Telefon

Cankat KOCA kaleme aldı...

Herkesin mutlaka bir anısı vardır geride bıraktığı zamana dair...

Değerli ''HÜRYURT'' okurları geçen hafta 57. yaşını kutlamak vesilesi ile kaleme aldığımız ''Nice Yaşlara Hüryurt'' isimli yazımızın bir noktasında mutlaka siz değerli okurlarımızın da ''HÜRYURT''a dair anılarınız vardır şeklinde bir betimlememiz olmuştu ve emindim ki bu anılarınız o an gözlerinizde canlanmıştı. Kaleme aldığım yazıyı babamla telefon aracılığıyla paylaşmak fırsatı bulup, eskileri biraz yad ettikten bir kaç saat sonra idi yeniden çalan telefonda babamın bir çırpıda konuşmaya başlamasını duydum...

Merhaba demeye fırsat kalmadan 1963 yılı diye anlatmaya başladı...

1963 yılının İlkbaharı Aylardan Nisan Kars Fevzipaşa İlkokulu 3. sınıftayım, 4. ders kapı açıldı Öğretmenimiz Temraz Kesemenli sınıfa girdi. Hepimiz ayağa kalktık, oturun dedi oturduk. Ders başladı bize teknolojinin geliştiğinden dünya üzerinde ki yeniliklerden bahsettiği sırada aranızda kimler telefonla konuştu diye sorunca bir kaç arkadaşımız dışında kimse parmak kaldıramadı. Zilin çalmasıyla ders sona erdi. Tenefüse çıktık o dönem okuyan tüm çocukların yegane oyunu olan teppik (çok zarar verdiği düşünülmeyen bir nevi sporsal bir Kars oyunu:) oynadık her tenefüs olduğu gibi iyice terledik, zil çaldı tenefüs bitti kızarmış, terlemiş sınıfa geldik. Bir sonra ki ders Temraz Bey sınıfa girdi, hepimiz yine ayağa kalktık, çocuklar tek sıra olun ve sessizce Başöğretmeniniz Kerem Okyay Bey'in odasına doğru beni takip edin dedi. Koridorlardan yürümeye başladık...

Ve Başöğretmen Kerem Bey'in odasındayız heyecandan titriyoruz.... (nerede şimdi ki gibi eller cepte gülmek eğlenmek diye de ekliyor.) Temraz Bey telefonun ahizesini kaldırıyor ve bir numara çeviriyor. Karşımızda ''HÜRYURT GAZETESİ'' nin sahibi rahmetli Seyfi Çapan var. Bizlere sırayla Seyfi Amca ile konuşmak için ahizeyi uzatıyor yaklaşık 45 kadar çocuğuz. Herkes sırayla konuşmaya başlıyor, o nasıl bir mutluluk telefonla konuşuyoruz... O nasıl bir sevecenlik, nasıl bir sabır Seyfi Amca bıkmadan, yorulmadan hepimizle tek tek sohbet ediyor ismimizi, halimizi hatırımızı, mahallemizi, babamızı, babamızın mesleğini soruyor ve akşam eve gidince babanıza selam söyleyin diyor... Bir ders süresince bu telefon görüşmesi devam etti, hepimiz ilk defa telefonla konuşmanın heyecanını yaşadık. Okul paydos oldu artık mahallede, sokakta, evde kimi gördüysem ve hatta diğer arkadaşlarımda kimi gördüysek yaşadığımız telefon konuşmasını bıkmadan defalarca anlattık...

Ne güzel yıllardı o yıllar diye de ekliyor ve telefonu kapatıyoruz.

Görünüyor ki benim geçen hafta 80'ler diye bahsettiğim bana ait olan ''HÜRYURT''lu anılar 57. yılında 60'lara ve hatta yaş ve yaşanmışlıkları itibariyle 50'li yıllara gidecek kadar geniş bir perspektif içinde...

Yinelemekte fayda var ne mutlu bize ki şehrimizin yaklaşık yarım asırına ve hatta daha fazlasına ışık tutmuş, yaşananları kayıt altına almış böyle güzel, ilkeli bir gazetesi var...

Ez cümle: Bizden büyük ve bizim KARS gibi büyük bir aşkımız var...

Hasret ve Muhabbetle...