Kars’ın Selim ilçesine bağlı Büyük Oluklu Köyünde ikamet eden Cumhuriyet insanı Fuat Bulut, ahşaptan yaptığı beşik, kağnı, kara saban, gem, furgun, araba, tırmık ve kızak gibi yılar önce kullanılan tarım aletlerinin ahşaptan maketlerini yaparak ölümsüzleştiriyor. Bulut ayrıca ahşap üzerine kendisine ait özlü ve anlamlı cümleler de yazarak duvarlara asıyor ve kendisi ile ailesinin soy ağacını da ahşaba isleyerek sahiplerine hediye ediyor.
Yaptığı maketleri torunlarına, köyündeki çocuklara ve misafirlerine hediye eden ahşap ustası Bulut, yaptığı eserlerinin aslında neyi temsil ettiğini de aktarıyor.
Yaptığı her eserin yaşamı ve ölümü temsil ettiğini söyleyen Bulut kağnı, saban ve beşiğin aslında neyi temsil ettiğini açıkladı.
Kağnı ile Kurtuluş Savaşı sırasında kadınların bellerine çocuklarını bağlayarak cepheye mermi taşıdıklarını hatırlatan Bulut, aynı annelerin bebeklerini beşiklerinde belediklerini de hatırlatan Bulut, kara sabanla da çift sürüldüğünün gelecek nesillerinin bilmesi için bu aletlerin maketlerini yaptığını söyledi.
Ziraatı gelişmesiyle eski tarım aletlerinin artık unutulduğunu da söyleyen Bulut, “Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluş zamanlarında ninelerimiz çocuklarını beline bağlayıp bu kağnılarla cepheye mermi taşıdılar. O günleri hatırlatmak için kağnı yaptım. Saban ile de eskiden çiftçilik yapardık. Daha sonra traktör ve diğer makineler çıktı ve bunlar unutuldu. Beşiğin bir manası var. Denilir ki ‘Anamdan geldim pazara, bir top kefen aldım gittim mezara.” İşte beşik de mezarı tasvir eder. Çocuğu beşikte beler, büyütür asker eylersin ve sonra ‘gitti de gelmedi ne fayda’ dersin. Bir de çocukları sevindirmek için yapıyorum. Yaptıklarımı Kars dışında ki vilayetlere de dağıttım. Kimseden de 5 kuruş talep etmedim. Her gelene hediye verdim. Bunları da size hediye edeceğim. Komşularımın da ahşap tarım aletlerini tamir ederim. Çocuklarım da sanatkârdırlar. Çiftçilikle uğraşıyorum. Maketini yaptığım kara sabana öküzlerimi koşar tarla sürerdim ve gemle de döverdik. Ama şimdi traktör ve diğer makiler çıktı, ziraat gelişti ve bunlar unutuldu.”dedi.
TORUNLARININ İSİMLERİNİ SAYAMADI
28 torunu olduğunu da belirten Fuat Bulut “9 çocuğum 28 torunum var. İlk eşim 1975 yılında rahmetli oldu. O’ndan olan çocuklarım ve torunlarım da var ve ikinci kuşak eşimden de çok torunum var. Şimdi hepsi burada olsa yer kalmaz. Çocuklarımın İkisi İstanbul ve Gebze’de, ikisi Kıbrıs’ta, diğer çocuklarım ise buradadır. Torunlarım beni çok severler. Gelir her gün beni öper giderler. Çocuk sevgisi bir başkadır. Fazla kimse ile muhatap olmam. Komşularım ve misafirlerim gelir. Çok oldukları için her birinin adını şu anda sayamıyorum. Evden camiye, camiden evime gider gelirim. Yoruldum da tabi.”dedi.
HEM AHŞAP USTASI HEM DE AĞAÇ AŞIĞI
Evinin bahçesine bir başka yerden getirip diktiği erik ağacının hikâyesini de anlatan Bulut, “Bu ağaç bir fidan idi. Oğlum bir yerden söküp getirip buraya dikti ve meyve vermeye başladı. Bu yıl don nedeniyle çiçekleri döküldü az meyvesi var. Her yıl 4 - 5 kasa meyve toplar komşulara da dağıtırız. Başka ağaçlar da diktim. Köyümüzde hiç ağaç olmaması beni üzerdi ve kendi kendime sorardım. Yetişmez derlerdi ama büyüklerimiz de ağaç sevgisi yokmuş. Bölgedeki aşiretler, hayvancılıkla uğraştığı için ağaç dikmezlerdi. Ama son demde ektin mi bitiyor ve köyümüz de ağaçlar da var ve haz duyuyorum. Elma, armut ve erik ağaçları diktik ve meyve verdiler. Eskinden yoktu. 5 kilometre uzaklıkta Sarıkamış ormanları var. Çok yerde ağaçlandırma yapıldı ve ağaçlar var artık çevremizde” şeklinde ağaç sevgisini aktardı.