Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi ve Leyla Zana'nın Meclis'te yemin etmemesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Ülke gündemi ile ilgili birkaç şeyi paylaşmak istediğini ifade eden Bilgen, “Öncelikle artık Suriye’de sorunun sadece IŞİD olmaktan çıktığını, benzer bütün örgütlerin bu yeni savaşta, belki barışın öncesinde bu son büyük kavgada doğrudan doğruya hedef haline geldiğini Türkiye’nin de kabul etmesi gerekiyor. IŞİD çatısı altında savaşan ya da El Kaide ile bağlantılı Nusra ve yine onunla ilişkili olan Fetih ordusu gibi, Türkiye’nin desteklediği Yavuz Selim, Ahdulhamid isimleriyle anılan gruplar gibi birçok yapı bugünlerde muhtemelen doğrudan doğruya Rusya’nın hedefi olacak. Dolayısıyla da böyle bir dönemde Türkiye’nin Suriye’deki gerilimi, Suriye’deki kavgayı sadece IŞİD üzerinden tarif etmesi, sadece IŞİD üzerinden tanımlaması ve buna göre pozisyon almasının da hiçbir değeri, hiçbir anlamı kalmamış durumdadır. Nasıl bir Suriye istendiği ve Suriye’nin nasıl bir hukuki sürece sahip olacağı ve bu silahlı grupların konseptteki pozisyonları artık doğrudan doğruya Suriye ile ilgili iddiası olan bütün devletlerin hedefinde olacaktır” diye konuştu.
"SİYASET SADECE HAMASETLE OLMAZ"
Enerji bağımlılığını göz ardı ederek, yok sayarak Rusya ile ilişkileri şekillendirmenin imkansız olduğunu ifade eden HDP Parti Sözcüsü Bilgen, “Siyaset sadece hamasetle olmaz. Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri hem şehrimizi, hem Türkiye’nin her yerinde Antalya’da turistten, Bolu’daki beyaz et üretenlerine kadar, Adana’daki turunçgillerle ilgili üretim yapanlara kadar herkesi doğrudan doğruya ilgilendiriyor. Bir kere enerji bağımlılığını göz ardı ederek, yok sayarak Rusya ile ilişkileri şekillendirmek imkansız. Dolayısıyla yaptığınız her işin, attığınız her adımın sonuçlarını göze alarak, bunun faturasını, bunun bedelini dikkate alarak yapmak zorundasınız. Yapılan açıklamalar gösteriyor ki olayın sadece teknik bir sorun gibi tarifi imkansız. Türkiye’nin Yunanistan ile binlerce kez benzer bir pozisyona girip ama uçağı düşürme yoluna değil başka yollara, başka yöntemlere, paralel uçuş gibi, karşılıklı taciz gibi it dalaşı gibi başka yöntemleri tercih ettiğini herkes biliyor. Bütün dünya biliyorken, burada doğrudan doğruya uçağın vurulmasının faturasını da ne yazık ki bütün bir ülke, ekonomisiyle, belki güvenliğiyle, barışıyla hepimiz ödemek zorunda kalacağız” diye konuştu.
"BAŞKA MİLLETVEKİLLERİMİZ DE HENÜZ YEMİN ETMEDİLER"
Gazetecilerin Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın Meclis'te yemin etmemesiyle ilgili soruları da cevaplayan Bilgen, “Bu konuda hem iktidar partisinin temsilcileri, bu yemin metninin darbe döneminden kalma bir yaklaşımı yansıttığını ifade ettiler. Ve tabi ki yeni başkanın takdiridir. Ama biz zaten değişecek olan, değişeceğini dair irade beyanın CHP’nin de, AK Parti’nin de ve bizim partimizin de net beyanda bulunduğu bir metinde hala ısrar ederek bunu bir krize, bir gerilime çevirmenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu arada bizim başka milletvekillerimiz de henüz yemin edemediler. Nusaybin’den çıkamadıkları için, iki haftadır yemin edemeyen başka vekillerimiz de var. Dolayısıyla yemin sorunu, yemin krizi sadece bu konu ile ilgili değil. Ama galiba dün asıl göz ardı edilen başka bir şey gerçekleşti Ankara’da, yani çok olağanüstü biçimde, ilginç biçimde Meclis Başkanlık Divanı şimdiye kadar 15 kişi 17 kişiyi, 18 kişiyi hiç geçmemişken MHP ve AK Parti’nin pazarlığıyla bu sayı 23’e çıkartıldı. MHP’ye divanda bir üye çıkartmanın karşılığı da RTÜK Başkanlığı krizinin çözülmesi oldu. Belli ki yani 7 Haziran’da başlayan gizli koalisyon, MHP- AKP gizli koalisyonu doğrudan doğruya bir takım pozisyonları, koltukların paylaşılmasından tutun genel güvenlik politikasına kadar her yerde devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Ayhan Bilgen, Harakani Havalanı'nda yaptığı basın toplantısının ardından partililerle birlikte Digor ilçesine hareket etti.