Daha önce, “Âşık Veysel Destanı” (Savaş Öztürk)”, “Âşık Mahzuni Destanı” (Savaş Öztürk) ve “Kuvai Milliye Destanı (Nazım Hikmet)” gibi şiir-müzik dinletilerine imza atan Öztürk çifti, albüm tanıtım konserini Halk Eğitim Merkezi Çok Amaçlı Salonu’nda gerçekleştirdiler. Salonu tıka basa dolduran müzikseverlerin alkışlarıyla renklenen konserde; albümde yer alan söz ve müziği Savaş Öztürk’e ait 3 şarkıya (berfo, yasaklım, tomurcuk) çekilen klipler gösterildi. Kadın sorunlarını konu edinen bu klipler 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde TV’lerde ve internette gösterime girecek.
Albüm tanıtımı için Kars’a gelen Güvercin Müzik sahibi Ali Haydar Gögercin, sahnede yaptığı konuşmada, “Firma olarak albümün arkasındayız. Biz sıradan albüm yapmayız, özenle yaptığımız bir albüm” dedi. Kliplerin yönetmeni Ertekin Akpınar da (Melekler ve Kumarbazlar filmiyle tanınan ödüllü sinema yönetmeni) telefonla salona bağlanarak, albümün ve kliplerin arkasında durduğunu bir kez daha vurguladı.
“BU TOPRAKLARA AİT HİKÂYELERİMİZ VARDI. ANLATILACAK DERTLERİMİZ… TOMURCUK, ÇİCEĞE DÖNMELİ DİYE YOLA ÇIKTIK.”
Sevgi ve Savaş Öztürk, yaptıkları ortak açıklamada şu ifadelere yer verdiler:
“Berfo Ana 12 Eylül’de yaşanan acıların en gerçek yüzüdür. 32 yıldır oğlunu arayan bir kadın, yaşı 104. Hangi vicdan bu acıyı yaşatabilir bir anaya. Vicdanı olan hangi yüreği dağlamaz bu trajedi. Berfo eserimizde, Berfo Ana’yla birlikte yolculuğa çıkıp, bir umut yakalamak istedik. Berfo eserimizle, 12 Eylül’ün yaktığı tüm ana yüreklerinin ortak haykırışı olmaya çalıştık. Nazım Hikmet’in dediği gibi: “Kadınlarımızın yüzleri, acılarımızın kitabıdır.
Yasaklım, gazetelerin 3. Sayfalarında ve TV’lerde hemen hemen her gün karşılaştığımız kadın cinayetlerini farklı bir bakışla konu ettiğimiz bir eserimiz. Töreler, çaresizlikler sonucu yapılan zoraki evlilikler… Aynı evi paylaşan, ancak aralarında sevda bağı oluşmayan insanlar ve bunun sonucunda hem kadının hem de erkeğin yaşadığı ‘masum’ ama kadın tarafından bedeli ağır ödenen yasak aşklar. Kardeşleri, babaları tarafından hunharca katledilen kadın fotoğraflarına bakarak ürettiğimiz bu eserimiz üzerine çalışırken kendi kendimize hep şu soruyu sorduk: Bütün bunlar yaşanırken sessiz kalınabilir mi?
Tomurcuk, mahpustakini bekleyen kadının hikâyesidir. İçerdeki edindiği ‘kader’ arkadaşlarıyla hayata daha umutlu bakarken, dışarıdaki kadın sosyal baskıyla ve ekonomik zorluklarla ağır bedeller ödüyor. Kadın için dışarısı kocaman bir hapishaneye dönüşür. İçerdeki büyütmeye çalıştığı tomurcuğu çiçeğe döndürme telaşında… Bir yanda umutsuzluk, diğer yanda umutla birlikte çaresizlik… Özlemle son çağrı yapılıyor; “nerdesiniz ey insanlar”…
Kısacası bizim için Tomurcuk; Anadolu’nun bütün renkleriyle, acılarıyla, tutkularıyla, umutlarıyla ve özlemleriyle var oluşunun bir çığlığıdır. İnsanlığın acılarıyla yüzleşmesinin tanığı olmak derdindedir. “Tomurcuk” albümümüzü Anadolu’nun o engin, olağanüstü coğrafyasında özlemle büyüttük… Çiçeğe dönmeli diye yola çıktık. Yürümeye devam ediyoruz. Bu yolculuğumuzda bize eşlik edeceğinize ve bizi yalnız bırakmayacağınıza inanıyoruz.”
KADIN ÖYKÜLERİNE YER VERİLDİ
Konser sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Savaş Öztürk, şunları söyledi:
“Tomurcuk adlı albümde daha çok kadın öykülerine yer verdik ve kadını anlatmaya çalıştık. Çünkü Türkiye’nin en büyük probleminin kadına yönelik şiddet olduğunu düşünüyoruz. Albümdeki şarkılardan 3’ü buna ait. “Berfo”, “Yasaklım” ve “Tumurcuk” kadını anlatan şarkılarımız. Özellikle “Berfo” türküsünde şuna dikkat çektik; 32 yıldır oğlunu arayan 104 yaşına gelmiş bir ana var. Artık sadece oğlunun kemiklerine kavuşmak isteyen bir ana var. Bu ana 12 Eylül’ün bir ürünüdür. Berfo anayı Türkiye tanıdıktan sonra her bölgeden Berfo Anaya karşı sempati gelmeye başladı. Ege’den, Karadeniz’den, Akdeniz’den herkes Berfo Anaya sempatiyle bakıyor. Berfo ana beni çocukluğunda 12 Eylül sürecini yaşamış biri olarak çok etkiledi. Berfo ananın acılarını “Berfo” adlı esirimizde anlatmaya çalıştık. Aslında bir nevi 12 Eylül’e Kars’tan bir tokat atacağız bugün. Aslında Berfo Anayı medya, toplumumuz, kamuoyu başbakanla görüşmesinden sonra tanıdı. Artık bir şekilde bu kadar yıl geçtikten sonra vicdanlar devreye giriyor. Ben Berfo Anayla Başbakanın görüşmesini samimi olarak algılıyorum. Çünkü o dönemden sonra Kars’ta Cumhuriyet Savcılığında bir soruşturma başlatıldı. Daha sonra Mecliste Berfo Ananın oğlu Cemil Kırbayır için 380 sayfalık bir rapor hazırlandı. Ve şu ortaya çıktı ki Berfo Ananın oğlu bütün suçlamalardan yani yargılama sürecinden beraat ediyor. Ama oğlu ortalarda yok. Bir şekilde oğlu suçlu bile olsaydı, idam mahkumu bile olsaydı onu astıktan sonra Berfo Anaya oğlunun cansız bedenini vermiş olsalardı Berfo Ana çok daha az acı çekecekti. Bu yönden önemli buluyorum. Birde şunun için yaptım ben bu eseri; acılarımızla yüzleşmemiz gerekiyor. Sanat yapıyorsanız bulunduğunuz çağa tanıklık etmeniz gerekiyor. Bizde bu tanıklığı yapıyoruz. Aslında her şey ortada Berfo Ananın 12 Eylül’ün ürün oğlu var. Bizde buna sadece dikkat çekiyor ve tanıklık yapıyoruz. Yani acılarımızla yüzleşmemiz gerekiyor. Bizde bunu yapmaya çalışıyoruz. “Yasaklım” adlı eserde de bugün hangi televizyon kanalını açsak, haberlerde yada gazetelerin üçüncü sayfalarında kadına şiddet olduğunu görüyoruz. Hergün Türkiye’de bir şekilde kadın cinayetiyle ya da kadına şiddetle karşılaşıyoruz. Biz “Yasaklım”da daha çok gül dünyalar ölmesinden yola çıktık. Bu ülkede kadın özgürleşmedikçe ne demokrasi olur ne de insan haklarından bahsedilebilir. Bu yüzden “Yasaklım” adlı esirimizi de çok önemsiyoruz.” diye konuştu.
UMUTLU OLUŞU DA BANA BİR UMUT VERDİ
Sevgi Öztürk de, “Berfo Nineyi evince ziyaret ettik ve acılarına canlı tanıklık ettik. Bir kadın olarak çok üzüldüm. Ama umutlu oluşu da bana bir umut verdi. Halen çocuğunu istiyor olması beni çok duygulandırdı. Kendisi diyor ki ‘Öleceğim ama bir mezar taşım olsun. Ölmeden o mezar taşına gideyim, oğlumun mezar taşını okşayayım ve gözümü ondan sonra yumayım’ diyor.” şeklinde konuştu.
ALBÜMDEKİ ESERLER:
Tomurcuk, Yasaklım, Od İçinde Bıraktın, Tuzluca Oluyorum, Gurbet Elde Yad Ellerin, Berfo, Kendime, İndim Yarin Bahçesine, Gel Mene, Karşılaşma Üzerine
ALBÜM:
Yapım: Güvercin Müzik- A. Haydar Gögercin
Aranje: Levent Canen
Yönetmen: Tunay Bozyiğit
Mixing-mastering: Levent Canen
Stüdyo: Ütopya
KLİPLER:
Yönetmen: Ertekin Akpınar
Görüntü Yönetmeni: Sedat Buz
Kameraman: Onur Kumçay
Genel Koordinatörü: İsrafil Parlak
İdari Koordinatörü: Buluş Oygur
Yönetmen Yardımcısı: Aras Özaydın
Kurgu: İnanç Özgün - Yusuf Saygı
Clour-Collection: Yusuf Saygı
Kurgu Asistanı ve KJ: Ali Yenice
Post-Production: Gece Vardiyası Film