Şeker İşçilerine Şeker Gibi Sözler

CHP Kars milletvekili adayları Naif Alibeyoğlu ve Cengiz Daşdemir, Kars Şeker Fabrikası çalışanlarını ve Şeker İş Sendikasını ziyaret etti.

Tacettin DURMUŞ

CHP adayları, ziyaret sırasında Karslıların bacası tüten tek fabrikası olan Şeker Fabrikası’nın CHP iktidarıyla kapatılmayacağını ve kapatılan diğer fabrikaların da yeniden açılacağını belirttiler.

Alibeyoğlu ve Daşdemir, Şeker Fabrikası'nda Şeker İş Sendikası başkanı Ertan Altunoğlu, sendika üyeleri ve şeker çalışanları tarafından alkışlarla karşıladı. Daha sonra Şeker İş Sendikası’nı ziyaret eden adaylar, işçilerle bir süre sohbet ettikten sonra topluca yemek yediler. Sendika ziyareti sırasında işçilerin sorunlarını da dinleyen milletvekili adayları, CHP’nin pancarı ve işçi politikaları hakkında bilgiler verdiler.

ALİBEYOĞLU, “DOĞUDA Kİ ÖZELLEŞTİRMELER BİR İNTİHARDIR.”

Burada sendika üyeleri ve işçilere hitap eden CHP 1. Sıra milletvekili adayı Naif Alibeyoğlu, özelleştirmelerin bir intihar olduğuna dikkat çekerek görüşlerini dile getirdi.  1997 ve 1998 yılları arasında Kars’ta yaklaşık olarak 189 Bin ton şeker pancarı üretildiğini ve bu kapasitenin hükümetlerin yanlış politikaları ve özelleştirme hayranlıkları yüzünden fabrikayı kapanacak duruma getirildiklerini iddia ederek, “Devlet Korunga ve Fiğ için sübvanse uygularken şeker pancarına uygulanmamıştır. Şeker Fabrikalarının sosyal boyutu her kes tarafından malumdur. Şeker Fabrikasının özelleştirilmesi Hükümetler tarafından gündeme hızla getirilmiştir. Ama CHP her zaman özellikle Doğu da ki özelleştirmelerin bir intihar olacağını savunmuştur. Bunun sonucunda zaten ülkemizin en büyük sorunu olan göçün iyice pompalanmasını teşvik edeceğini de bildiğimiz için Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesine karşı çıkacağız. Bu nedenle halkımız teveccüh gösterirse Mecliste yumruğumuzu masaya vuracağımız ve gerekirse kendimizi oraya zincire vuracağımız.” dedi.

Geçmişte Kars’ta bütün fabrikaların kapatıldığını ve halkın oylarıyla seçilip Ankara’ya giden milletvekillerinin bu gidişe bir dur demediklerine de önemle değinen Alibeyoğlu daha sonra şunları söyledi.

SEÇİLMİŞLER, BU İŞE DUR DEMEDİLER

“Halkın oylarıyla seçilip meclise giden milletvekilleri Kars’ı unuttukları için bu gidişe bir türlü dur diyemediler. Hatta özelleştirme sürecine eşlik ederek destek verdiler. Böylece Kars kaderiyle sahipsiz bir şekilde baş başa kaldı. Kars terkedildi halen büyük bir göç yaşanıyor. Bütün fabrikalarımız kapatıldı. Sadece Şeker kaldı o ana göz diktiler. Onun da kapatılmasın hepimiz birlikte karşı çıkacağız. Bu da kapatılırsa kentli büyükşehirlere göç edecek onların yerini de köylü vatandaşlarımız doldurmaya devam edecektir. Bu işin birde görünmeyen yüzü olan sosyal bir boyutu vardır. Köylü böylece topraktan kopacak ve üretemez duruma sokulacaktır. Böylece top yekun insanlarımızın kurulu düzenleri bozulacak. İnsanlarımız iyice gelecek kaygısı yaşayacaklarıdır. Oysa Avrupa’da hiçbir insan gelecek kaygısı ile yaşamamaktadır. Sıkıntı, yokluk ve mutsuz bir ömrü tüketiyoruz. Korku ve kaygıyla yaşadığımız içinde toplumda bir yalaka kültürü hakim olmaya başladı. Yani gelecek kaygısıyla yaşayan bir insan ne kadar özgür olabilir? Onun için özgürlüğümüz adeta elimizden alınmış durumdadır.  Yakın bir zamanda bu fabrika kapatıldığında çalışanlar diğer kurumlara dağıtıldığında onların ve ailelerinin durumu ne olacak.”

DAŞDEMİR, 12 EYLÜL’DEN SONRA ÖRGÜTLÜ TOPLUM YOK EDİLDİ

Daha sonra söz alan CHP 2. Sıra adayı Cengiz Daşdemir ise 12 Eylül askeri darbesi ve 24 Ocak kararlarıyla birlikte Türkiye’de örgütlü toplumun adeta yok edildiğini savunarak bu nedenle şekerimize bile sahip çıkamadığımıza vurgu yaparak,  ‘örgütsüz bir toplum olmamızın göstergelerinden birisi sendikaların işlevsiz hale getirilmesidir. Örgütsüz ve sendikasız bir toplum yaratmak elbette ki uluslararası sermayenin en çok istediği olgulardan biridir. Türkiye de de bu iş başarıldı. Biz CHP olarak sendikacılığı sadece toplumda işçilerin ekonomik taleplerini dile getiren bir olgu olarak değerlendirmiyoruz. Çünkü işçiler ve emekçiler üreten insanlardır. Eğer üretenler yönetim sürecinde de yer almıyorlarsa ürettiği ürünlerinde ne şekilde heder edildiğini de müdahale edemezler. Bizimde temel görevlerimizden birisi de üreten insanların aynı zamanda da yöneten insanlar olmasını sağlamaktır. Bu nedenlerle de sendikacılığın yeniden yapılandırılması ve bu ülkenin geleceğiyle ilgili olarak üretenlerin yönetim sürecine katılmalarını sağlamamız gerekir. Bu da anca CHP çatısı altına başarılır. Bende kendimi bildiğimden beri bu hareketin içerisindeyim. Eyer parlamentoya gidersek, Türkiye’de sendikacılığın önünün açılması için gerekli çabayı harcayacağımıza söz veriyorum.” dedi.  

Daşdemir daha sonra şunları kaydetti :

ULUSLARARASI SERMAYE DAHA FAZLA KAR ETSİN DİYE PANCAR ÜRETİMİ DURDURULDU

Özal döneminde kadar ülkemiz tarım ve hayvancılıkta kendine yeten bir ülke durumdaydı. Ama uluslararası sermaye bizim gibi ülkeleri de sömürünce her şeyimizi ithal etmeye başladık. Bu nedenle Türkiye dışa bağımlı bir hale gelmiş oldu. İşte bu güçlerin Türkiye üzerinde ki en büyük emlerinden birisi de pancar üretimini yok etmektir. Bu nedenle nişasta bazlı tatlandırıcılarla birlikte daha fazla kar etmeleri için bizlerin üretmemesi gerekirdi.

TAŞERON İŞÇİLİK KÖRÜKLENDİ

Bunların sonucu olarak ta emeğin değeri olmayınca taşeron işsizlik diye bir işçilik sistemi geliştirmişlerdir. Bu da tamamen Anayasa’ya, İLO sözleşmelerine ve insan haklarına da aykırı bir sistemdir. Aynı işyerinde çalışan bir insanın sosyal güvencesinin olması bir başka insanın sosyal güvencesinin olmaması kadar toplumsal basışı zedeleyen başka bir şey olamaz.  Yani ancak CHP ile taşeron işçilik sistemimi ortadan kaldıracağız.

DEVLET, KAR AMACIYLA YATIRIM YAPMAZ

Devlet dünyanın her yerinde kar amacıyla yatırım yapmaz. Sosyal dengeyi sağlamak adına hareket eder.  Geçmişte de Kars’ta kapatılmış olan fabrikalar bu amaçla kurulmuş fabrikalardı. Uygulanan yanlış politikalar sonrasından bu fabrikaları tek tek kapattılar. CHP olarak bizim en büyük hedeflerimiz arasında ise bu fabrikaları tekrar bacası türer hale getirmektir. Yani özel sektör buraya gelmezse kamunun da buraya yapacağı yatırımlar artacaktır. Bu nedenle yok edilen değerlerimize hep birlikte sahip çıkmamız gerekir.  Eğer bu değerlere sahip çıkmazsak bundan sonrada sahip çıkabileceğimiz hiçbir değerimiz kalmaz.”