Sarıkamış Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Salonu’nda düzenlenen panele Kars Vali Yardımcısı Karahan Daştan, Sarıkamış Kaymakamı Erdoğan Turan Ermiş, Cumhuriyet Savcısı İbrahim Temel, Kars Kafkas Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selçuk Ural, Yrd. Doç. Dr. Nebahat Arslan, Araştırma Görevlisi Süleyman Tekir, 81 ilden Türk Kızılayı Şube temsilcileri, daire amirleri ve vatandaşlar katıldı.
SAYILARIN DİLİYLE SARIKAMIŞ HAREKATI VE KAFKAS CEPHESİ
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından, KAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Ural, “Sayıların Diliyle Sarıkamış Harekatı ve Kafkas Cephesi”ni anlattı. Ural, “Sarıkamış Harekatı, Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas cephesinde yaşanan ilk ve en büyük kara harekatı olarak tarihindeki yerini almıştır. Harekata katılan insan, kullanılan malzeme ve sonuçları itibariyle büyük ümitlerle başlayan ama sonu felaketle biten büyük bir hadisedir. Sarıkamış, Türk ve Rus ordularının yanı sıra, savaşın genel seyrine doğrudan etkide bulunmuştur.Sarıkamış Harekatı, başlangıçta var olmayan ama savaşın sonlarına doğru bazı devletlerin ortaya çıkmasına ve aynı coğrafya üzerinde hak iddiasında bulunmalarına neden olmuştur. Osmanlı Devleti ve Çarlık Rusya’nın dışında Almanya, Ermenistan, Azerbaycan, İngiltere, Merkezi Hazar Diktatörlüğü ve en nihayet Sovyet Rusya olmak üzere 6 devlet mücadelenin tarafları haline gelmişlerdir.” dedi.
TÜRK SEFERBERLİĞİNİN YETERSİZLİĞİNİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULUYORDU
Ural daha sonra şunları söyledi:
“Dünya savaşının kıtalara yayıldığı bir ortamda bu kadar küçük bir coğrafyada farklı nedenlerden de olsa çok sayıda devletin rekabet ediyor olması bölgenin siyasi ve stratejik öneminden kaynaklanıyordu. Savaş Planları: Rus Genelkurmayı, savaşın Avrupa’da yaşanacağını ve Almanya’nın yenilmesiyle sona ereceğini düşünüyordu. Almanya yenildikten sonra Osmanlı topraklarına yönelik harekat zor olmayacaktı. Yani İstanbul’a giden yol Berlin’den geçiyordu. Rus Genelkurmayı Türkiye’nin ilk safhada tarafsızlığını ilan etmesi üzerine Kafkas cephesindeki iki kolorduyu çekerek Avrupa cephesine göndermiştir. Bu kararı alırken Türk seferberliğinin yetersizliğini göz önünde bulunduruyordu. Zira Türklerin Kars’ı alabilmek için Ekim ayından itibaren en az dört haftaya ihtiyaçları olduğunu, Kasım’a girildiğinde ise mevsimin büyük çaplı harekata izin vermeyeceğini düşünüyorlardı.
SARIKAMIŞ’TAKİ RUS KUVVETLERİ MAĞLUP EDİLMEDEN ORDUNUN ÇORUH VADİSİNDE İLERLEMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİ
Rus hazırlığı ana kuvvetler Kars ve Sarıkamış’ta olmak üzere diğer birliklerin de Erivan, Oltu ve Batum’da toplanması şeklinde hızla yürütülüyordu. Rus hazırlığı bu genel çerçeve dahilinde yürütülürken Osmanlı Genelkurmayı, kendi durumu ve Almanya’nın başarıları ve bilahare beklentileri arasında gidip gelerek 2 haftada birbirinden farklı 3 plan geliştirmiştir:
1.20 Ağustos 1914 Tarihli Plan: Ruslar İstanbul’a veya Kafkasya üzerinden yürüyecektir. Buna göre; 3. Ordu mevcut iki kolordusu (9 ve 13) ve süvari tümeniyle Rus ilerleyişini durduracak ve düşmanı baskı altına tutarak asker çekmesini önleyecektir.
2.26 Ağustos 1914 Tarihli Plan: Almanya Rusya’yı Tanenberg muharebesinde mağlup edince Rusların boğazlara yüklenmesi ortadan kalkmıştır. Türk Genelkurmayı 3. Ordu’nun üstünlüğü ele alması için 11. Kolordu ile takviyesine ve bir Rus taarruzu mümkün olmadığı takdirde Ardahan-Batum istikametinde ilerleyerek Rusları Kuzey Kafkasya’ya sürmeye karar vermiştir. Hasan İzzet Paşa Sarıkamış’taki kuvvetleri yok etmeden Ardahan ve Batum’a ilerlemeyi uygun bulmuyordu. Dolayısıyla öncelik Sarıkamış’a verilecekti. Başkomutanlık bu teklifi onaylayınca Sarıkamış Harekatı’nın da temeli böylece atılmış oldu.
3.4 Eylül 1914 Tarihli Plan: Almanya’nın başarısından ötürü savaş bitmeden 93 Harbinin kayıplarını telafi etmek üzere mutlak suretle Kafkasya’ya taarruzu emrediyordu. Plan hesaba değil arzuya dayanıyordu. Fevzi Çakmak planı 3 noktadan eleştirmektedir:
1-Sarıkamış’taki Rus kuvvetleri mağlup edilmeden ordunun Çoruh vadisinde ilerlemesi mümkün değildir.
2-Rusya biri Tiflis, diğeri Bakü olmak üzere iki çekilme noktası belirlemiştir. Rus ordusunu buralardan sökebilmek için 285 bin kişilik muharip bir orduya ihtiyaç vardı. Türkiye’nin bu kuvveti çıkarması mümkün değildi. Batum-Tiflis arası 300, Tiflis-Bakü arası 500 kilometre olup toplam 800 kilometrelik bir cephede önden ve arkadan gelecek kuvvetlere karşı (285.000) kişilik ordu ile muhafazası mümkün görünmemekteydi.
3-Kafkas Türkleri ayaklandırılarak ordunun takviyesi gündeme gelse de bunların teçhiz ve ikmali mevcut şartlarda mümkün gözükmüyordu.
CEPHEDE BÜTÜN BU PLANLARI UYGULAYACAK OLAN ORDUNUN SEFERBERLİĞİ İÇLER ACISI BİR HALDEYDİ
Sarıkamış Harekatına katılan subaylardan Arif Baytın da 4 Eylül tarihli planın 3. Ordu’ya gücünün çok ötesinde hudut dışındaki Türk-İslam halklarını kurtarma görevi yüklediğini savunmaktaydı. Savaş planları her hafta kah Enver Paşa, kah Hafız Hakkı Bey’in (Paşa) elinde başka bir şekilde alırken, cephede bütün bu planları uygulayacak olan ordunun seferberliği içler acısı bir haldeydi. İstanbul’da zafer nidaları atılırken 3. Ordu komutanı Hasan İzzet Paşa, yeni bir Balkan hezimetinin Erzurum’da yaşanmasından endişe etmekteydi. Çünkü ordu seferberliğini 90 günde ikmal edecek teşkilattan yoksundu. Ayrıca 1 Ağustos’ta tamamlanan seferberlik planı, Balkan savaşından önce hazırlanan ama 2 yıl boyunca hiç tetkik edilmeyen genel plandan kopya edilmişti. Buna göre bölgenin sosyal ve ekonomik yapısının iki yıldır hiç değişmeden yerinde kaldığı var sayılıyordu. 2 Ağustos 1914’de ilan edilen seferberlik coşkuyla karşılandı. Ahali şubelerine koşarken, eksikler ve yanlışlar fedakar askerlerin gayretiyle en aza indirildi. Asker açığı kısa sürede kapatılsa da subay, silah, cephane, teçhizat ve diğer eksiklikler savaş boyunca ordunun yakasını hiç bırakmayacaktı. Tekalif-i Harbiye Komisyonları yer yer cebri usullere başvurduğu halde temin edilen malzeme ihtiyacın 1/10’unu karşılıyordu.
HAREKAT AÇISINDAN OLTU VE BARDIZ KİLİT NOKTAYI TEŞKİL EDİYORDU
Sarıkamış Harekatı: 3.Ordu cephe taarruzunda başarılı olamayınca Başkomutanlık kuşatma ve ters cephe harekatını uygulamaya karar verdi. Rus ordusunda cephe hattı ile ihtiyat kuvvetleri arasında mesafenin uzun olması Türkleri kuşatma harekatı hususunda cesaretlendiriyordu. Harekat planı Almanların Tanenberg kuşatmasından esinlenerek hazırlandı. 11. Kolordu Hasankale önlerinde gösteri taarruzuyla Rus kuvvetlerini oyalarken 9. Kolordu Bardız, 10. Kolordu Oltu üzerinden Sarıkamış’a ve Kafkasya’ya ilerleyecekti. Harekat açısından Oltu ve Bardız kilit noktayı teşkil ediyordu. Buraların alınması Sarıkamış ve Kars’ın düşüşünü, Rus ordusunun imhasının yolunu açacaktı. Alman Genelkurmayı, Türk Genelkurmayını Mısır ve Kafkasya’ya saldırması için kışkırtırken harekatın sorumluluğunu üstlenmekten özenle kaçınmıştır. Çünkü Türk ordusu kazansa da kaybetse de Alman menfaatleri zarar görmeyecekti.
HAREKAT ÖNCESİ RUS KURMAY HEYETİ TÜRK TARAFINDAKİ TAKVİYELERİ TESPİT EDEMEDİ
Fevzi Çakmak, daha sonraki yıllarda harekatı değerlendirirken 3. Ordu’nun böyle bir harekatı başlatması ve Kafkasya’ya yürümesi için 285 bin muharibe ihtiyacı bulunduğunu, fakat böyle bir kuvveti çıkarmanın mümkün olmadığını savunuyordu. Y. Hikmet Bayur ise planı Tanenberg ile karşılaştırarak komuta heyeti ve arazi hususiyetlerinden ötürü Sarıkamış harekatının felaketle sonuçlandığı ifade ediyordu. Harekat başarısı için 3. Ordu’nun takviyesine karar verilerek bu kapsamında 10. Kolordu cepheye nakledilirken aynı şekilde Irak ve Suriye cephelerinden sevk edilen 37. ve 36. Tümenler ise harekata dahil edilmeyerek Aras nehrinin güneyinde değerlendirilmiştir. Harekat öncesi Rus kurmay heyeti Türk tarafındaki takviyeleri tespit edemedi. Türk saldırısının iki kolorduyla (9 ve 11. Kolordu) yapıldığını düşündükleri sürece Köprüköy hattına ağırlık vereceklerinden kuzeydeki baskın kolaylaşacaktı.
3 BİN METREYİ BULAN ALLAH-U EKBER DAĞLARINI AŞMALARI EMREDİLDİ
Türk taarruzu 22 Aralık’ta başladı. Plana göre 10. Kolordu 23 Aralık’ta Oltu’yu alarak 2 tümeni süratle Sarıkamış-Kars şosesine indirerek Rusların Kars’a çekilmesini önleyecekti. Fakat Hafız Hakkı Bey plana sadık kalmayarak 24 Aralık’ta Penek/Aksar’ı ve 25 Aralık’ta Merdenik/Göle’yi aldıktan sonra sadece 1 tümeni (32. Tümen) Bardız/Gaziler’e gönderdi. Ardahan’a yürümek isterken Enver Paşa’nın müdahalesiyle diğer iki tümene (30. ve 31. Tümenler) yüksekliği 3 bin metreyi bulan Allahüekber dağlarını aşmayı emretti. Rus kurmay heyeti cephedeki hareketliliği dikkate alarak 23 Aralık gecesi Tiflis’ten Kars’a hareket etti. Bu değişikliğin harekatın seyrini tamamen değiştireceği daha sonra anlaşılacaktı. 25 Aralık itibariyle harekatın baskın özelliği kaybolmuştu. Üstelik haritalarda 15 kilometre görülen ama gerçekte 25 kilometre olan Merdenik/Göle-Beyköy arası tümenlere ciddi bir zaman kaybettirirken, 5 saat süreceği tahmin edilen dağ yürüyüşü de 19 saati bulunca birliklerin yarısı bu esnada şehit oldu. Harekatın esas yükünü 9. Kolordu üstlenmişti. Düşmanla ve kışla mücadele ederek Sarıkamış’a doğru ilerleyen kolordu 3 gün içerisinde mevcudunun 2/3’ünü kaybetti. Enver Paşa 25 Aralık sabahı Sarıkamış’a taarruz emri vermeye hazırlanırken 24 Aralık’ta Sarıkamış’a ulaşan General Yudenich de Köprüköy’den dönen birliklerle şehrin savunmasını tahkim ederek harekatın seyrini değiştirmeye hazırlanıyordu.
MUHAREBELER SONUCUNDA YUKARI SARIKAMIŞ İŞGAL EDİLDİYSE DE ŞEHİR DÜŞÜRÜLEMEDİ
25 Aralık sabahı Bardız’dan Sarıkamış’a doğru yürüyüşe geçen 29. Tümen, yeni bir harita hatasının kurbanı oldu. Bardız-Sarıkamış arası 10 mil olarak hesaplanmıştı ve bu yolu öğleye kadar geçmesi planlanan birlik Sarıkamış önlerine ancak gece ulaşabildi. Ruslar Sarıkamış içlerine doğru çekilirken yorgun ve aç kıtalar geceyi -20 derecede açık arazide geçirmek zorunda kaldı. Bu karar tümenin hem moraline, hem de taarruz gücüne darbe indirdi. 26 Aralık günü çatışmalar Sarıkamış’ın kuzey hattında cereyan etti. Muharebeler sonucunda Yukarı Sarıkamış işgal edildiyse de şehir düşürülemedi. Ertesi günkü taarruz için 28. Tümen’in beklenmesine karar verilirken birliklerinin mevcudu 6 bin’e düşmüştü. Sarıkamış önlerindeki birlikler 29 Aralık sabahı nihai muharebe için hazırlanırken 10. Kolordu 12 bin mevcudu ve iki tümeniyle ancak bir gün önce Kars şosesini tutabildi. O gün yapılan çetin muharebe sonucunda 9. Kolordu’nun 17. Tümeni tamamen yok olurken diğer iki tümen de (28. ve 29. Tümenler) savaş kabiliyetini yitirdi. 30 Aralık’ta Bardız geçidi Ruslar tarafından geri alınınca harekat Türk ordusu için bitmiş oldu. Enver Paşa 2 Ocak 1915’te komutayı Hafız Hakkı Paşa’ya devrederek Erzurum’a dönerken 9. Kolordu’ya bağlı bin 200 asker 4 Ocak’ta Ruslar tarafından esir alındı. 10. Kolordu ve Ordu karargahı 19 Ocak’ta taarruz öncesi hududa; Azap hattına çekildi. Harekatın Ruslara maliyeti 32 bin kayıp iken, Türk ordusu 60 bin civarında şehit ve 7-12 bin esir vermiştir.
TÜRKLER MÜDAFAADA BÜYÜK KAHRAMANLIKLAR GÖSTERDİLER
Taarruzdan sonra 11. Kolordu 5 bin 200, 10. Kolordu 2 bin 200 ve Süvari tümeni bin 500 olmak üzere genel kuvveti 8 bin 900’e düşen 3. Ordu, muhtemel bir Rus saldırısını göğüslemek üzere yeniden teşkilatlandırıldı. 22 Ocak 1915’de 9. Kolordu yeniden teşkil ile 9. ve 10. Kolordular Erzurum’da bırakılan sahra toplarıyla takviye edilerek ordu mevcudu 21 bin 351’e çıkarılmıştır. Takriben 2 Ocak 1915’de çekilen telgrafta Maslofski harekatı şu sözleriyle değerlendiriyordu: “Türkler müdafaada büyük kahramanlıklar gösterdiler. Soğuktan donmuş Türk neferleri son kurşunlarını atmışlardı. Türklerin Sarıkamış muharebelerini kazanmalarına ramak kalmıştı. Türk planının muvaffakiyeti halinde sayılamayacak derece menafi ihtiva ediyordu. Türklerin yüksek metanet ve cesaretlerinden Alman zabitleri istifade yolunu bilmediler”
COĞRAFYANIN ÇETİNLİĞİ TÜRK TARAFININ ALEYHİNE İŞLEMİŞTİR
SONUÇ: Sarıkamış’ta askeri önceliklerden ziyade siyasi öncelikler rol oynamıştır. Almanların harekatın sorumluluğunu Enver Paşa’ya yüklemeleri Alman hükümeti ve genelkurmayının bu yöndeki tazyiklerini örtme girişiminden başka bir şey değildir. Buna rağmen Enver Paşa başta olmak üzere İhsan Paşa, Hafız Hakkı ve Albay Şerif Beyler ile komuta heyetinin diğer üyeleri başarısızlığın önemli müsebbipleridir. Harekatın ilk 4 gününde 95 bin kişilik ordu 25 bine düşmüştür. Sarıkamış harekatına 4 kolordu tahsis edilseydi dahi Enver Paşa’nın öngördüğü hedeflere ulaşmak mümkün değildi. Çünkü elde kalan birlikler 800 kilometrelik bir cephede ilerleme kudretinden oldukça uzaktı. Coğrafyanın çetinliği Türk tarafının aleyhine işlemiştir. Rus demiryolu Sarıkamış’a kadar uzanırken, cepheye en yakın Türk demiryolu hattı 900 kilometre uzaklıkta Ulukışla’dan geçmekteydi. Malzeme buradan Erzurum’a 1 ayda ulaştırılmaktaydı. Alman Genelkurmayı’na göre orduya düzenli ikmalin yapılabilmesi için 840 lokomotif ve 36 bin vagona ihtiyaç vardı. Fakat cephe gerisinde ne 1 metrelik demiryolu, ne de ülkede bu kadar lokomotif ve vagon vardı.
TAŞNAK ERMENİLERİ SAVAŞIN SONUNA KADAR BEŞİNCİ KOL GİBİ HAREKET ETMİŞLERDİR
Harekat boyunca asker, bozuk bir satıhta günde 20 km. yerine 40 km. yürümeye zorlanmıştır. Kayıpların büyük çoğunluğu askerin bu şekilde harcanmasından doğmuştur. Sarıkamış harekatı batıda Çanakkale cephesinin açılmasına, doğuda ise Ermeni isyanların başlamasına yol açmıştır. Ermeni sorunu 1915’te devletin bütünlüğünü tehdit eder hale gelmiştir. Rusya’nın desteğindeki Taşnak Ermenileri savaşın sonuna kadar beşinci kol gibi hareket etmişlerdir. Ermeni çeteleri 1915-1916 yıllarında Rus istilasının yaşanmasını kolaylaştırmıştır. Harekat, 36 yıl önce olduğu gibi yeni bir hicret dalgasına neden olmuştur. Doğu Anadolu ahalisi kendi öz yurdunda muhacir adını alarak 4 yıl boyunca oradan oraya savrulmuştur. 93 Harbi Kafkasya Türklüğünün, Sarıkamış ise Doğu Anadolu Türklüğünün imhasının yolunu açmıştır. Doğu Anadolu’nun büyük kısmı 4 yıl boyunca savaş meydanı haline gelecek ve cumhuriyete harap ve viran olmuş bir coğrafya bırakılacaktır.”
SARIKAMIŞ HAREKATI, KAFKAS CEPHESİNİN ODAK NOKTASIDIR
“Sarıkamış Felaketi’nin Nedenleri” konusunu anlatan Yrd. Doç. Dr. Nebahat Arslan da, “Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşı’na girmesiyle başlayan dönem, bütün Türk topraklarını etkilediği gibi Kafkasları da oldukça etkileyecekti. Burada yaşayan halklar için zaten savaş hiç yabancı bir şey değildi. Türkler ve Ruslar tarih sahnesine çıktıkları tarihten beri coğrafyalarının birbirine yakın olması hasebiyle, dokuz kez büyük savaş yapmış, artık savaş alanı Kafkasya ve Doğu Anadolu bölgesi olmuştu. Sarıkamış Harekatı, Kafkas cephesinin odak noktasıdır ve bu çözülmenin çeşitli nedenleri vardır. Bu harekata bizzat katılan üst düzey subayların hatıralarında oldukça ayrıntılı bir şekilde, savaş ve sonrasında gelişen olaylar anlatılmaktadır. Sarıkamış Harekatıyla ilgili Hatıralardan biri “Sarıkamış’tan Esarete (1915-1920) Tuğgeneral Ziya Yerkök’ün Anılarıdır” Tuğgeneral Ziya Yerkök’e göre; Sarıkamış’ta felaketle neticelenen harekat üç döneme ayrılır. Seferberlik dönemi, Hasan İzzet Paşa’nın ordu komutanlığı dönemi ve Enver Paşa dönemidir.”
Araştırma Görevlisi Süleyman Tekir de, ‘Sarıkamış Harekatı Esnasında Ardahan Baskını’ konulu bir sunum yaptı.
Panel, protokol üyelerince konuşmacılara günün anısına plaket ve çeşitli hediyeler verilmesiyle sona erdi.