1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Tek isteği İstanbul’a gitmek
Tek isteği İstanbul’a gitmek

Tek isteği İstanbul’a gitmek

Tek isteği rüyalarına giren İstanbul’a gitmek

A+A-

Kars’ın Çalgavur köyünde çitçilikle geçimini sağlayan Durmuş ailesinin küçük ferdi Deniz İnan Durmuş’u, tatilini geçirdiği tarlalarda İstanbul özlemiyle yanıp tutuşuyor. Bayram da bile köyde çalışmak zorunda kalan Durmuş’un en büyük hayali İstanbul’u görmek. Çünkü O, İstanbul’a ancak rüyalarında görebiliyor birde televizyon ve gazetelerde. “İstanbul’un taşı toprağı altın” diyenleri sadece dinleyerek özlem gideren Durmuş, rüyalarında kendini İstanbul sahillerinde çay içerken gördüğünü söylüyor.

Deniz İnan Durmuş 13 yaşında. Ailenin en büyük çocuğu. Küçüklüğünden beri her yaz tatilinde ve bayramlarda ailesinin tarla ve çayır işlerinde çalışarak büyüdü. Bu süre içinde ata binmeyi, ot toplamayı ve diğer işleri öğrenen Durmuş, her gün sabahın erken vaktinde uyanıyor, babası Hakan Durmuş ve amcalarının işlerine koşuşturuyor. Bu yaşında bile elinden her işi gelen Durmuş, akşam saatlerine kadar durup dinlenmeden geçirdiği tarla günlerini İstanbul hayaliyle atlatabiliyor.

Her yaz tatilinde ve bayramlarda köyünde çalışarak vakit geçiren Durmuş’un İstanbul özlemi ise hiç dinmedi. Televizyonlarda, gazetelerde, fotoğraflarda gördüğü İstanbul’a gitmeyi hep arzuladı. Durmuş’a İstanbul’u anlatanlar “Taşının, toprağının altın olduğunu” söylediler. Durmuş da anlatılanlar ve resimlerde gördüğü İstanbul’u sürekli hayal edince yer yer rüyalarında bile bu özlemini yaşattı.

Bu yıl ki yaz tatilini ve bayramları da köyde geçirmek zorunda olduğunu, ailesine katkıda bulunmak için buna mecbur olduğunu söyleyen Durmuş, önümüzdeki yıl her ne olursa olsun İstanbul’a gideceğini kafasına koyduğunu belitti. En büyük dayanağı ise akrabaları. Çünkü sülalesinin hemen hemen tamamı İstanbul’a yerleşmiş. Durmuş da bir yıl sonra İstanbul’a gidip rüyalarını ve hayallerini gerçekleştirmeyi planlıyor. 

Aşırı sıcaklara rağmen at sırtında tırmıkla gün boyu ot toplayan Durmuş, yer yerz kendi dinlendiği gibi atını da dinlendiriyor. Topladığı otlarla atının karnını da doyuran Durmuş, bu süreyi de hayalleriyle geçirebiliyor. Yorgun atlar ise büyük bir iştahla karınlarını doyurduktan sonra Durmuş’la birlikte tarla macerasına devam ediyorlar.

Deniz İnan Durmuş, “Onar otursun, gezsin, tozsunlar bizde tarlada çalışalım. Aslında memnun değilim de mecbur işte kendi işimiz. Bugün babama ve amcamlara yardım ettim. Sıkılmadım ama şu an tırmıkla yerlere otları yığıyoruz ondan sonra da tapul yapıyoruz. Yeni otları bir araya yığıyoruz. Ondan sonra da traktörlere otları yükleyip köye evin önüne götürüyoruz. Orada da otluk yapıyoruz. Bugün de sabah saat 0630’da geldik başka tarlalara gittik şu anda da buradayız ve iftara kadar durmak yok. Havalarda sıcak. Bu sene arpa, buğday, korunga ektik. Bu tarlaya da arpa ektik.” dedi.

“Ben tatile gidemem çünkü evde iş-güç, tarla işlerini yapıyoruz. 13 yaşındayım, 14’e gireceğim. Tatile gitmek istiyorum da, buradaki işler yüzünden gidemiyorum. Ben buradan gidersem İstanbul’a gitmeyi düşünüyorum. Sülalemiz İstanbul’da, oraya gidip orayı görmeyi çok isterdim. Çünkü İstanbul’a sadece televizyonlarda, gazetelerde görebiliyorum. İstanbul’u görenler güzel anlatıyorlar ama henüz gidemedim. ‘İstanbul’un güzel olduğunu, her şeyin bulunduğunu, yok yok’ diye anlatıyorlar. Taşı toprağı altın değil de bana anlatanlar altın diyorlar. Benim İstanbul’la ilgili hayallerim de var. İstanbul’da olsam ilk olarak bir işe girip çalışmak yani kendimi kurtarmak isterim. Ve orada okumak isterim. Yani zaten tek hedefim de okumak. Buralardan çıkıp gitmek isterim. Amcam, teyzem, halalarım yani sülalenin hemen hemen hepsi orada. İstanbul rüyalarıma bile giriyor. 3-4 defa İstanbul’u rüyamda gördüm. Rüyamda da sahilde oturuyordum, çay içiyordum. Hep bu şekilde rüyalarıma giriyor. Artık kafamı koydum bir daha ki sene kesin gideceğim.”

Deniz İnan Durmuş’un babası Hakan Durmuş (42) ise, mevsim boyunca tarladaki çalışmalarla ilgili şunları söyledi:

“Bir günlük yaşantımızda her gün saat: 04.00-05.00 gibi kalkıyoruz, ineklerin sağımını yapıyoruz, otlamaya bırakıyoruz. Çoban hayvanları götürüyor sonra da bizler tarlaya geliyoruz. Günümüz hep çalışmakla geçiyor. Üst üste yoğun olarak bir ay çalışıyoruz. 15 gün de yaz başı çift yani ekim zamanı yoğun çalışıyoruz.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.