Taşın Büyüsü Kars

Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği (TÜRKEV), “Taşın Büyüsü Kars” konulu 32. Tarihi Türk Evleri Haftası nedeniyle Kars’ta panel düzenledi.

TÜRKEV Başkanı Prof. Dr. Cengiz Eruzun başkanlığındaki toplantıda tarihi kimliği olan marka şehir Kars’ı masaya yatırdılar.

KARS – ANİ HARABELERİ-ÇILDIR GÖLÜ-SARIKAMIŞ-ERZURUM

Heyet, Kars Havaalanında buluştuktan sonra geziye başladı. Rus işgali sırasında yapılan ve şu anda da kullanılan binaları gördüler. Vali Konağı, PTT Binası, Ortodoks Kilisesi (Merkez Camii), Demir Köprü, İsmet Paşa İlköğretim Okulu, Hekim Evi (Opera Binası), Fevzi Paşa İlköğretim Okulu, Alexander Nevski Kilisesi (Fethiye Cami), Tren Garı ve Kars Müzesi ve Kars’ta; Kars Kalesi, Karahanoğlu Köprüsü, Oniki Havari Kilisesi, Ebu-l Hasan Harakâni Türbesi, Topçuoğlu Hamamı, Muradiye Hamamı, Defterdarlık, Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı, Konservatuar gezilerinin ardından yöresel tatlardan oluşan yemekleri tattılar. Şehir gezilerini tamamladıktan sonra da şehir merkezindeki otellerine yerleştiler.

32. HAFTA SEMPOZYUMU – BOĞATEPE

Sempozyumun yapılacağı Kültür merkezine gidildi. Sempozyum sonrasında Malakanların yaşadığı Eko Köy Boğatepe’ye gidildi. Türkiye’nin ilk peynir müzesini gezildi, köydeki mandıralar ve köy gezisinin ardından kente dönülerek Kars sokaklarında gezi yapıldı.

ANİ HARABELERİ – ÇILDIR GÖLÜ

Programın üçüncü gününde de Ermenistan sınırında bulunan Ani Harabelerine geçildi. Gezi alanında Gagik Kilisesi, Havariler Kilisesi, Aziz Krikor Şapeli, Aziz Prktich (Halashar) Kilisesi, Büyük Katedral (Fethiye Camii), Tigran Honents (Resimli) Kilisesi ve sınırın en ucunda bulunan Bakireler (Rahibeler) Manastırı, Pers Uygarlığı’na ait bir Zerdüşt Ateşgedesi ve bir Gürcü Kilisesi. Ani Kenti, Selçuklular Dönemi’nde de iskân edildiği için; Selçuklu Sarayı ve Kalesi, hamamları ve Türklerin Anadolu’da yaptıkları ilk Cami olan Ebu-l Menucehr Camiye gidildi. Ani gezisinden sonra da 2000 metre rakımlı Çıldır Gölü’ne geçildi. Göl kenarındaki restaurantta gölden tutulan balıklardan oluşan farklı bir yemek zevki yaşayan konuklar akşam saatlerinde kente döndüler.

Son günde de Sarıkamış’a hareket edildi. Yol üzerindeki Şehitler Anıtı’nı ziyaret eden heyet Katerina Köşkü’nü geçti ardından da Sarıkamış Kayak Merkezinde konakladılar. Sarıkamış ilçe merkezinde öğlen yemeği yiyen ekip, Erzurum’a geçerek burada da Türk İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi (Yakutiye Medresesi), Atatürk evi, Restorasyonu yapılan Erzurum Evleri, Erzurum Kalesi, Erzurum Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Ulu Cami ve gümüşçüler çarşısını gezdiler.

KARS EVLERİ VE PANEL

Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü Konferans salonu’ndaki toplantının açılış konuşmasını TÜRKEV Başkanı Prof. Dr. Cengiz Eruzun yaptı. Eruzun, “Kars bir nevi uçları toplayan bir yerdir, kültürleri harmanlayan bir şehirdir. Bizim güneyimiz, kuzeyimiz zaten denizlerle çevrili. Ama Kars ve Edirne son derece önemlidir. O anlamda ülkemiz son derece güzel bir ülke. Coğrafyasıyla, tarihiyle, arkeolojisiyle, kültür varlığıyla boy ölçüşülemeyecek bir ülkedir. Ama maalesef ki halkımız bunu bilmiyor. Tarih kitaplarında bu anlamda birçok şey yazıyor. Bu anlamda yerel yönetimlere ve bizim gibi sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşüyor. Bu umut verici bir durumdur. Sivil toplum kuruluşlarının gelişmesi açısından bu olaya el atmaları son derece önemli. Bu Avrupa’da çıktığı zaman Saadettin Tantan bizleri topladı ve dedi ki; böyle bir şey var. Bu bizim için de önemli olabilir dedi ve Türkiye’de çok çabuk gelişti. Birbiriyle boğuşan çok farklı fikirleri savunan insanlar bile Tarihi Kentler Birliği’nde aynı şeyi söylüyorlardı. Edirne toplantısında vardım ve bana söz verildiğinde çok önemli olduğunu söyledim. Kabul edenler de hala güçlü bir üye değildi. Ama Kars öyle değil, Kars tam içinde. Bizim büyüklerimiz hatırlayacaklardır. Beypazarı belediye başkanı vardı, Mahsur yavaş. Ankara”dan adaylığını koydu. Mansur Yavaş bu konuyu çok iyi biliyor. Onun yaptıklarını kısa bir açıklamayla size aksettirmek istiyorum. Bunlarla ötekiler arasında bir fark yok. Neden seçmeci bir tavır var, niçin hepsi olmamış. Ne kadar eser var dedim. 1500’ün üzerinde tarihi eser var. Ben de siz nasıl yapıyorsunuz bunları diye sordum. Biz kurulla uğraşmamak için tescilli olmayan binaları restore ediyoruz dedi. Bu onun kıvrak zekasını gösterir. Aynen devam edin, tescilli olmayan binalar için sizden hesap soramazlar dedim. Ve bu 100”ü aştı 150-200”e varınca kuruldan bir zılgıt geliyor. Siz bu işleri yapıyorsunuz ama bizden izin almadan yapamazsınız diyor. O da cevap yazıyor. Sizin tesciliniz 100 tanedir. Onların listesi buradadır. Ben onlara hiç dokunmadım. Ben tescilsiz binalar kuruyorum diyor. Ona da bir şey yapamazsınız ki diyor. Ve onun üzerine kurul yeniden tespit yapıyor. Listedeki kültür varlıklarını arttırmaya çalışıyor ama gene Mansur Yavaş”ın düşündüğü oranda bir saptama yapamadılar. 700-800’e ulaştığı zaman problem şurada olacak. Mesela onardığınız binayı fonksiyon veremeyeceksiniz. Diyelim ki kültür merkezi yaptınız, otel yaptınız; gene var gene var, ne yapacaksınız? O sıralarda somut olmayan kültür varlıkları tartışılıyordu dünya çapında.” dedi.

SOMUT OLMAYAN KÜLTÜR VARLIKLARI

Eruzun, daha sonra şunları söyledi:

“Somut olmayan kültür varlıkları Türkiye’de o kadar fazla var ki... Hacivat, Karagöz, Ortaoyunu, türkülerimiz, komşuluk dayanışmaları, misafirperverlik bunlar hepsi birer kültür varlığıdır. Mesela siz buraya halı dokuma tezgahı yaparsınız alın size fonksiyon. Beypazarı yemeklerinden oluşan bir lokanta yaparsınız hemen turizm koşa koşa gelir. Orada deniz yok hep dağ tepe ama Beypazarı turizm ile kültürel açıdan haşır neşir. İnsanlar gidip birkaç gün kalıp memleketlerine dönüyorlar. Yani olay budur. Şimdi Kars, 1999”da burada böyle bir çalışma yapmış. Ben araştırdım, önemli kararlar da alınmış. Koruma planı yapılması konusunda kararlar var. Mevcut binaların birbirinden farklı olduğu tespit edilmiş. Baltık mimari tarzındaki evler, Rusların burayı işgali sırasında yaptığı binalar var. Ayrıca gerçekten zarar görmüş olan buranın gerçek dokusu olan küçük evler çok şahaneymiş. O evlerin çoğu duruyor. Tarihi inceleyerek olmayanların maketi ya da resmi olabilir o yönde bir yenileme yapılabilir. Bu şekilde o kimlik geri kazandırılabilir. Bu hala mümkündür. O bakımdan biz böyle bir çalışma yaptığınız zaman “Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği” olarak sizin yanınızda olacağız.” 

TÜRKEV, GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİ BAŞARILARA İMZA ATMAKTADIR

Belediye Meclis Üyesi Tahsin Güngören de, “Tarihi evler olmak üzere kültür varlıklarını korumak, kentsel tasarım ve restorasyon projeleri yapmak ve yaptırmak, bu projeleri yaparken geleneksel evlerin tüm yapı örneklerini aynen muhafaza etmek gibi bir misyonu gerçekleştiren TÜRKEV, gerçekten çok önemli başarılara imza atmaktadır. Kentlerde kültürel ve doğal varlıkların yaşatılması, yerel sorumluluk olduğu kadar ulusal ve evrensel bir yükümlülüktür. Kültür varlıkları bütün insanların ortak mirasıdır. Uluslararası ilke kararıdır. Bu nedenle katılımların azaldığı koruma çalışma anlayışını zorunlu kılmaktadır. Korumanın yalnızca elde kalan eski yapıların restorasyonuyla sınırlı kaldığı uygulamalar olumlu tetkik sorunlar verse bile bunun geçmişten gelen kimlikli kentsel yapıların ve toplumsal ilişkilerdeki insanlığın yaşamasıyla desteklenmesi gerekmektedir.” diye konuştu.

KARS’IN TARİH VE KÜLTÜR DEĞERLERİ

Güngören ayrıca, “Bugünkü Kars şehri Ani Harabeleri”nin 50 km kuzey batısındadır. Yerleşim alanı olarak Kars Ani”den muhtemelen daha eskidir. Ve Ani”nin aksine Kars hiçbir zaman terk edilmemiştir. Mozaik mimari yapılara sahip bir şehirdir. Mesela katedral, Orta Çağ Kilisesi, Rus döneminde yapılmış eserler bu yapıların birer örneğidir. Kars”ın tarihine hızlı bir şekilde göz atsak Kars mimarisinin farklılığının nedenini kolayca anlamak mümkündür. 11y.y’da Selçuklular Kars bölgesine gelmişler. 13y.y’da Moğollar belli bir süre bu bölgeyi işgal etmişlerdir. Moğol İmparatorluğu”nun çöküşünden sonra 1534 Osmanlı İmparatorluğu”na dahil edilmesine kadar Kars irili ufaklı Türk beyleri tarafından yönetilmiştir. 1579’da Osmanlılar şehrin geniş çaplı onarımına başlamıştır. 18. y.y’ın ortalarından 19. y.y’ın başına kadar İstanbul”un Kars üzerindeki hakimiyeti o kadar zayıflamıştır ki Kars yarı özel olmuştur. Rusların 18. y.y’dan itibaren Kafkasları zapt etmesi Müslüman muhacirlerin özellikle Çerkezlerin Kars’a akın etmesine neden olmuştur. Kars Osmanlı İmparatorluğu”nun doğu sınırı ve Erzurum yolunu koruyan stratejik bir sınır kasabası halini almıştır. Ruslar Kars’ı 1828’de 7 ay süren meşhur bir kuşatmanın ardından 1877’de ele geçirmişlerdir. Bu defa şehir onlara kalmıştır. Müslüman halkın önemli bir kısmı RUS EGEMENLİĞİNDE KALMAMAYI TERCİH ETMİŞLER.” ŞEKLİNDE KONUŞTU.

BRİTANYALI BİR GEZGİN KARS NÜFUSUNUN 1894’TE, 4000 OLDUĞUNU YAZMIŞTIR

Güngören konuşmasını şöyle tamamladı:

“Ruslar geri kalan Türklere kötü davranmış. Bazı camiler yıkılmış, kiliseye çevrilmiş. Ortodokslara özellikle Ermenilere ayrıcalık tanımışlardır. Rus ibaresindeki Ermeniler başka bölgelerden akın etmiş ve böylece Kars nüfusu genişlemiştir. Britanyalı bir gezgin Kars nüfusunun 1894’te, 4000 olduğunu yazmıştır. Ve buna büyük Rus garnizon komutanı dahil edilmemiştir. 19. y.y’ın sonuna doğru Rusya”nın kendi bünyesinde hoş görülmeyen birçok tadilat başta Protestan olmak üzere Hristiyanlara da ev sahipliği yapmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Kars, 40 yıl Rus işgalinde kalmıştır. Ruslar 1877 yılından 1918 yılına kadar şehre yeni bir imar çalışması başlatmıştır. Ruslar askeri vilayet olarak ilan ettikleri Kars ilindeki yeni imar çalışmaları sırasında bugünkü Yusuf Paşa, Orta Kapı ve Cumhuriyet Mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni bir şehir planı kurmuşlardır. Özellikle 1706 yılında Rusyanın Kuzeyi”nde, Baltık Denizi tarafında uygulanan bir mimari anlayış Kars”a uygulanmıştır. 1882 yıllarında Hollanda”dan getirdikleri mühendislerle şehirdeki imar çalışmalarına hız vermişlerdir. Bazalt taşlarından, Baltık mimari tarzında tek katlı, iki katlı evler yapılmıştır.”

Turizm ve Turizm İl Müdürü Hakan Doğanay da, “Türk Evlerini Koruma Derneği’nin 32. yıl dönümünü böyle bir etkinlikle Kars’ta kutlamış olmak bizi mutlu etti. Sosyal bir varlık olan insanın, yaşam standartları yaşadığı çevrenin inanç, adet, töre değerleri sayesinde şekillenmektedir. Bu standartlar doğrultusunda toplumların kendi kültürlerinden, yaşam biçimlerinden önemli dönüm noktalarına vardıkları söylenebilir. Her biri birbirinden mukaddes olan ve insanlığın özünü bulmayı amaçlayan bu yaşam, kültürel objeler Kars çevresinde binlerce yıllık bir birikimin eseri olarak nesilden nesile aktarılmaktadır.” dedi.