerden raf parası almayarak, ürünlerini tüketiciyle buluşturma imkânı sağladıklarını söyledi.
Kars'ın Akyaka ilçesinde başlayan perakendecilik hayatına İstanbul'da devam eden Çağrı Hipermarketleri, açtıkları yeni marketlerle büyümeye devam ederek büyük devlerle mücadele etmek için de gerekli altyapıyı oluşturmaya başladı. İstanbul'da 1986 yılında, 100 metrekarelik "Çağrı Toptan-Perakende" şirketini kurarak sektöre adım atan şirket, bugün 30 bin metrekarelik alanda faaliyet gösteriyor. Şirketin adını 1998'de Çağrı Hipermarket olarak değiştirmesi başarının yolunu açtı. 23 mağazaya ulaştıklarını söyleyen Ahmet Kara, İstanbul'daki yerel marketler arasında ilk üçte yer aldıklarını söyledi. Yerel marketlerin ulusal firmalar karşısında sesinin gür çıkması için Türkiye Perakendeciler Federasyonu (PERDER) ve Fayda AŞ'yi kurduklarını belirten Kara, bu grubun 5 milyar dolar ciroya ulaştığına dikkat çekti. Ayrıca bu yapı içinde yaklaşık 3 bin mağaza bulunurken, 55 bin kişi de istihdam ediliyor. Perakende sektörünün Türkiye'de önemli bir yer tuttuğunu kaydeden yönetim kurulu üyesi, bu stratejik yapının güçlenmesi için güç birliğinin gerekli olduğunu dile getirdi. Yerli üreticileri bilinçli bir şekilde kolladıklarına vurgu yapan Ahmet Kara, yerli üreticilerin perakendeciliğe soyunmak yerine, kendi alanlarında yoğunlaşmalarını ve daha fazla ihracat yapar hale gelmelerini istedi. Anadolu'daki küçük işletmelerin ürünlerini satmaya özen gösterdiklerine dikkat çeken Kara, bazı üreticilerden kesinlikle raf parası almadıklarının altını çizdi. Kara'ya göre bu tarz girişimler, hem üreticilerin tüketiciyle daha kolay iletişim kurmasına imkân veriyor hem de tanınırlığını artırıyor. Raf parası özellikle üreticilerle dev marketleri karşı karşıya getiriyor. Bunun en bilinen örneği ise Migros ile Sütaş arasında yaşanıyor. Migros, Sütaş'tan yüksek oranda raf parası istediği için firma, ürünlerini buralara vermiyor.
YERLİ MARKALARI SATIN ALARAK BÜYÜYECEĞİZ
Hedeflerinin İstanbul'da her semte bir market açmak olduğunu belirten Kara, bu kapsamda yerli bazı markaları da bünyelerine katabileceklerini açıkladı. Çağrı, geçtiğimiz yıllarda da Yöre, Akdağ, Orient ve Başak gibi yerel zincirleri bünyesine dahil etmişti. Önceki yıllarda ulusal firmalardan satın alma teklifi geldiğini de anlatan işadamı, ancak şirketi elden çıkarma gibi bir düşüncelerinin olmadığının altını çizdi. Kırmızı et fiyatlarındaki astronomik yükselişle ilgili de açıklamalarda bulunan Kara, fiyatların düşmesi için tavuk ve balık etinin daha fazla tercih edilmesi gerektiğini anlattı. Kara, bunun gerçekleşmesi halinde fiyatlarda ciddi oranda düşüş yaşanacağına vurgu yaptı.