Sultanoğlundan Önemli Açıklamalar...

Yeniçağ Gazetesi Yazarı Selcan Taşçı, bugünkü köşe yazısında Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu Hasan Sultanoğlu’nun açıklamalarına geniş yer verdi.

“Aramıza nifak sokmak için siparişle haber yapıyorlar!..” diyen Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu Büyükelçi Hasan Sultanoğlu, bakın Selcan Taşçı’ya neler söyledi :

Aramıza nifak sokmak için siparişle haber yapıyorlar!..

Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu Sultanoğlu Azerbaycan’ı karalama kampanyası başlatan “Türkiyeli” medyayı topa tuttu.

Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu Büyükelçi Hasan Sultanoğlu aradı. Medya eliyle yürütülen Azerbaycan karşıtı kampanyadan duyduğu “derin üzüntü”yü paylaştı. Azerbaycan düşmanlığı oluşturmak üzere “siparişle” haber yapıldığını düşünüyor.

Yeni Şafak’tan örnek veriyor. İktidara yakınlığıyla bilinen gazetenin 17 Ocak 2012 günü attığı “Azeri gardaş sen hardasan” manşetinden sonra, Azerbaycan’ı Fransa’ya karşı Türkiye’nin yanında yer almamakla suçlayan habere imza atan Çetiner Çetin’i aramış Sultanoğlu. Ulaşamamış. Sonra “Özcan Bey”le görüşmüş. Azerbaycan’ın Ermeni iddialarını inkarı suç sayan tasarının Fransa Meclisi’ne geldiği günden bu yana yaptıklarını anlatmış. Özcan Bey “Madem durum bizim bildiğimiz gibi değil anlattıklarınızı da yazarız” deyip Sultanoğlu’na “dönmek” üzere kapatmış telefonu. Ne dönen var, ne ertesi gün konuyla ilgili tek bir satır Yeni Şafak’ta! İşin peşini bırakmamış, ertesi gün Çetin’i bulmuş Başkonsolos. Çetin’e de anlatmış bir gün önce Özcan Bey’e anlattıklarını. O da “not ederek” dinlemiş ve yayınlayacağını söylemiş... Ertesi gün; tek satır yok!

Azeri yok biz Türküz

Macera devam ediyor...

Bu kez oturmuş iki gündür telefonda anlattıklarını yazıya dökmüş Sultanoğlu. Çetin Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert’le konuştuğunu, bu sefer açıklamasını kesinlikle yayınlayacaklarını söylemiş.

Sonuç mu?

Hadi canım hâlâ soruyor olamazsınız; yayımlamamışlar tabii.

Ha bu arada benzer bir haber de Türkiye gazetesinde çıktı ya... Onlarla da irtibata geçmiş Sultanoğlu. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nı neye dayanarak Türkiye için zararlı gibi gösterdiklerini, yayımladıkları rakamların kaynağını sormuş. El cevap:

- Bir arkadaşımız söyledi!

Nasıl? Tam da 2012 model gazetecilik örneği değil mi!

Yazılanların “Azerbaycan basını”na dayandırılmasına da sitem ediyor Sultanoğlu:

“Azerbaycan’da bunları yazan bir tek gazete var. Onun sözüne bakıp iki kardeş ülkenin arasına nifak sokuyorlar, fakat benim devletim adına, devletimi temsilen söylediklerimi yok sayıyorlar. Kulakları sürekli Azerbaycan düşmanlarının ne dediğinde!”

Düşünün bir Amerikan gazetesi Türkiye’yi bölgedeki “dost” ülkelere hedef gösteren bir habere imza atıyor. Misal kaynağı da Yasemin Çongar. Orada görevli diplomatlarımız haberdeki yanlışları düzeltmeye kalkıştığında muhatap olarak karşılarına çıkan “kapı-duvar”!

Ve elbette kullanılan dil. Sultanoğlu öyle demiyor tabii ama feryat ediyor adeta: “Ne demek Azeri? Azeri yok, biz Türküz!”

“Ben Türkiye sevdalısı biriyim” diyen Sultanoğlu’nun Yeni Şafak’ın yayımlamaktan kaçtığı açıklamasıysa şöyle:

“31.12.2011 tarihinde Azerbaycan Milli Meclisi oy birliği ile Fransa Senatosuna resmi itiraz müracaatı kabul etti ve gönderdi.

Fransa’nın Bakü Büyükelçisi Azerbaycan Dışişleri Bakanlığına davet edilerek, kendi hükümetine iletilmek suretiyle mesele ile bağlı itiraz notası verilerek Azerbaycan devletinin rahatsızlığı ifade edildi ve AGİT Minsk Grubu eşbaşkanı olarak Fransa devletinin çözüm konusunda tarafsız olamayacağına vurgu yapıldı.

Fransa’ya nota verdik

Azerbaycan Cumhurbaşkanı müsteşarlığının Dış ilişkiler şube müdürü Novruz Memmedov ve Kamu-Siyasi şube müdürü Ali Hasanov basın aracılığıyla tasarıya itirazlarını geniş bir şekilde açıkladılar. Milli Meclis başkanın yardımcısı Ziyafet Asgerov ve başkan yardımcısı Bahar Muradova meclis adına tepkilerini basında yayımladılar. Mesele sivil toplum örgütlerinin de gündeminde tutuldu ve tutulmakta...

Gazetenizin manşetinde yer alan “Ermenistan’la ilişkileri normalleştiren protokol Azerbaycan’ın tepkisi üzerine, ABD ve AB karşıya alınma pahasına çöpe atıldı” yazısı yazılırken de “çöpe atılma”nın sebebinin hem de Ermenistan Anayasa Mahkemesinin malum kararının olduğunu unutmamak lazımdı. Ermenistanla sınırların kapatılması sadece Azerbaycan topraklarının işgali ile değil aynı zamanda Ermenistan’ın Türkiyeden haksız talepte bulunduğu ve “3 T” olarak tanımlanan “toprak, tanıma, tazminat” meselesi ile ilgilidir.

Ermenistan Türkiyenin sınır çizgilerini resmen tanımıyor ve dünyaca Türkiye Cumhuriyeti arazisi olarak tanınan Türkiyenin doğu ve güney doğu bölgelerini kendi anayasasında “Batı Ermenistan” olarak tanımlıyor. Acaba tanınmayan sınırlar nasıl ve nerden açılacaktı?

Hocalı’yı da yazın

...Bunların dışında, gönül ister ki, gazeteniz dahil olmak üzere Türkiye basını manşetinde 22. yıldönümünü anmakda olduğumuz, 1990 yılında Baku’de Ermeni askerler tarafından sivillere karşı yaşatılmış olan 20 Ocak soykırımına, 20. yıldönümünü yaşayacağımız, 1992 yılında Ermeni askerlerinin sivil Azerbaycan Türklerine yaşatmış olduklan, bir gecede yer yüzünden silinmiş Hocalı’da yaşanmış olan 26 Şubat soykırımına da yer ayırsın.

Her zaman ve her yerde Azerbaycan Türkiye’nin, Türkiye de Azerbaycan’ın yanındadır. Biz bunu böyle biliyoruz ve buna böyle inanıyoruz. Bunu deyişmeyi sadece düşmanlanmız ister ki, onların da hiçbir zaman buna gücü yetmez. Çünkü bizi biri-birimize bağlayan kalbimizde vuran ve damarlanmızda akan kandır. Çünkü biz bir millet, iki devletiz.”

Bir Türk gazetesi, bu denli “bütünleştirici” bir açıklamanın neden Türk Milletine ulaşmasına engel olur ki?