
SYDV’de yolsuzluk iddiaları
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarındaki yolsuzluk iddiaları
BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarındaki yolsuzluk iddialarının araştırılarak, sorumluluğu bulunan yetkili ve kurum görevlileri hakkında yasal sürecin başlatılması ve kurumlardaki yolsuzlukların kesin şekilde önlenmesi amacıyla yapılacak düzenlemelerin belirlenmesi için Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını istedi.
GERKEÇE
Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü, mevzuata göre adil bir gelir dağılımının sağlanmasına katkıda bulunmak, yoksullukla mücadele kapsamında kaynakların etkin bir biçimde kullanılmasını sağla-mak, temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun nüfusu sosyal yardımlarla desteklemek" gibi bir sorumlulukla kurulmuştur. Bu amaçla da illerde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları açılmıştır. Esasında bu kurumların illerin sosyo-ekonomik durumunu göze alarak faaliyetlerini belirlemesi gerekirken, her ilde benzer bir çerçevede konumlandırılması, yerelin sorunlarına ve koşullarına göre hareket etmesini engellemektedir. Aynı zamanda kurumların merkezi idareye bağlı olması, yerelin sorunlarına gerçekçi ve hızlı çözüm bulunmasını imkânsız kılmaktadır.
Kurumlar halkın denetimine açık olmadığından, kaynakların amaç dışı kullanımı da oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Kurumlardaki yolsuzluk iddiaları üzerinde önemle durulması gereken boyutlardadır. Kayseri, Van, Bingöl, Kars, Iğdır, Ardahan ve daha birçok il ve ilçede yapıldığı iddia edilen yolsuzluklar, bu kurumların yoksullukla mücadeleden öte ayrılan kaynakların usulsüz harcandığı bir kuruma dönüştüğünü gösteriyor. Yardım alan ve almayan vatandaşlar bazında ele alındığında hemen hemen her ilde benzer bir durumun söz konusu olduğu görülebilecektir. Kurum şartlarına göre yardımı hak eden binlerce vatandaşın, söz konusu yardımlardan yaralandırılıyormuş gibi gösterilip gerçekte bu yardımlardan yoksun bırakıldığı vatandaşlar tarafında da sık sık dile getirilmektedir.
Çocuk parası olarak bilinen ve doğrudan kadınlara ödenen çocuk eğitim ve sağlık yardımları kesintisiz olarak ulaştığı aile sayısı oldukça alt düzeydedir. Başvurusu kabul edilmiş ancak ödeme yapılmamış, hala destek bekleyen kişi sayısı ise oldukça fazladır. Yaşlılık maaş için başvurduğu halde yıllardır maaş bekleyen binlerce vatandaş vardır. Yaşlılık maaşı, çocuk yardımı, engelli yardımı vb. yardımları hakkında adına ödeme çıkarılan ancak gerçekte bu yardımı bir kez daha almamış olan vatandaşların sayısı son derece yüksektir.
Bu durumda açığa çıkan sonuç, milyonlarca vatandaşın hak ettiği yardımı alamadığı, bunlar adına ayrılan paranın kanuni olmayan yerlere harcandığı ve kurum görevlileri tarafından usulsüz şekilde kullanıldığıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bu hizmetleri de kapsayacak şekilde her yıl büyük bir bütçe ayrılıyor. 2014 yılı bütçesi, 2013 yılına göre yüzde 16’lık bir artışla 17 milyar 24 milyon 807 bin lira olmuştur.
Tüm sosyal yardım birimlerinin çatısı altında toplandığı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bu konuda sorumlu olduğu açıktır. Ne olursa olsun bu kurumların tarafsız bir denetim mekanizmasına ihtiyacı vardır. Bu denetim mekanizmasının görevi, sosyal yardımlaşma kurumlarının tarafsız hareket etmesini sağlayarak, usulsüz harcamalara imkan bırakmaması ve ihtiyacı olan herkesin kesintisiz yardım almasını sağlamak olmalıdır.
Mevcut sosyal yardım anlayışı aynı zamanda siyasi bir kaygı çerçevesinde hayat bulmaktadır. Usulsüz harcamalar ve yolsuzluklar da en fazla bu nedenle yapılmaktadır. İktidar olan partinin yan bir kurumu gibi hareket eden sosyal yardımlaşma vakıflarının yardım yapma koşulu, yoksulluk, gelir darlığı değil de çoğu zaman iktidara oy verip vermediği gibi bir kritere bağlanmıştır. Bu da kurumun, toplumu sindirme aracı olarak kullanıldığını gösteriyor. Özellikle seçim dönemlerinde iktidar partisi bu yardımları bir şantaj olarak kullanmakta, vatandaşlara "oy vermezseniz yardımlarınız kesilir" uyarısı yaparak yardım alan vatandaşları kendilerine oy vermeye mecbur bırakmaktadır. Bu kurumlarda yolsuzlukların büyük bölümü de seçim dönemlerinde yaşanmaktadır.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kurumlarının tüm bu nedenler göz önünde bulundurularak, bir denetime tabi tutulmasını, siyasi iktidarın etkisinden kurtarılmasını, yapılan yolsuzluk ve usulsüzlüklerin üzerine gidilerek kurumların yoksullukla mücadelede daha etkin bir konuma kavuşturulması için önlem alınması gerektiğini Genel Kurul’un takdirine sunuyoruz.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.