1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. Türk ve Tuğluk Sert Konuştu
Türk ve Tuğluk Sert Konuştu

Türk ve Tuğluk Sert Konuştu

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Baskanı Ahmet Türk, yardımcısı Aysel Tuğluk’la birlikte geldiği Kars’ta, AK Parti’yi, Demokratik özerklik projeleri konusunda Mehter Marşı gibi; bir ileri, iki geri adım atmakla suçlayarak, “İpe un seriyorlar” dedi.

A+A-

Havayoluyla Kars’a gelen Türk ve Tuğluk, Mavisaray Düğün Salonuna geçerek birer konuşma yaptılar.

DTK Genel Başkanı Ahmet Türk ve yardımcısı Aysel Tuğluk, konuşmalarında özellikle demokratik özerklik konusuna değindiler ve önümüzdeki seçimleri zaferle sonuçlandırmak istediklerinin altını çizdiler. Demokratik özerklik projesinin yanlış lanse edildiğini ifade eden Türk ve Tuğluk; Abdullah Öcalan’ın da barışa hazır olduğunu söyleyerek, “Bizim yeni bir devlet isteğimiz ve ayrışma gibi bir siyasetimiz yoktur. Bizim istediğimiz, Kürt halkı kendi coğrafyasında yani Kürdistan’da kendisini ifade etsin.”diye konuştular.

ÖCALAN BARIŞA HAZIR

Salondakilere teşekkür eden Türk, “Büyük bir coşkuyla, büyük bir iradeyle bugün Kürt Halkının demokratik ve özgürlük mücadelesinin yanında yer aldığımızı duruşunuzla, yürüyüşünüzle, sloganlarınızla gösterdiniz. Yıllardan beri demokrasiyi, barışı aradık. Özgürlükler için bedeller ödedik, ama bütün çabalarımız, çalışmalarımız inkarcı, asimilasyoncu siyasetler tarafından engellenmeye çalışıldı. Kürt Halkının özgürlük mücadelesini yok etmeye çalıştılar. Baskılar, zulümler yaşandı, ama gün geçtikçe halkımız daha güçlü daha kararlı bir şekilde mücadelesine sahip çıktı. Birileri bunu bilsin ki; zulüm ve baskılarınız para etmedi. Para etmeyecek çünkü Kürt Halkı her zaman özgürlük için yollarına devam etmiştir. Bugün bakıyoruz ki yaşadığımız acıların, yaşadığımız dramların aslında hiç kimseye yararı yok. Barış, diyalog ve kardeşlikle bu sorunları çözebileceğimizi her zaman dile getirdik. Bu konuda önemli çalışmalar da yapıldı. Bugün İmralı’dan Sayın Öcalan bile barışa hazır olduğunu söylüyor. Kürt Halkının barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi Türk Halkına karşı değil,Türk Halkı da bizim kardeşlerimizdir. Bu ülkede yaşayan Azeriler, Terekemeler, Ermeniler, Süryaniler bütün halklar kardeştir. Biz halkların kardeşliğini savunuyoruz. Bizim talebimiz her halkın her fikrin her düşüncenin özgür olmasıdır. Yine bugün bu ülkede kanın durmasını, ölümlerin yaşanmamsı için çaba gösteriyoruz ve şunu da söylüyoruz, dağda ki kardeşlerimiz de ölmesin, askerde ölmesin, poliste ölmesin diyoruz. Burada tek istediğimiz, özgür, demokratik bir geleceği kurmaktır.” dedi.

AKP, MEHTER MARŞI GİBİ BİR İLERİ, İKİ GERİ ATIYOR

AKP hükümetini Kürt meselesinin çözümü konusunda Mehter Marşı gibi; bir ileri, iki geri adım attığını belirten Türk; “Yıllardan beri bu çabaları sarf ederken AKP Hükümeti Mehter Marşı gibi 1 adım ileri atıyor 2 adım geri atıyor ve Kürtlerin mücadelesini boşa çıkarmaya yönelik adeta halkımızla oynuyor. Biz oyuna gelmeyeceğiz, biz Türkiye’yi iyi tanıyoruz, demokrasiyi iyi biliyoruz, halkımız ne istediğini çok iyi biliyoruz. Bunun için bu sürede ipe un sermeye gerek yok. Gel namusluca, dürüstçe Kürt Halkının demokrasi ve barış mücadelesine katkı sunacak bir tavır koyun.”

BAŞBAKAN ve AKP İKTİDARI “UCUBE”YE DÖNÜŞMÜŞTÜR

Seçimlerde başarılı olmamaları için yöneticilerinin cezaevlerinde rehin alındığını iddia eden Türk, Başbakan Erdoğan ve AKP iktidarına da “ucube”ye benzeterek, “Halkların kardeşliğini tesit edecek bir yaklaşımı ortaya koyun. Ama bütün yaratılan fırsatları heba ederek bugün adeta, Milliyetçi, Irkçı kesimlere mesaj vererek yine bu süreçte Kürtleri kandırmaya, uyutmaya çalışıyor. Bizim bunun farkında olmalıyız. Kars gibi önemli bir ilimizde bugün 30-40 tane yöneticimiz cezaevinde suçları ne? Halkını savunduğu için fikirlerini, düşüncelerini söylediği için bugün cezaevinde ve Kars’ta seçimlerde başarılı olmamamız için adeta insanlarımızı rehine almaktadır. Sayın Başbakan Kars’a geldi, buradaki heykel için ucube dedi, aslında bugün AKP İktidarı ve Sayın Başbakan İktidarı ucubeye dönüşmüştür. Bir taraftan Kürt Sorunun çözeceğim derken diğer taraftan tek ırk, tek millet, tek dil söylemiyle Milliyetçiliğe ne kadar önem verdiğini, artık halkımız çok iyi görmeli çok iyi bilmelidir. Biz çözüm ararken, çözüm için çaba sarf ederken bugün adeta Milliyetçi kesimleri ikna etmeye yönelik gerçekten demokrasi ayıbı olan yaklaşımı kınıyorum ve demokratik bir Türkiye’nin oluşması için yeniden Sayın Başbakanın ve Hükümetin kendini gözden geçirmesini umut ediyoruz.” şeklinde konuştu.

KÜRTLER, KENDİLERİNİ KÜRDİSTAN’DA İFADE EDECEK

Demokratik özerklik projesiyle; Kürtlerin, kendi coğrafyalarında yani Kürdistan’da kendilerini ifade edeceklerini söyleyen Ahmet Türk; “Demokratik özerklik bizim vazgeçemeyeceğimiz bir projedir. Çünkü halkımızın yönetime katılması gerekir. Biz Demokratik Özerklik Projesini getirirken kimse bunu düşünmesin, bizim projemiz bir ayrışma projesi değil, yine birlikte yaşayacağız. Ama Kürtlerde kendilerini, kendi coğrafyasında, Kürdistan’da özgürce ifade edebilecek. Burada bin yıldır birlikte yaşamış halkların dilini, kimliğini, kültürünün günümüz dünyasında inkar etmek ırkçılıktır, faşizmdir. Demokratik bir ülke istiyorsak, çağdaş demokrasiyi istiyorsak Kürt halkını ve bugün diğer halkların, Arap’ın, Terekeme’nin, Azeri’nin, Süryani’nin de kimliğine ve diline saygı gösterecek demokratik bir anayasaya ihtiyaç var. Eğer bu anayasa yine tek millet, tek ırk, tek kimlik anlayışıyla hazırlanırsa biz buna yeni anayasa diyemeyiz. Çünkü, zaten anayasada inkar edilen hak ve özgürlüklerdir. Bu nedenle biz demokratik bir anayasa istiyoruz. Demokratik olmayan bir anayasa yeni bir anayasa olamaz. Halkları kucaklaştırmayan, halkların ve ya bütün renkleri içinde barındırmayan farklılıkları zenginlik saymayan bir anayasa demokratik bir anayasa olamaz.” dedi.

SEÇİMLERDE HEDEFİMİZ YÜZDE 51

Türk, konuşmasını seçim hedefleriyle şu şekilde tamamladı: “Dünyanın gözü bizim üzerimizde. Bu seçimde eğer kendi coğrafyamızda yüzde 51’lerin üzerine çıkmasak, Kürt Halkının desteğini almasak, yine Başbakan çıkıp diyecek ki, “bakınız benim 74 Kürt Milletvekilim var diyecek. Kürtlerde benden yanadır diyecek. Hepimizin barış, özgürlük mücadelemizi boşa çıkarmaya çalışacak. Bu nedenle bu seçim çok önemlidir. Ben Kars’ta en az 2 milletvekili çıkaracak potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Ama bu sesimizi sandıklara yansıtmadan ayıptır bize, yazıktır bize, gül artık bize diyoruz.” diye konuştu.

“BİZİ BÖLÜCÜ OLARAK GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR”

 “Demokratik Toplum Kongresi olarak bölge gezisine başladık. Halkımızla birlikte olmak istedik, onların ne düşündüğünü ne istediğini nasıl bir barış aradığını birlikte tartışarak, konuşarak bir diyalog geliştirmek istedik ve gördük ki, bir bütün olarak Hakkari’den Bingöl’e, Siirt’e ve Kars’a kadar halkımız barışa hazır. Halkımız kardeşliğe hazır ama halkımız barış derken; onurlu bir barışa hazır ve ne güzel ki halkımız da yaşadığı tüm acılara rağmen, misli görülmemiş acılara rağmen, yaşadığı zulme rağmen, kin ve nefret duyguları yok. Barış duyguları var. Bu çok büyük bir erdem çok büyük bir mutluluk, biz barışı arıyoruz, biz özgürlüğü arıyoruz, birlikte yaşamayı istiyoruz. Ama barışında şartları var. Barış derken, dilimizle barışı istiyoruz, kimliğimizle, özgürlüğümüzle barışı istiyoruz. Eğer bir halk mücadele ede ede bir bilinç bir irade yaratmışsa o halkı hiç kimse yenemez. Kürt Halkını artık hiç kimse yenemeyecektir. Şundan da emin olun ki özgürlük halkımızın olacaktır. Özgürlüğümüze bir gün mutlaka kavuşacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Ama gelişmeler hiç de umut verici değil. Sayın Öcalan tarafından bu soruların çözümü için konuşarak, tartışarak, ölümler yaşanmadan çözümüm için gösterilen iradeye maalesef henüz bir karşılık verilmiş değil. Bizler ana dilimizle konuşmak istiyoruz. “Ana dilimizin bir hukuksal, anayasal güvenceye kavuşmasını istiyoruz” dediğimizde bizi terörize ediyorlar. Bizi bölücü olarak göstermeye çalışıyorlar. Böyle çağ dışı bir yaklaşım olur mu?”

“BAŞBAKAN SON GÜNLERDE TEKLİYOR”

Tuğluk, “Sayın Başbakanın son dönemlerde sıkça teklemelerini biliyorsunuz. “Tek Millet” diye devam ediyor. Peki bu mantıkla bir sorun çözülebilir mi? Bir halk kendi diline sahip çıkmazsa, kendi kültürüne sahip çıkmazsa geriye ne kalır? Bütün bu politikalarda amaç zaten bir halkı kendi kimliğinden, kendi benliğinden uzaklaştırmaya dönük politikalardır. Ama bunların sonuç vermeyeceğini hala anlamadınız mı? Bu halk artık dili ve kimliğini bir onur mücadelesi haline getirmiştir.” diye konuştu.

CHP’Yİ ANA DİLDE SAMİMİYETSİZLİKLE SUÇLADI

CHP’yi ana dilde samimiyetsizlikle suçlayan Tuğluk, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı olmasıyla “Acaba CHP’de bir değişme bir gelişme yaşanacak mı?” diye bir umut doğdu. Ama biliyorsunuz ana dilde eğitim konusunda Sayın Kılıçdaroğlu çıkıp “2 dil bu ülkeyi böler” dedi. Böyle samimiyetsizlik olur mu? Böyle sosyal demokrat bir parti olur mu? Siz böyle bir politika izlediğinizde Kürt Halkı size onay verebilir mi? Tüm barış çabalarına rağmen hala bu devlet iktidarıyla, muhalefetiyle halkımızın haklı, meşru hakları konusunda ikna değil, bu sorunun nasıl çözümleneceği konusunda henüz ikna değiller. Bir takım bireysel haklarla bu sorunun üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Ama şuna inanıyorum: nasıl yoktan var olduysak bugünlere halkımızın mücadelesiyle bugünlere nasıl gelebildiysek, onların bu oyalama, bu kandırma, bu yok sayma politikalarına karşı da mücadele ederek bu politikaları da boşa çıkaracağız.” şeklinde konuştu.

DEMOKRATİK ÖZERKLİK BİR STATÜYE BAĞLANMALIDIR

Tuğluk, demokratik özerklik konusunda da şunları kaydetti: “Demokratik Özerklik Projesi Kürt Halkının Türkiye Cumhuriyeti Devletiyle nasıl bir hukuk oluşturmak istediğini gösteren bir projedir. Kürt Halkıyla Türk Halkı, hatta bu coğrafya da yaşayan tüm kimlikler, inançların, farklı yapıların, farklı dillerin, özgürlük alanlarının yaratılması projesidir. Kürt Halkı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki ilişki biçimi sorunlara çözüm getirmiyor. Çatışmaya yol açıyor, ölümlere yol açıyor, işte biz diyoruz ki bu ilişki biçimi değişmek durumunda bu ilişkiyi yeniden bir hukuka oturtmak zorundayız. Barışı gerçekleştirebilmek için, ölümleri durdurabilmek için, çatışmaları durdurabilmek için bu ilişkiyi yeniden düzenlemek zorundayız. İşte demokratik özerklik bu ilişkinin demokratik temele oturmasıdır. Bir statüye bağlanmasıdır. Yani Kürt Halkının varlığının tanınmasının ifade eder. İnkarın ortadan kalktığının ifadesidir demokratik özerklik. O nedenle mutlaka bir anayasal güvenceye dayanması gerekir. Ama demokratik özerklik denildiğimizde de kıyamet kopuyor. Hemen bilinen söylem devreye giriyor. “Bu ülkeyi bölüyorlar.” Hayır, biz bu ülkeyi bölmek gibi bir amaç ya da politika siyaset izlemiyoruz. Bizim politikamız birlikte yaşam üzerine kuruludur. Çünkü bunun en gerçekçi yol olduğunu biliyoruz. İki halkın demokratik özgür birlikteliğinin güçlü bir Türkiye yaratacağının biliyoruz ve halklarımızın yararına bir çözüm olduğu için birlikte yaşamak diyoruz.”

TUĞLUK’TAN BAYRAK GAFI

TUĞLUK, ÖNCE “BAYRAKLA DA BİR SORUNUMUZ VAR” DEDİ, SONRA DÜZELTTİ “YOK” DİYEREK ÖZÜR DİLEDİ

Demokratik özerlik taleplerini ifade eden Aysel Tuğluk; önce “bayrakla sorunumuz var” dedi, sonra düzeltti “yok” diyerek yanlışından dolayı özür diledi. Demokratik özerklik konusuna değinen Tuğluk şunları söyledi: “Ama çok hassas bir noktaya getirilen, bu ülkenin bu devletin tekliği ile ilgili de bir sorunumuz yok. Bu ülkenin sınırlarıyla da bir sorunumuz yok. ( Bayrakla da bir sorunumuz var) yok. Ama bizim Türkiye Cumhuriyeti Devletinin halkımıza dönük o oligarşik yapının, halkımıza dönük inkarcı, redci politikalarıyla sorunumuz var. İnanıyorum ki artık geçmişten 30 yıllık çatışmalı süreçten her kes dersler çıkartır ve böylesi bir süreçte herkese düşen fırsatları iyi değerlendirmektir. Bir daha çatışmanın yollarına dönmemenin yollarının, çarelerinin aramaktır. Kürt ve Türk çocuklarının, gençlerinin ölmemesi için herkes elinin taşın altına koymak zorundadır. O nedenle insaflı ve vicdanlı olun diyoruz. Hiçbir şey bu ülkenin gençlerinin kanından daha değerli değildir. Seçim hesaplarına kurban etmeyin. İktidar hesaplarına kurban etmeyin. Gelin birlikte çözümün yolarını arayalım diyoruz. İnanıyorum ki mücadelemizde bu aradığımız barışı, aradığımız özerk, demokratik yönetimi ve özgürlüğü kendi ellerimizle yaratacağız. Bu coğrafyayı özgür, demokratik bir ülke haline, Kürt Halkının mücadelesi getirecek.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.