Sokak köpeklerine hayat öpücüğü
Balıkesir Doğayı Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği (DOHAYDER) ve Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Kars’ta Belediyeye ait hayvan barınağını ziyaret ederek, sokak hayvanlarına hayat öpücüğü kondurdular.
Kars Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş’un da eşlik ettiği ziyarette; DOHAYDER Başkanı Belkıs Biçer ile HAYTAP Sözcüsü Şule Bayhan barınakla ilgili memnuniyetlerini ve yapılması gereken diğer hizmetleri aktardılar.
Ziyarette anlamlı ve renkli görüntülerde yaşandı. DOHAYDER Başkanı Belkıs Biçer, annesiz barınağa getirilen köpek yavrularını kucağına alıp dudaklarına öpücük kondurdu. Köpek yavrularını kucağında uyutan Biçer’in gösterdiği sıcak sevgi ve açtığı kucak görenleri de duygulandırdı. Yavru köpeklerin kendi aralarındaki oyunları ve birbirlerinin yaralarını dilleriyle yalayarak iyileştirme çabaları ise görülmeye değerdi. DOHAYDER ve HAYTAP üyeleri Kars Belediyesi Hayvan Barınağı görevlilerine hem teşekkür ettiler hem de Kars’taki bu hayvan barınağına ülkenin ve dünyanın dört bir yanından destek çağrılarında bulunacaklarını ifade ettiler.
HAYTAP SÖZCÜSÜ ŞULE BAYHAN KARS BELEDİYESİNE TEŞEKKÜR ETTİ
Kars’ta hayvanlara karşı şiddet uygulandığı yönünde kendilerine bilgi geldiğini ifade eden HAYTAP Sözcüsü Şule Bayhan, birkaç gün önce habersizce Kars’a gelerek barınaktaki hayvanları gözlemlediklerini, fakat şikayette belirtilenlerin aksine hayvanlara oldukça insancıl muamele yapıldığını söyleyerek, bu olumlu gelişmelerden ötürü Başkan Bozkuş’a, barınakta görevi veteriner hekimlere ve diğer görevlilere teşekkür ettiler. Barınaktaki eksikliklerin çözümü için Belediye’ye yardımcı olacaklarını da ifade eden Bayhan, barınaktaki köpeklerin bakımlı, özgür ve mutlu olduklarını gördüklerini ve Kars’tan mutlu şekilde dönecek olmanın sevincini yaşadıklarını vurguladı.
AMAÇ BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL, BİRLİKTE ÜZÜM YEMEKTİR
HAYTAP Sözcüsü Şule Bayhan daha sonra şunları söyledi:
“Bu bizim gönlümüzden gelen 25 yıllık bir mücadeledir. Napolyon para para para diye ölmüş, herhalde bende kısırlaştırma, kısırlaştırma, kısırlaştırma diye diye öleceğim. Çünkü bu olayın çözümünde önceliğin kısırlaştırma olduğuna inanıyorum. Benim öncelikli insancım her şeyi yerinde görüp, belgeleyip daha sonra adım atmaktır. Kars ile ilgili en büyük problem ise kısırlaştırma olmamasıydı, 2010 yılına kadar kısırlaştırma uygulanmış ve sonra bir takım teknik problemler olduğu için durmuş. Burada bizim amacımız bağcı dövmek değil, hep birlikte üzüm yemektir ve biz de hep birlikte bu üzümü yemek için uğraşıyoruz. Biz kafes sistemine karşıyız, buradaki bakımevi oldukça güzel ve hayvanlar özgür. Diğer illerde veya ilçelerde hayvanların kafeslerin içerisine kapatıldığını gördüm. Kısırlaştırılmış fakat halk istemediği için hayvanların yaşamı bir cezaevine dönüştürülmüş ve hayvanlar içeride. Burada öyle bir sıkıntı yok ve ayrıca en çok hoşumuza giden açık beslenme var, hayvanlar koşup oynayabiliyor ve çalışanlarla hayvanlar arasında iletişim söz konusu. Eğer ki burada çalışan birisi hayvanlara tekme atmış olsaydı, o hayvan o kişiyi gördüğü zaman köşe bucak kaçar. Burada öyle bir durum yok ve burada çalışan arkadaşlarımız hayvanlara iyi muamele ediyorlar ve iyi bir iletişim içerisindeler. Buradaki tek sıkıntımız gönüllü yok. Ben her zaman söylüyorum gönüllüsü olmayan bir belediye bel kemiği kırık bir insan gibidir, hareket edemez, gönüllü şarttır. Burada o eksikliği tamamlamak, kısırlaştırma için ve bir başlangıç yapmak için belediyemizle iş birliği yapmak adına buradayız.”
BARINAKTAKİ HAYVANLAR OLDUKÇA MUTLU
DOHAYDER Başkanı Belkıs Biçer ise, “Biz barınakta ki hayvanların çok mutsuz olduklarını tahmin ediyorduk ama gördük ki hayvanlar mutlu. Kars’tan bize çok sayıda olumsuz şikâyet geldi. Gelip yerinde görmek istedik ve gördük ki barınaktaki hayvanlar gayet mutlu ve özgür. Barınak çalışanları da hayvanlara karşı gayet duyarlılar. Barınağın durumu da iyi fakat eksiğinin fazla olduğunu gördük. İlaç, iğne ve tedavi amaçlı uygulamalarda eksiklik var. Kısırlaştırma olmadığı için hayvanlar kontrol altına alınamıyor. Bizim asıl amacımız hayvanları kısırlaştırarak kontrol altına almaktır.” diye konuştu.
KARS’TA SOKAK HAYVANLARI ÖZGÜR
Biçer daha sonra şöyle konuştu:
“Bana Kars’ta hayvanlara katliam yapıldığına dair ve barınağın çok kötü olduğuna dair birçok kez telefon geldi. Bunun üzerine Kars’a geldik ama söylenenin aksine barınak oldukça güzel ve en azından hayvanlar özgür. Askeriye ile görüşülmüş ve yemekler oradan temin ediliyor. Uçaktan iner inmez ayağımın tozuyla buraya geldim, haber vermeden gelip görmek istedim, gördüğüm manzara bugünkü manzaranın aynısıydı ve çok mutlu oldum. Buradaki hayvanlar özgürce yaşam sürdürüyor ve anneli yavruların yuvalarında battaniye, minder mevcut ve bu durum ilginin göstergesidir. Bütçenin yetersiz olması büyük bir sorun değildir, başkanımızdan şöyle bir şey rica edebiliriz su paralarına kişi başı 25 kuruş artırma yapıldığı taktirde birçok eksik tamamlanabilir. Her şey devlet her şey devlet olmamalı ve gönüllü olması büyük ölçüde önem taşıyor. Devletin görevi burada veteriner bulundurmak, işçi bulundurmak, ilaçları ve tedavileri burada yapılacak, beslenmeleri giderilecek. Doğal ortamda aç kaldığı taktirde insan da olsa ya çalacaktır, ya saldıracaktır.
BİLBOARDLARDA HAYVAN SEVGİSİYLE İLGİLİ AFİŞLER ASILSIN
Bütün bilboardlara 5199 sayılı hayvanları koruma yasası var bunlar halka aktarılacak ve halk bilinçlendirilecek. Eskiden gözlerimizin önünde zehirlemeler oluyordu ve benim çocuğumun gözü önünde yapılan bu olay psikolojisinin bozulmasına neden olmuştu. Artık bu olaylar gerçekleşmiyor, bunlar da sonuçta bir can taşıyorlar. Özellikle köylerde yavrulayan bir hayvanın bir yavrusu alınıyor, diğer yavruları anneleriyle birlikte şehre bırakıyorlar. Ne de olsa orada yiyecek bir şeyler bulurlar diyerek bu sayede de vicdanlarını rahatlattıklarını düşünüyorlar. Halbuki biz insan olduğumuz halde bile yer değiştirdiğimizde o yere alışabilmek aylar, yıllar alıyor, hayvanlarda da aynı şey söz konusudur. Alışık oldukları yerden ayrılmaları ve yeni yaşam şartlarına alışabilmeleri oldukça zorlaşıyor ve büyük acılar çekiyorlar. Bir hayvan yavrusu ile insan yavrusunun istekleri aynıdır. Anne sütü ister, anne şefkati ister, annesinin yanından ayrılmamasını ister ama tek fark meramını anlatamamalarıdır, konuşamamalarıdır.
YARATANDAN ÖTÜRÜ BUNLARA SAHİP ÇIKALIM
Yaratandan ötürü bunlara sahip çıkalım. Yerdekilere siz sahip çıkın ki, siz merhamet edin ki yukarıdaki de size yukarıda sahip çıksın ve merhamet etsin. Hiçbir canlıyı yaratmaya gücümüz yokken, öldürmeye ne dinimizde ne de yasamızda yer vardır. 5199 sayılı kanunda diyor ki kısırlat, aşılat ve yaşat. Çoğu vatandaş hayvanların kulağındaki küpelerin kötü bir şey olduğunu sanıyor, bu konuda vatandaşlarımız ne kadar bilinçlendirirsek o kadar yarar sağlamış olacağız. Burada birkaç gönüllü arkadaş bulduk ve inanıyorum ki bu sayı gün geçtikçe artacaktır. Bu konuda empati kurmak çok önemlidir, onlar da bir canlar ve insanlar elini vicdanına koyarak düşünmelidirler. Allah’tan bir gün insanları hayvan, hayvanları insan yapmalarını diliyorum ve o zaman hayvanların yaşadıkları korkuyu, acıyı bir gün olsun yaşamanın ne demek olduğunu anlamalarını istiyorum. Bu bir insani görevdir, yeter ki içimizde sevgi olsun. Hiçbir hayvan saldırgan değildir, lütfen hayvanlara kötü davranmayın.”
GÖREVE GELİR GELMEZ 90 GÜNDE BU BARINAĞI YAPTIK
Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş da, “Federasyondan ilgili arkadaşlarımız buradalar, önemli olan hayvanların kendilerine bağımsız ve özgürce bir yaşam ortamlarının sağlanması gerekliydi ve bu sağlandı. Kısırlaştırma tabi ki çok önemli ve kısırlaştırma sayesinde uslu bir hale geliyorlar ve daha evcil olabiliyorlar. Bu da büyük bir avantajdır. Bizim ekibimiz de bu anlam içerisinde bu güne kadar çok ciddi çalışmalar yaptılar ve bu çalışmalarını da hiç eksiltmeden devam ettiriyorlar. Yetkililer de gelip gördüler, biz de bundan sonra buranın biraz daha büyütülmesinden ve genişletilmesinden yanayız. Proje bazındaki düşüncemizde buna yöneliktir, proje olarak büyük düşüncelerimiz var, bakanlığımız ve yetkililerin desteğiyle o projeyi de ele alarak gereğini yapacağız. Biz ilk geldiğimizde hayata geçirdiğimiz işlerden birisi bu oldu. Çünkü bu konuda şehirde ciddi bir problem vardı. Başıboş hayvanlarla ilgili hem şikayet vardı, hem ciddi sıkıntı vardı. Bu sayede de çözüm bulundu ama bununla yetinmemeliyiz, daha ileri götürmek gerekmektedir. Bunun için de projeyi yeniden ıslah ederek daha doğru noktaya, daha doğru projeyle götürülmesi lazım.” dedi.
HAYVANLARA YAPILAN EZİYETLER YALNIZCA PARA CEZASIYLA SINIRLANDIRILMAMALI
Ziyaretin ardından yapılan ortak basın açıklamasında da şu ifadelere yer verildi.
“Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanlığının, ÇEKÜL, KuzeyDoğa Derneği ve Üniversite öğrencileri, Belediye, Doğayı Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği HAYTAP 17 Aralık günü (yarın) saat 11.30’da Kars Bakım Evi’nde olacağız. Kars Hayvan Barınağında Hayvanların Bakımı yaşam şartları yapılan işler ve eksikleri dile getirmek Kars İlimizde Hayvan Haklarını bizden sonra devam ettirmek amaçlı gönüllüler oluşturmak amaçlı etkinlik yapılacaktır. Ülkemizde yürürlükte olan 5199 nolu hayvanları koruma yasasının hala “kabahatler kanunu” kapsamında olması ise onlara karşı işlenen tüm bu suçları cezasız bırakıyor ve kapalı alanda sigara içmek gibi bir kabahatle aynı kefeye koyuyor. Hayvanlara yapılan bu eziyetlerin yalnızca para cezasıyla cezalandırılmaları, yine bir başka sömürünün örneği, çünkü devlet eziyet edilen bir hayvanın üstünden bu yasayla para kazanmış oluyor.
HAYVAN ÖZGÜRLÜĞÜ BİR KAMPANYA DEĞİLDİR
Her gün sokaklarda hayvanlar açlık ve sefaletle mücadele ediyorlar, bireysel ve toplumsal suiistimalimize hedef oluyor, uygun koşulları sağlanamamış barınaklarda sefalet içinde ölüme terk ediliyor. Hala bazı belediyeler tarafından topluca zehirleniyor, dövüştürülüyor, zevk için işkence ediliyor, tecavüze uğruyor, deneylerde katlediliyor, kürkü için derileri canlı canlı yüzülüyor, sakat bırakılıyor ve acı çekiyorlar. Hayatımızın her alanında faydalandığımız her türlü hayvanın refahını sağlama zorunluluğu, yasamızda ve dinimizde açıkça belirtilmişken bu kurallar hiçe sayılıyor. Adeta parası olana hayvana eziyet etme hakkını tanıyan bu sistem, suçu işleyeni hürriyeti bağlayan cezalarla cezalandırmadığı için, bizler bu kişilerle aynı iş yerinde çalışıyor, aynı okula gidiyor, aynı sosyal ortamları paylaşıyor ve belki de çocuklarımızı bile bu kişilere emanet ediyoruz. Şu unutulmamalıdır ki; katillerin çoğunun insan öldürmeye başlamadan önce ilk eylemlerini hayvanlara işkence ederek onların üzerinde denedikleri bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış bir gerçektir. Hayvan hakları felsefesinin temelini belki de en güzel özetleyen açıklama, bir hayvan hakları savunucusu olan Robin Webb’in şu açıklamasıdır: “Hayvan özgürlüğü bir kampanya değildir, yorulduğunuzda veya yeni bir ilgi alanı ortaya çıktığında kenara konulacak bir hobi değildir. Bu bir savaştır. Tek trajedisi insan olarak doğmamak olan, savunmasız ve masum, milyonlarca kurbanın bir tarafta yer aldığı uzun ve zor bir savaştır bu.” Hayvan hakları savunucuları olarak bizler bu savaşta onları yalnız bırakmayacağımıza, sahip oldukları haklar tüm dünyada tanınana dek mücadele edeceğimize söz veriyoruz”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.