İşte Öztürkkan'ın Candan Badem'e Üçüncü ve Son Cevabı :
Bildiklerini anlat ; ama akıl vermeye kalkma, anlatılanları iyi dinle ; ama hepsini doğru sanma. Sessiz kalmak, bir şey bilmediğin anlamına gelmez, çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez.
Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun bir insani küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmek de korkaklıktır. Cesaret akıldan gelirse cesaret, bilgisizlikten gelirse cehalettir...
Candan Badem derki :
Vezin köyü “Vezir köyü imiş” oysa bu köy 1579 yılında III. Murad tarafından Zeamet olarak Vaizoğlu ailesine devlet tarafından verilmiştir. Kaynak istedi verdim. Burada bu köyün adı yazıyor diye bana verdiği cevaba bakınız :
“Ben Osmanlı arşivini taradım ve konuyla ilgili belgeleri kullandım. Ayrıca Türkçede yayımlanmış bütün kaynakları elden geçirdim. Banıçiçek Kırzıoğlu'nun Namık Kemal’i Kars’ta okutan Müderris, Şeyh Va’ızzade Muhammed Hamid (1779-1854) ve Divançesi adlı bir kitabından söz ediyorsunuz. 1854'te ölmüş bir adamın bizim konumuzla ne ilgisi olabilir?”
Sizin ömrünüz Osmanlı belgelerini taramaya yetmez, adam 1854’te öldü diye geçmişten bahsedemez öylemi. 1877-1914 yılı olaylarını 2010 yılında siz niye bahsediyorsunuz. Size kaynak olarak verdiğim kitabın 6. sayfasında detaylı olarak ailesinin 1579’da Zeamet olarak Va’ız’ın köyünden bahseder ; ama kitap okuma alışkanlığınız olmadığı için “1854’te ölen adamın konumuzla ne ilgisi” var diye acze düşmüşsünüz ben ne yapayım. Takdir tüm okuyucularımın ve düşünen insanların
Soruyorum ki Rus döneminde Ruslar bu camileri kapatmış mı kapatmamış mı ?
Cevap veriyor : Ahali göç etti, camiler sahipsiz kaldı, bin kişi kalmış, bin kişi 2 camide namaz kılmış ne yapalım sayın Badem kapanmamış diyorsa kapanmamıştır. Atlara tavla askerlere depo olmamıştır. Doğrusunu Sayın Badem bilir.
“Sayın Yunus Zeyrek de Sayın Öztürkkan gibi Kırzıoğlu ekolünden geldiği için kaynak göstermek konusunda özürlüdür.” Ben burada size cevap veriyorum, kitap yazmıyorum ki dip notta yazayım, sonra ben size kaynak niye verecekmişim ki, sizin ihtiyacınız yok ki. Yukarıda belirttiğiniz gibi siz bütün Osmanlı belgelerini taramışsınız. Bizler size göre aciziz. Siz iki kitap okudunuz diye kendinizi alim zannetmeyiniz .
Kitabınız haksız ve mesnetsiz dayanaklara dayanıyor. Rus kaynaklarını kopyala yapıştır ile kitap yazmışsınız, birazda kendi haleti ruhiyenizi ekleyerek kitap yazdığınızı zannediyorsunuz Sizin atıfta bulunduğunuz şahısların seviyesine ulaşmanız için çok zaman gerekir.Siz bu kitabınızı ile okuyucuyu eşek zannetmeye kalkmayın, eğer ilgileniyorlarsa sizin ekolünüzdekiler sizden sitayişle bahsederler merak etmeyiniz. Allaha çok şükür okur yazarlarımız var eğri ile doğruyu görebilecek çok kuvvetli kalemler var. Bu şekilde hakarete dayalı eleştirileriniz sizi ancak batağa çeker.
“Kırzıoğlu'nun Kars'ı gezip bilgi toplamış olmasını takdir ettiğimi kitabımda yazmış bulunuyorum. Ancak bu derlemelerin bize fazla bir yararı olmamıştır ; çünkü sonuçlarını yazmamıştır.”
Ömrü ve maddi gücü yetseydi oda olurdu. Onlarda hazırdım ; ama nasip olmadı ; ama onun ekolünde olanlar bir gün bastırır merak etmeyiniz.
“Kırzıoğlu ekolü” sizi niye rahatsız ediyor anlamış değilim. Sizde kelimelere saplantı var ; siz bir konuyu yazarken bir konuda sizin ekolünüze göre değilse ben rastlamadım nereden uyduruyor kaynak göstermemiş teranelerine giriyorsunuz. Ve demek ki sizin ağzınızdan yazan ve düşünenlerde Badem ekolü olarak tarihe geçecek .Teşekkürler bunu söylediğiniz iyi oldu en son Yunus Zeyrek örneğinde olduğu gibi.
Benim dediğim şudur: Sayın Yunus Zeyrek de Sayın Öztürkkan gibi Kırzıoğlu ekolünden geldiği için kaynak göstermek konusunda özürlüdür. Sadovskiy adında bir yazarın bir makalesini kullanmış ancak makalenin künyesini eksik vermiştir. Bu arada kitabımı yazdığım sırada ulaşamamış olduğum sözkonusu makaleye ulaştım ve kitabımın ikinci basımında kullanacağım. Selamın aleyküm, sayfa 25, dip not hani Yunus’un orijinal makalesini görememiştiniz. Görmediğiniz zaman eksik, bırakın bu işleri bana bilgiçlik taslamayın, yok kitabı bilmiyor adını tam yazsın ben sizin gibi bir hafta düşünüp sonra yazmıyorum, yazınızı karşıma alıp aklıma geldiği kadarını yazıyorum, Bu Ramazanda kütüphaneme çıkacağım kitabı bulacağım ve siz tatmin olasınız diye fotoğraftaki bilgileri size yazacağım başka emriniz.
Öztürkkan diyor ki: “Kaynak olarak sorarsanız: “Sınırdaki Harplerin Tarihi” adlı kitapta görebilirsiniz”. İşte burada muhatabım gerçekten kendini ele veriyor çünkü bir kaynağın adını dahi tam ve doğru olarak vermekten aciz olduğunu ortaya koymuş bulunuyor. (Yazarını, basım yılını vb de vermesi gerekir ama bunlardan vazgeçtim bari adını tam verse!)
Dedik ya size cevap veriyorum. Kitap yazmıyorum ki dip notta sayfa yıl şahıs vereyim
Kendimizi ele vermişiz suç mu işlemişiz.
İsterseniz kitapları göndereyim
1854’te ölen adamın konumuzla ne ilgisi var dediğiniz kitabın 6. sayfasında vezin köyünün Vezir köyü olmadığını anlatan ve konumuzla ilgisi olduğunu göstermek açısından zahmet olmazsa kapaktaki fotoğrafta her şey yazıyor orada, kaynağın tam adını göreceksiniz.Sonra deme ki kendini ele veriyor Diğer konulara da cevap verecektim Erbil arkadaşımız rica etti kısa kestim saygılarımla.