Şehid Fırat Çakıroğlu

ONUR ERSANÇMIŞ

Bu dünya bir çarpışma alanıdır ve sonunda da ölüm vardır. Ancak hayatın olduğu gibi ölümün de iyisi kötüsü ve onurlusu onursuzu vardır. Hikmetinden sual olunmayan Yüce Allah(c.c.) her nedense, şimdiye değin,  güzel ve onurlu ölümleri hep savaşçılara nasip edegelmiştir.  Deyim yerindeyse, at üstünde murat peşinde büyük bir gaye uğruna mücadele veren savaşçıların tıpkı ölümleri gibi yaşamları da destan niteliğindedir. Herkesin yolunda ve keyfinde olduğu bu çağda, Pkk’nın  üniversiteleri bir terör üssü gibi kullanarak, Türk devletine ve milletine meydan okuduğu bir dönemde, bir avuç inanmış gençle birlikte meydana çıkıp milli ve manevi değerlerin bayraktarlığını yaparken, Pkk militanları tarafından şehid edilen Fırat ÇAKIROĞLU’nun  ölümü de işte bu cümledendir. 

Bugün , İzmir Ege Üniversitesinin Ülkü Ocakları Teşkilat Başkanlığı görevini yürütmekte iken, Pkk ‘lı vatan hainlerinin bıçaklı saldırısı sonucunda Hakk’a yürüyen Fırat Çakıroğlu’nun Şehâdetinin 2’inci yıldönümüdür. Fırat Çakıroğlu daha 24 yaşındaydı, tarih bölümü son sınıf öğrencisiydi, umutları hayalleri vardı, ailesi ne zorluklarla büyütüp okutmuştu kim bilir? Mezun olup diplomasını eline alamadı ama Ülkücü Hareketin tarihine altın harflerle yazdırdı adını. Hem de kutlu bir Şehid olarak.

Tertemiz yüzü ve masum bakışlarıyla, başta Ülküdaşları olmak üzere, tanıyan/tanımayan herkesi derin bir acıya boğarak bu dünyadan göçüp gitti Şehid Fırat ÇAKIROĞLU. Cenab-ı Allah(c.c.)’a niyazımız odur ki; Fırat ÇAKIROĞLU’nun vatan toprağına dökülen mübarek kanının ve uğruna canını verdiği mukaddes Dava’nın davacısı olacak nesillerin ardı arkası kesilmesin. Kutlu emanet sahipsiz kalmasın diye bir iken bin olsunlar, artsın sayıları, bereketlensin çoğalsınlar.

Dürüst olmakta fayda var, özellikle yönetici kadrolar içinde böyle bir nesle çok ihtiyacımızın olduğu gün gibi aşikâr.

Türk Milleti asker millettir. Bütün dünyada,  tarihin ilk çağlarından bu zamana kadar Ordu-Millet diye anılmıştır. 20 yaşına gelen her genç gibi, Ordu-Millet’in Milliyetçi bir evladı olan Şehid Fırat ÇAKIROĞLU’nun da en büyük hayaliydi asker olmak.

Fakat bu ülkenin üniversitelerini adeta bir terör kampına çeviren alçaklar yüzünden hiçbir zaman çakı gibi bir asker olamayacak Fırat.

O kutsal elbiseyi giyip, sert bir asker selamı çakamayacak mesela.

 İlk fırsatta fotoğraf çektirip yavuklusuna gönderemeyecek asker ocağından.

Okulunu bitirip hayatını bir düzene soktuğunda sevdiği kızı da alamayacak.

 Evlenip damat da olamayacak.

Ülküdaşları teşkilattan arkadaşları düğününde toplanamayacaklar, toyunda oynayamayacaklar. 

Baba da olamayacak Fırat, akşam eve geldiğinde yolunu gözleyen bir eş, büyüdüklerinde mukaddes davayı anlatıp öğreteceği nur yüzlü evlatları da hiç olamayacak Fırat’ın.

Belki 20 Şubat 2015 tarihinde şehid oluncaya kadar, öğrencisi olduğu İzmir Ege Üniversitesinin dışında tanıyan bilen kimsecikler yoktu Fırat Çakıroğlu’nu.

Ama bu tarihten sonra Fırat Çakıroğlu’nun ismi ve resmi önce Türkiye’ye sonra da tüm dünyaya yayıldı ve bilindi. 

Öyle ya mensuplarına daha doğrusu sevdalılarına hayatta iken vermediği değer ve itibarı öldükten sonra musalla taşında veren bir harekettir Ülkücü Hareket.

Tıpkı  İstanbul Esenyurt’ta  MHP seçim bürosuna Pkk’lı hainler tarafından yapılan silahlı saldırıda şehid olan Cengiz AKYILDIZ örneğinde olduğu gibi. Yokluklar içinde yaşam mücadelesi verirken hiç yüzüne bile bakılmamış ama vefatından sonra yere göğe sığdırılamamıştı şehid Cengiz AKYILDIZ.

Pkk’lı  canavarlar tarafından katledilen İzmir Ülkü Ocaklarının Ege Üniversitesi Teşkilat Başkanı  şehid Fırat Çakıroğlu’nun cenaze törenine katılmayıp ol mübarek bedenini toprağa verme zahmetine katlanmayanlar, kıdemli Pkk’lı  Ahmet TÜRK’ü misafir ederek ağırlamaya hazırlanıyorlar. Bu garabet, Fırat ÇAKIROĞLU’nu katleden  Pkk zihniyetine yönelik bir taltif midir yoksa teşekkür mü?  Bu ilginç durumu önce şaşmaz adaletin sahibi Cenab-ı  Allah’a sonra da  Şehid Fırat ÇAKIROĞLU’nun Ülküdaşlarına  ve tüm şehit ailelerine havale ediyorum.

Ölümün her türlüsü acıdır fakat ölen genç  ise hele bir de şehid  olmuşsa daha bir başka yakar yüreklerimizi. Öyle ki genç ölüme evliyalar bile çok üzülmüş,  ağıtlar yakmışlardır giden yiğitlerin ardından;

“Bu dünyada tek nesneye

 Yanar içim göynür özüm

Genç iken ölenlere

Gök ekini biçer gibi.’’

İki yıl değil iki bin yıl geçse bile unutmak şöyle dursun acısı hafifleyene yazıklar olsun. Bu topraklar için toprağa giren, bizi yaşatmak için yaşamayan Yusuf yüzlü şehid Fırat ÇAKIROĞLU seni unutanın da unutturanın da soyu sopu kurusun.

Çünkü UNUTMAK TÜKENMEKTİR.