Yılmazel’den Açıklama
Milliyetçi Hareket Patisi (MHP) Kars Milletvekili Adayı Dr. Ümit Yılmazel:"Anarşi değil, verimlilik benim gündemim olacak "dedi.
Milliyetçi Hareket Patisi (MHP) Kars Milletvekili Adayı Dr. Ümit Yılmazel, Suni gündemlerle, köylüye kömür, paket desteği ve bunun gibi günü kurtaran desteklerle onur kırıcı bir tüketici toplumu yaratma politikası gütmeyeceğini söyleyerek, “Köylümle oturup, baş başa verip, ele ele bu sorunlarımızı aşacağım. Esas konuşulması gereken konuları konuşacağım onlarla. Anarşi değil, verimlilik benim gündemim olacak. Sizlerden bunun için oy istiyorum.” dedi.
Yılmazel, Emperyalist milletlerin ilgi odağı olan ülkemizin kendi kendine fazlasıyla yetebilecek kaynaklara sahip olduğunu belirterek, bugün peşine düşülmesi gereken konunun ülkenin kalkınması için eldeki değerlerden azami miktarda yararlanılması gerektiğini söyledi.
Özellikle Kars’ın birçok alanda hem kendine hem de ülkeye sahip çıkabilecek kadar güçlü bir il olduğuna da dikkat çeken Yılmazel, “Önemli olan bu kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasının sağlanması. Bugün Kars için tartışılması gereken şeyde budur. Farklı konuların konuşulması tarihte şu şekilde geçmiştir. Yaşam alanı olarak, ekonomik olarak eldeki veriler o coğrafyada yaşayan insanlara yetmemektedir. Ya da bir takım ülkelerin sömürge bulma arayışı vardır. ” diye konuştu.
“Biz Kars olarak çok şükür kaynak anlamında oldukça yeterli bir İliz.” diyen Yılmazel, “Ve ben inanıyorum ki biz sömürge olmama direnişinde de tüm millet olarak birlik ve beraberlik içerisinde savaşacak bir memleketiz. Kars ili olarak bizim geriye sadece elimizdekileri daha verimli kullanımla ilgili çalışmalara ihtiyacımız vardır. Bu sorun varken ve bu sorun çözülmemişken başka konuların ortaya atılması boş zaman kaybıdır. Çünkü kardeş kavgasına götüren konu başlıkları için bizlerin paylaşamadığı bir şeyler yoktur. Bu memleket hepimize yetecek nimetlerle doludur.” şeklinde konuştu.
Yılmazel, ülkemizde bir dönem ortaya çıkan kuraklık sorununda izlenen politikanın yan etkilerinin hala devam etmekte olduğuna da vurgu yaparak, “Kuraklıkta yem ihtiyacı karşılanamadığı için, yem fiyatlarında artış söz konusu olmuş bu nedenle hayvan kesime gidilmiştir. Damızlık sığırlar kesildikten sonrada bunlardan doğacak erkek yavrular temin edilemediğinden ülkenin et ihtiyacı karşılanamaz oldu. Daha sonra Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın yurt dışından et ve damızlık hayvan ithalatı serbest bırakılması olayı gerçekleşti. Devletin yem fiyatlarını dengede tutma politikası izlemesi gerekirken, damızlıklarımızı kestirme metodu uygulanması bir hatadır. Diğer taraftan da süt fiyatlarının aşırı şekilde düşmesinden dolayı çiftçilerimiz ellerindeki hayvanları satmak durumunda bırakılmıştır. Bunda da yetkililer müdahale etmemiştir. 2007- 2008 yılları arasında damızlık sığır yetiştiricileri birliğine kayıtlı 180-200 bin arası damızlık hayvanın kesime gönderildiği belirtilmektedir. Birliğe kayıtlı olmayan hayvanları da hesaba kattığımızda bu rakamların takriben 400-500 bini bulduğu acı bir gerçektir.” dedi.
Yılmazel daha sonra şunları söyledi:
“Bütün bunlar olurken Müslüman bir toplum için sıkıntılı olan başka bir boyut daha söz konusudur. Yurt dışından Angus hayvanlarının getirilmesi ve bizlere uygun fiyatlı et yedirilmesi olaylarının vuku bulduğu şu dönemler aslında riskli dönemlerdir. Yurt dışından getirilen canlı besilik hayvanlar veya kesilmiş karkas etler genelde şüphe uyandırmaktadır. Çünkü Avrupa da yemler birkaç tür yemin karıştırılması neticesinde elde edilen yemlerdir. Bu karışımların içerisinde kan unu, kemik unu, bağırsak ve iç organlar da kullanılabilmektedir. Ülkemize gelen hayvanların yemlerinin içerisinde domuz artıkları, iç organları veya kemik unları kullanılmış mıdır bu net olarak ette veya canlı hayvanlarda tespit edilememektedir. Dolayısıyla bu durum risk arz etmektedir.
Bunun dışında da büyükbaş hayvancılığın bir zamanlar merkezi olan şehrimize, şehrimizle beraber dolayısıyla ülke ekonomimize Angus ithali yoluna gitmek büyük bir darbe vurulması anlamına gelmiştir. Bir takım konuyla ilgili kurum ve kuruluşlardan alınan sayısal bilgiler ışığında son otuz yılın istatistiğine bakıldığında, son on yılda büyükbaş hayvancılıkta %50’ye varan düşüş yaşandığı, bu durumun küçükbaş hayvancılıkta %60’lara dayandığı görülmektedir.
Bu düşüşün bir takım zümreler tarafından açıklanması da şu sözlerle yapılmıştır. İlimizdeki hayvancılık daha çok mera besiciliğidir. Ahır besiciliği yok denecek kadar azdır. Bu durumda yağmur yağarsa besicilik var yoksa yok. Bilgi ve teknoloji çağını yaşadığımız 21. yüzyılda böylesine bir sebeple ilimizin can damarı kabul edebileceğimiz hayvancılığın yok olması düşünülemez düşünülmemelidir. Peki çözüm yolu nedir? Akla mantığa ve teknolojiye uygun sulama sistemlerinin yapılmasıyla bu problemin aşılabileceğini söyleyebiliriz.
Şu anki mecburiyetten besili havyan ithalatına devam edilmesi gerekse de, buna en yakın zamanda son verilmelisi elzemdir. Damızlıkta yıl sonuna kadar alım devam edilebilir. Ama 2012 de damızlık alımı olmamalıdır.
Meraların iyileştirilmeye ihtiyacı vardır. Mera kullanım politikasında ki yanlışlar, eğitim eksikliklerinin giderilmesiyle ivedi olarak önlenmelidir. Bitkileri çeşitliliği sağlanmalıdır.
Tarım il müdürlüğü ile üniversitenin birlikte yapacağı eğitim çalışmaları konuları gündeme alınmalıdır. Bu eğitimlere özellikle kışın insanların boş olduğu aylarda ağırlık verilmelidir. Valilik kaymakamlık ve muhtarlıklar kanalı ile çiftçiler bir araya getirilerek hayvancılık, su ürünleri, yem bitkileri ve hayvan hastalıkları ile ilgili kurslar ve seminerler düzenlenmeli ve var olan kurslar için içerikler tekrar gözden geçirilmelidir. Kurs içerikleri ve süreleri istenilen sonuca ulaşmak için yeterli kıvama getirilmelidir.
Süt fiyatları büyük süt işletmelerinde çok değişik rakamlarla ifade edilmektedir. Bahsi geçen miktarlar 1 lira veya 1.20 kuruş olduğu şeklindedir. Yalnız bu rakamlar tüm sektör için geçerli rakamlar değildir. Özellikle mayıs ve haziran aylarında talep oldukça düşüktür, hatta talep durma noktasına gelmektedir. 1 lira gibi rakamların telafuz edildiği dönemlerde bu rakamlar Karsta 40-45 ve 50 kuruş civarındadır. Bu fiyat farklıları Türkiye’nin büyük bir kısmında benzer şekildedir. Yani 1kg süt yarım litre su fiyatına bile satılamamaktadır. Bu durumda hangi üretici sütten para kazanabilir ki. Yani yem fiyatları yüksek olduğu için, mazot pahalı, süt ucuz, ithal et piyasayı allak bullak etmiş durumda vatandaş hayvancılıktan geri durmaktadır.
Ben diyorum ki elimizde ki kaynakların kullanımında verimlilik konuları konuşacağım mecliste. Suni gündemlerle, köylüye kömür, paket desteği ve bunun gibi günü kurtaran desteklerle onur kırıcı bir tüketici toplumu yaratma politikası gütmeyeceğim. Köylümle oturup, baş başa verip, ele ele bu sorunlarımızı aşacağım. Esas konuşulması gereken konuları konuşacağım onlarla. Anarşi değil, verimlilik benim gündemim olacak. Sizlerden bunun için oy istiyorum.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.