Adı Sarıkamış’tır, amma bu diyarda hiç sarı şey göremezsiniz. Ne sararmış insan yüzü, ne kararmış insan ruhu, göremezsiniz. Türk-Müslüman yeşili sever diye, yeşil murattır diye, Allah yeşili bol vermiştir, bu diyara…
Türk beyaza aşıktır diye, şehitler beyaz giyinir diye, yarı yılı hep beyazdır bu diyarın…
Türk toprağı, şehit kanı, kafir kanına doymuştur diye, çiçekleri al al, insanları sıcak kanlı ve sevecendir Sarıkamış’ın.
Ancak Sarıkamış denince Türk milletinin saf ve temiz gönlüne sanki hüzün damlayı veriyor. Çünkü o, sadece bir yönü ile değil, birçok yönü ile insanlarımızın gönlünde taht kurmuş, unutulmaz hatıraların acı, tatlı güzel bir sembolü haline gelmiştir.
Yine bazı görüntüler, söylentiler vardır ki halkımızı derinden yaralar. “Soğanlı Dağı” “Allahuekber Dağları” bu türdendir. Orada genç bir nesil yatmaktadır. Bir ölüm kalım savaşında vatanın kurtuluşu için toprağa girmeyi tercih eden eşsiz, sessiz ve kahraman bir ordu. O akıtılan kanlar ve canlar sayesinde toprağımız mukaddes bir hürriyete kavuşmuştur.
Sarıkamış çevre yolu üzerinde, Allahuekber’de, Soğanlı’da, Yukarı Sarıkamış’ta, Çermik’te, Bardız’da, Hamamlı’da, Turnagöl’de v.s. dikilen şehitlik abideleri Türk Tarihi’nin ve Sarıkamışlı’nın onur ve şeref abideleridir. “Cennet mekan olsun Sarıkamış dağlarında can veren şehitlerin…” diyor ve şehit sayısı hakkında bazı gerçekleri ifade etmek istiyorum.
Çok zor şartlar altında gerçekleştirilen Sarıkamış Harekâtı ile ilgili sorulara cevap verebilmek için tarihçiler bugüne kadar birçok araştırma ve çalışmalar yapmışlardır. Fakat ele alınan eseler ve çalışmalar, yanlı bakış açılarından kurtulamamıştır. Eldeki hatıralar, çoğunlukla şahsi savunma ve hırsın ötesine geçememiştir.
Sarıkamış Harekâtı üzerine yazılmış araştırmaya dayalı incelemelerin bir kısmı bu harekatı icra eden komutanları başarısızlığın tek müsebbibi göstererek infaz edici bir üslup kullanmışlardır.
Hiç kimse neden Sarıkamış diye sormayı akıllarına dahi getirmemişlerdir. Evet Sarıkamış için taarruz tanımlaması yapılır. Sarıkamış’ın kuşatılması şeklinde yapılan ihata planına bakılırsa taarruz denmesi doğaldır. Bu manada harekatı başlatan Osmanlı Orduları gibi görünür. Tanımsal bakış açısı ile bunlar doğru ifadelerdir. Fakat harekât öncesi bölge analiz edildiğinde meselenin direkt vatan savunması olduğu ortaya çıkar. Harekâtın asıl gayesi bölgeyi Rus ve Ermeni zulmünde kurtarma çabasıdır. Dahası yok mudur? Elbette ulaşılan hedeflerin beraberinde yeni hedefleri getirmesi gayet doğaldır. Ancak öncelikli hedef bölgenin içinde bulunduğu durumdur.
Peki neden Sarıkamış? Çünkü Sarıkamış, o tarihlerde nüfusu beş bini bulmayan küçük bir kasabadır. Yönünü güneye çevirmiş Ruslar için Sarıkamış kilit noktasıdır. Rusların silah, cephane, gıda gibi iaşe imkanlarını sağlandığı lojistik merkezdir. Daha da önemlisi Rusların Tiflis ile bağlantı noktasıdır. Tiflis’ten kalkan bir tren, rahatlıkla Sarıkamış’a gelebilmektedir. Bu nedenle Rusların Garnizon komutanlığının merkezini teşkil etmekte idi.
Tabii ki bu stratejik özellikler Ruslar için olduğu gibi Türk Ordusu için de fayda sağlayacaktır. Özellikle iaşe konusunda sıkıntı yaşayan Türk Ordusu için Sarıkamış, bir nefes kaynağıdır. Ama esas boyutu manevi yanıdır. Bu özellik dünya savaşına girişte de kendini göstermiştir. Vatan denilen topraklar işgal altındadır. Yaklaşık 40 yıl bölgede ezan sesi duyulmuyordu. Ermeni çeteleri bölgede terör estirmekte idiler. Harekâtın, bölge halkı tarafından büyük bir istek ve kabul görmesinin en önemli nedeni Rus ve Ermeni zulmünden kurtulmak idi.
Sarıkamış harekatına ilişkin konuşulan en önemli hususlardan biri de kaç şehit verildiğidir. Öncelikle belirtelim ki şehit sayısı 90 bin ve ya 90 binin aşağısında bir rakamda olsa Sarıkamış Harekatının önemi ve anlamı azalmayacaktır. Sarıkamış’ta bir vatan müdafaası yaşandı. Şehit sayısı üzerinde reklam yapmak yada siyaset yapmak şehitlerimizi incitmekten başka bir şey değildir. Hatta harekata katılan Mehmetçiğe “kurşun dahi atmadan” gelen bir ölümü reva görmek en basit ifade ile cehalettir. Bu cehalet olarak kabul edilmeyecekse net ifade ile şehide ihanettir.
Şunu da belirtelim ki zayiat ile ölümün aynı anlamda ele alınmaması gerekir. Zayiat denildiğinde yaşanan bütün kayıplar kastedilir. Bunun içine hasta, yaralı, esir, kayıp vb. dahildir. Zayiat 60 bin denildiği zaman 60 bin şehit algılanmamalıdır. Burada zikredilen sayı toplam kaybı ifade eder.
Sarıkamış Harekâtını, 3. Ordu yürütmüştür. 3. Orduya bağlı 4 Kolordu mevcuttur. Sarıkamış Harekâtı’na 9, 10 ve 11. Kolordular katılmıştır. 9. Kolordu, 17, 28, 29. Tümenlerden, 10. Kolordu, 30, 31 ve 32. Tümenlerden, 11. Kolordu ise 18, 33 ve 34. Tümenlerden oluşuyordu.
13. Kolordu ise 37. Tümen, 2. Nizamiye Süvari Tümeni, Erzurum Müstahkem Mevki Komutanlığı, 1. 2. 3. 4. İhtiyat Süvari Tümenleri ve Van Bağımsız İhtiyat Süvari Tugayından oluşuyordu. 3. Ordu, İfade edilen tüm kısımlarıyla beraber 118.600 kişiden oluşuyordu. Muharip gücü ise 75.600 kişiydi. Yani harekata katılan yaklaşık 76 bin kişidir. Bu verilerden sonra şehit sayısı kaçtır? Sorusuna verilecek ilk cevap 90 bin olmadığı ve olamayacağıdır.
15 Şubat 1915 tarihinde orduda yapılan sayımda 42 bin askerin sağ kaldığı tespit ediliyor. Toplam şehidimiz 23 bindir. Donma olayı Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Bardız Köyü’nden Sarıkamış’a hareket eden 25 bin kişilik piyade birliğinde gerçekleşiyor. Bunlardan 10 bininin Sarıkamış’a ulaştığı kesindir. Donma olayı 3. Ordunun tamamında olmadığı da kesindir. Ancak olayı öyle abartılı gösteriyorlar ki, sanki ordumuz hiçbir kahramanlık göstermemiş gibi…. Oysa Türk ordusu Sarıkamış’ı iki defa ele geçiriyor, siper savaşları, süngü savaşları yapılıyor. Bu arada çatı altı barınak olmadığı halde bu kahramanlıklar yapılıyor. Ruslar paniğe kapılıyorlar. Rus generali Maslowsky bir at arabası ile kaçmaya çalışıyor. Bu olaylar neden ifade edilmiyor.
Rus Generali Maslowsky de şehit sayısını 23 bin olarak ifade etmiştir. Maslowsky’e göre Türk ordusundan 5 bin esir alınmıştır. Düşman dediğimiz Rus Generali 90 bin sayısını ifade etmediği halde biz kendi tarihimize nasıl bir yalan rakamı katarak kendimizi düşman karşısında yenilgimizi yüksek bir rakamla göstermeye çalışıyoruz.
Genelkurmay Başkanlığı Harp Encümeninin Harekat ile ilgili gerçek rakamları kayıt altındadır. Bu kayıtlara göre Sarıkamış’ta 23 bini cephede, 12 bini de savaş hatları gerisinde toplamda 35 bin şehit verilmiştir. 7 bin askerimiz esir düşmüş, 17 bin askerimiz hasta ve yaralı olarak cepheden ayrılmıştır. Genelkurmay bu verileri 60 bin zayiat şeklinde açıklamaktadır.
Evet, şehit sayısı kaç olursa olsun bir vatan müdafaası yapılmıştır. Şehitlerimizin biri de bini de birdir. Bilmeden ahkam kesilmenin, yakından uzaktan şehitle alakası olmayan, yalan yanlış açıklamalarla, hatta tarihçi olmadan, yada tarihçi olup da konuya vakıf olmayan, olayı biliyormuş gibi lanse etmeye çalışmak yada oturumlarla, panellerle, belgesellerle kamuoyuna sunmak veya sunmaya çalışmak önce Allah katında büyük bir günah olduğu gibi şehitlere de saygısızlık tarihe de ihanettir.