Sınav Stresine Yenilme

Kırşehir Valisi eski Kars Valisi Mehmet Ufuk Erden’in eşi Fatma Yeşim Erdem; Kars Halk Eğitim Merkezi’nde lise öğrencilerine, farkındalık yaratma ve özgüven kazandırma semineri verdi.

Salonu tıka basa dolduran lise son sınıf öğrencilerine; sınav stresini yenme, motivasyon ve öz güven geliştirme konuyla ilgili tecrübelerini paylaşan Fatma Yeşim Erdem, bu eğitimi yapma fikrinin kendisinden geldiğini söyleyerek, Kars’ta bulunma nedeniyle ilgili de, “Sizlere vefa borcum var. Çünkü; Karslılar gönülleri çok açık olan insanlardır. Benim acemilik dönemim Kars’ta geçti. Haftanın 2 gününü köylere ayırmıştım. Köy köy, ev ev dolaştık. Bu proje çerçevesinde 1600’e yakın öğrenciyi okula kazandırdık. Kars benim gönlümde çok özel bir yere sahip. Bugün 2. günüm. Gönül isterdi ki daha büyük bir salonda 11. ve 12. sınıflara ulaşabilmek. Fakat bazı aksaklıklar var. Ondan dolayı sınırlı öğrencilerle beraber olabiliyorum.” diye konuştu.   

Sözlerine Kars’ta yaşadığı bir anısını paylaşarak devam eden Erdem, “Karsta’yken İlköğretim 8. sınıf bir kızımız öğretmenlerinden rica etmiş ve bizlere ulaşmıştı. Sembolik isim kullanacağım. “Gönülden çıkan gönüle ulaşırmış, ağızdan çıkansa hiçbir yere ulaşamaz.” Kızımızın ismine Nejla diyelim.
 
Bu kızımız, “Ben okumak istiyorum ancak babam beni evlendirecek. Bana yardımcı olur musunuz” diye öğretmenleri aracılığıyla bize ulaştı. Ben bir arkadaş olarak ev ziyaretine gittim. 2 odalı toprak bir odada yaşıyordu. 8 kardeşlerdi. 2 anne var. Baba ise rahatsız. Annelerden biri Türkçe bilmiyor.
 
Türkçe bilene dedim ki, “Nejla’yı niye okutmayacaksınız? Duyduğum kadarıyla çok başarılı”,
 
“Hocam Nejla’yı okutma şansımız yok bizim. Ama kardeşi Nazan var isterseniz onu okutalım yoksa onu da okutmayacağız.” dedi.
 
“Neden böyle düşünüyorsunuz” dedim.
 
“Ortamın halini görüyorsunuz, başlık parası aldık ve onunla ilgili de yapacak hiçbir şey yok” dedi.
 
Dedim ki; “Bildiğim kadarıyla evlenmek istemiyor, okumak istiyor.” 
 
“Fark etmez hocam, Nejla’nın nişanlısı Nejla’yı çok seviyor.”
 
“Peki Nejla seviyor mu?”
 
“Fark etmez ki, önemli olan nişanlısının ne düşündüğüdür”
 
Bakın “Miş” gibi yaşamışlar. “Yalnız konuşabilir miyim” dedim.
 
“Olur hocam” dedi.
 
Anneler çıktı. Ama bir taraftan da kızına kaş göz ediyor “Ben sana sonra gösteririm, sen çağırdın” diye.
 
Kızımıza “nasıl, gidiyor” dedim,
 
Gözlerini indirdi, “Hocam durumu biliyorsunuz” dedi. “Ben OKS sınavına girdim, doğru dürüst dershane bile görmedim. Ama gayretlerimle sınava hazırlandım. 82 net yaptım. Kız kardeşim 81 buçuk net yaptı ve bizi okutmayacaklar.” 
 
“Peki ne olacak” dedim.
 
Gözümün içine baktı, “Eğer beni evlendirirlerse intihar edeceğim” dedi.
 
“Peki” dedim “Nejla her şeye var mısın? Sonu kötü olabilir” dedim.
 
“Ben ne yapmak istediğime karar verdim evlenmeyeceğim. Eşim 32 yaşında ben 16 yaşındayım. 2. eşi olacağım. Evlenmeyeceğim hocam” dedi.
 
Nejla’yı 3-4 gün içinde devlet korumasına aldık. Tabi ki sıkıntılar yaşandı. Sonuçta kızımızın 82 neti, kardeşinin ise 81 neti vardı.
 
Dedim ki seni İstanbul’da okutalım,
 
“Hayır ben Ankara’da okuyacağım” dedi.
 
“Peki emin misin” dedim.
 
“Hocam ben adım adım kararlarımı aldım zaten.”
 
“Saygı duyuyorum. Sıralamanı kendin yap” dedim.
 
Sıralamasını yaptı. Nejla’mız ve kız kardeşi şu anda Ankara’da Anadolu Lisesi’nde okuyor. Ama sığınma evlerinde kalıyor. 3 buçuk 4 yıldır ailesini hiç görmüyor. Çünkü güvenliğini sağlamak için bunu yapmak zorundaydılar.
 
Geçen yıl ziyaretine gittim. Dedim ki; “Hayat nasıl gidiyor, memnun musun hayatından”
 
“Hocam yaşamdan çok keyif alıyorum” dedi.
 
Gözleri ışıl ışıldı. “Hedef” dedim.
 
“Tıp okuyacağım” dedi.
 
O kadar hayat doluydu ki. Okul yaşamını sordum. Okul birincisiymiş. Kars’ta sıradan bir İlköğretimden mezun olan bir kızımız, Ankara’da bir Anadolu Lisesi’nde okul 1.si. Sen de yapabilirsin. “Hayatın amacı gözdeki ışıktır.” Kızımızın gözlerinde ki ışık pırıl pırıldı. Gözlerinin ışığı var mı?
 
Erdem ayrıca, bir gazetecinin haber yaparken yaşadıklarını ise şöyle özetledi:
Bir muhabir haber yapmak için bir caddeye girer mikrofon tutar.
 
“Ne yapıyorsunuz” der gençlere,
 
Gençler der ki “Haber yapmak istiyorsan sen bizimle uğraşma git orada yaşlı bir nine var orada çok güzel haber yakalarsın.”
 
Muhabir heyecanla gider, “Ninem sen nasıl yaşarsın, ne yaparsın”
 
Nine bir soluklanır. “Evlat ben 3 aylığımı alırım, arkamdakileri çeker misiniz.” der.
 
Onlarca kedi, köpek hayran hayran yaşlı nineyi izlemektedir.
 
“Ben 3 aylığımı aldığımı da onları beslerim. Sabahın, akşamın nasıl olduğunu fark etmiyorum bile. O kadar keyif alıyorum ki yaşamdan” der.
 
“Hem dikkat edin onlar beni nasıl seviyor, nasıl bakıyor görün” der.
 
Ninenin gözleri ışıl ışıldır. Aynı ışık muhabir de yok. Çünkü hayatın amacı gözdeki ışıktır. “Senin gözlerinin ışığı var mı? Ne dersin” Hedef belirleyebildin mi kendine? Amacın var mı? Amaç ve hedef karıştırılır.
 
Hedef; Ulaşılmaya çalışılan noktadır. Amaç ise; Seni hedefe taşıyacak olan merdiven basamaklarıdır. Hedefin var mı? Seni hedefe taşıyacak olan amaçların belli mi? Günlük, haftalık, aylık yapacakların belli mi?
 
“Mutlu musunuz?” diye bir soru sorsam sizlere ne dersiniz?
 
“Mutlu muyuz, iyi ki varım, yaşıyorum” diyebiliyor muyuz?
 
DUYGULARINIZI RAHAT İFADE EDİN
Pozitif düşünceden bahsedeceğiz. Amacımız; yaşamı fark etmek, yaşadığını fark etmek. Nasıl mutlu olabilirler, başarıyı yakalamanın zor olmadığını, paylaşmanın sevginin güzelliklerinden bahsetmeye çalışıyorum.
 
Kars’ta olmak çok daha farklı benim için. Bana ulaşmak isteyenlere meyil adresimi ve bir de telefon numarasını veriyorum. Her zaman onlarla beraberim. Seminer için diğer illerden de talepler var ama önceliğim Kırşehir çünkü orada görevliyim. Yetişebildiğim kadarıyla diğer illerde de bu seminerleri yapıyorum. Öğrencilerimizde çok zeki, pırıl pırıllar hepsinde o potansiyel var ama biraz harekete geçirilmeye ihtiyaçları var. Önce kendilerine inanmaları gerekiyor.
 
Öğrencilerden sürekli mektuplar alıyorum 3 klasör mektubum birikti şu ana kadar. Bir gencimiz mektubunda şöyle yazmış:
“Hocam konferans var dediler arkadaşlarla dalga geçtik. Okulda uyuduğumuz az geldi gidip azda konferansta uyuyalım demiştik ve konferansa geldik. Hatta siz konuşmaya başladığınız zaman biz hala gülüyorduk. Fakat işin öyle olmadığını fark ettik. Konferanstan çok keyif aldım.” diyordu.
 
FATMA YEŞİM ERDEM KİMDİR?
Aydın doğumlu Fatma Yeşim Erdem, 3.5 yıl Kars’ta kaldıktan sonra 1.5 yıl önce Vali eşi Mehmet Ufuk Erdem’in tayiniyle Kırşehir’e gitti. Ziraat Fakültesi Gıda Bölümünden mezun olan Erdem 1995 yılında Gazi Üniversitesi’nden formasyon dersleri aldı. 1996 yılında öğretmen olarak atandı. O zamandan bugüne kadar öğretmenlik yapıyor. 2004 yılından itibaren Kişisel Gelişimle ilgili eğitimler aldı. Motivasyon, diksiyon, beden dili, hipnoz programını eğitimi aldı. Hedefi 2 yıl öğretmenlik yapıp 2006 yılında öğretmenliği bırakmak ve evlilik danışmanlığı ve psikolojik danışmanlık üzerine bir yer açmaktı. Fakat 2006 yılında, eşi Mehmet Ufuk Erdem’in Kars’a Vali atanmasıyla bu hayalini gerçekleştiremedi. “Haydi Kızlar Okula” projesi çerçevesinde, köy köy, ev ev dolaştı. Erdem evli ve 2 çocuk annesi.