Taner Gökçekten Önemli Bir Tesbit

"Etnik ve mezhep gerilimi İslam toplumlarını esaret altına alarak geleceğini belirsizliğe itti"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Taner Gökçek, etnik ve mezhep geriliminin İslam toplumlarını esaret altına aldığını ve geleceğini belirsizliğe ittiğini belirtti .

Hazreti Hüseyin ve 72 arkadaşının Kerbela'da şehit edilişinin 1375. yıl dönümü münasebetiyle Kars’ta düzenlenen anma törenlerine katılan MHP MYK Üyesi Taner Gökçek, barış ve kardeşliğin ikinci plana düştüğünü, kavga ve düşmanlıkların öne geçtiğini söyledi.

MHP MYK Üyesi Taner Gökçek, “Muharrem ayı, unutamayacağımız acıların, hüzünlerin, hıçkırıkların ve felaketlerin yaşandığı bir zaman dilimidir. Miladi 680, Hicri 10’da Kerbela’da yaşanan vahşet, Ehli Beyt’in kanını dikan Ashab-ı Kiram’a kast eden canilik elbette unutulmayacak ve unutturulmayacaktır. Muharrem ayı mazlumların ahı ve feryadıdır. Muharrem ayı asırlarca süren matemlere, gönlümüzü yaralayan vahim olaylara sahne olmuştur” dedi.

Bu ayda Efendimizin mübarek torunu Hazreti Hüseyin’in ve ailesinin hunharca katledilişi hiçbir zaman aklımızdan çıkmayacaktır diyen Gökçek; “Hazreti Hüseyin’in şehadeti Müslümanların ortak hüznü, asırlarca içimizi kanatan, yüreğimizi sızlatan ve yankısı hiç azalmayan dramdır. Hazreti Hüseyin ömrü boyunca haksızlığa boyun eğmemiş, tehditlere prim vermemiş, iftiralara kulak asmamıştır. Tuzaklara aldırış etmemiş, saldırılardan korkmamıştır. Ne pahasına olursa olsun hakkın izinden, hakikatin çizgisinden ve Allah’ın yolundan ayrılmamıştır. Hazreti Hüseyin; mazlumların gür sadası, garibanların içten çığlığı ve İslam’ın nurlu meşalesidir. Kerbela’da yalnızca Ehli Beyt’e kıyılmamıştır. Hepsinden önemlisi Kerbela’da İslam’a ihanet edilmiş, Efendimiz Habibullah’ın emanetlerine lanetle andığımız şiddet reva görülmüştür. İslam alemi bu elem ve keder verici olaydan gerekli ders ve sonucu maalesef henüz alabilmiş ve çıkarabilmiş değildir” diye konuştu.

Hala Yezitler, Nemrutlar, Firavunlar ve destekçileri her taraftadır. Hala Kerbelalar yaşanmata, aklın ve insafın alamayacağı kanlı hadiseler görüldüğüne dikkat çeken Taner Gökçek; “Şu günkü tabloda, etnik ve mezhep gerilimi İslam toplumlarını esaret altına almış, geleceğini belirsizliğe itmiştir. Barış ve kardeşlik ikinci plana düşmüş, kavga ve düşmanlık öne geçmiştir. Şüphesiz yaşananlar Efendimizin tebliğine, Hazreti Hüseyin’in duruş ve ilkelerine tamamıyla aykırıdır. Cahiliyle devrini aratmayan ilkellikler, kana ve ölüme doymayan vicdansızlıklar, mezhep üzerinden yürüyen kutuplaşmalar İslam coğrafyasıını zifiri bir geceye mahkum etmiştir. Kutlu dinimizi terörle yan yana getiren alçak plan ve propagandalar, acılar üzerinden cepheleşmeleri yaygınlaştıran, husumetleri tırmandıran emeller tüm müslümanları zora sokmuştur. Bu karanlıktan çıkmak lazımdır. Doğaldır ki, adaleti, merhameti öğütleyen; sabrı, hoşgörüyü, muhabbeti vaaz eden; kardeşliği, yakınlığı ve kucaklaşmayı tavsiye eden bir dinin mensupları olarak yaşanan barbarlıklara duyarsız kalmamız, dudak bükmemiz mümkün değildir. İslamiyet’i sinsi amaçlarına payanda yapmaya kalkanlara samimi müslümanlar mani olmalı, iblis ve ortakçılarına müsaade etmemelidir. İslam alemi özeleştiriden sakınmamalı, nerede eksik ve noksan kalındığını kararlıca gözden geçirmelidir” şeklinde konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Taner Gökçek, daha sonra şunları söyledi:

“Akan müslüman kanı acilen durmalı, sözde İslamiyet adına, hele ki, cihat hesabına vuran, kıran ve öldüren cinayet örgütlerine fırsat verilmemeli, tolerans gösterilmemelidir. Ben müslümanım diyen hiç kimse bu sorumluluktan, bu tarihi vazifeden, bu manevi görevden kaçmamalıdır. Petro- dolarların üzerine kaplanan, enerji kuyularının etrafına öbek öbek çadırlarını kuran, bunun yanında saltanatlarını sürdürebilmek için Batı’nın güdümüne giren emirler, sultanlar, krallar kendi vicdan muhasebelerini mutlaka yapmalıdır. Şayet banka hesaplarını, lüks ve debdebeli hayatlarını; inatla İslam’ın geleceğine ve müslümanların huzuruna tercih ediyorlarsa, iki cihanda da bunun hesabını veremeyecekler, ilahi cezadan kurtulamayacaklardır. İslam’ı kirletmeye, karanlığa çevirmeye ve şuna buna sorgulatmaya hiçbir faninin, hiçbir bedbahtın hakkı yoktur. Bu itibarla herkes kararını, safını, nerede durduğunu ve yönünü belirlemelidir.

Bilinmelkidir ki, yerli ya da yabancı odakların, Paygamber Efendimizi ve yüce tebliğini istismar etmesi hepimize hakaret, hepimize saygısızlıktır. İslam’la kandıranlar, Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarını işlerine geldiği gibi kullanıp üzerinde oynayacak kadar gözü kararanlar, unutmayınız ki gerçekte Yezid’in peşi sıra gidenlerden, Ebu Cehil’in takipçilerinden, Ebu Süfyan’ın mirasçılarından başkası değildir. Ve bunların hakkından gelmek bizlerin en bariz mükellefiyetleri arasındadır.

İdrak ettiğimiz Muharrem Ayı’nın milletimize, Türk-İslam Alemi’ne dirlik, birlik ve sükunat getirmesini temenni ediyor; tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin Yüce Allah tarafından kabul olunmasını niyaz ediyorum. Allah’ın rahmet, mağrifet ve selamı Peygamber ve Ehl-i beyt dostlarıyla, şehitler şehidi Hazreti Hüseyin ve onun gibi tüm Türk-İslam şehitlerinin üzerine olsun. Selam olsun tüm Türk-İslam şehitlerine. Allah’ın laneti ise kıyamet gününe kadar başta Yezit ve yandaşları olmak üzere çağımızın tüm zalimlerinin üzerine olsun.”